Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim. -Cervantes |
|
||||||||||
|
Ne şehirler vardı böyle devâsa ne binalar ne böylesine içinde kaybolunan evler… eskiden birkaç hânelik elektriksiz, susuz, telefonsuz ve yolsuz köylerde aldırmadan olmayanlara -azdı telâşe, çoktu şamata bir, bilemedin birkaç göz çatısız, kerpiçten evlerde bir arada yaşardık bir sürü horanta. Nerdeydi büyük, süslü masalar ve sayısız yemek… -nemize yetmezdi kurumuş ekmek? bir leğende bir çeşit aşı bir iki kaşıkla yer sofralarında yer, içer doyardık güle oynaya yaşardık dört elle sarılarak hayata. Ne wc’ lerimiz, ne banyolarımız, ne saunalarımız vardı her işimizi yapardık ya helâ, ya câğlıkta… Bir göz, tek katlı bütün sınıflar bir arada bir kitapla, bulabilirsek bir öğretmenle okurduk mekteplerde ne doğru dürüst kara tahtamız vardı ne tebeşir…ne oturak…ne masa ne kütüphâne ne ansiklopedi inanın! doğru ama… hiçbir şey bugünkü kadar içinden çıkılmaz ve değildi komedi… Eskiden tarlalarda çalışırdık ellerimiz nasır bağlardı gözlerimiz çapak… varımız yoğumuzdu kara toprak! her şeyimiz saf her şeyimiz temizdi… bilmezdik düşmanlık nedir kin nedir, garaz nedir, kinimiz cılız, sevgimiz gürdü insanlığımızdı her şeyimiz kalplerimiz ve sevgimiz özgürdü…. Eskiden ne bunca fabrika vardı ne bunca memur ne bunca işçi… ne bunca işsiz… canlar sapasağlamdı tenler dikişsiz… hep sonradan çıktı toplu iş sözleşmesi grev, lokavt sendika… Hastalandığımızda doktorumuzdu bilgeler ilaçlarımızsa otlardı ne hastâne bilirdik ne ameliyat birden bire başlar ve biterdi hayat. Dünyamız etrafımızdı yani konu komşu… o kadar küçük o kadar munis habersizdik dünyadan ne gazete, ne dergi bilirdik birkaç yıl belki birkaç ay sonra bâzen kese kağıtlarından okurduk dünyada olan biten ne varsa… Gurbete bir giden ya gelmezdi ya da dönerdi yıllar sonra… Mektuplardı hasretliğin elçisi ve güvercinlerdi haberci telgrafsa uğrardı ara sıra… ne telefon ne televizyon ne cep telefonu ne bilgisayar, ne Internet, ne mail… biri yanlışlıkla hayal kursa mutlaka vururduk deli diye damga… Her yiyeceğimiz un ve bulgurdu Sebzemiz…patates, soğan, sarımsak yazları dar bahçelerimizde dar imkanlarla yetiştirdiğimiz domates, biber ve küp peyniri idi her nevâlemiz sevgi ile dopdolu hep sevgi pişirirdi tezekle yanan ocak sevinçle şendi evimiz ama sıcaktık…inanın sımsıcak! Herkes birbirine açardı beklentisiz kucak Artık çok geride kaldı o emsalsiz güzel günler… Şimdi herkes, her şey oyuncak! Her içeceğimiz su ve ara sıra ayran her mevsim giyeceğimiz köynek ve pantolon ayaklarımızda lastik ayakkabı binitimiz ya eşek ya da at’ dı… korkuturdu bizi gökte gördüğümüzde uçak! yoktu böylesine lüks otomobiller yayan yürürdük yolları, çoğu zaman yalınayak. Yerli malı haftaları düzenlenirdi her tarafta… ve yerli malı kullanırdık yoktu eskiden bu kadar çok marka… demek ki aç ve açık kalacaktık Wrangler, Levis, âdidas, olmasaymış susuzluğumuz bitmeyecekmiş olmasa pepsi, cocacola. Bir Müslüman birde gavurdu bildiğimiz Beyaz adam kara adamdı rengimiz Kahpelik, kalleşlik, hainlik… Aslâ kaldırmazdı içimiz Gelmesin sakın bunlar size şaka Şimdi uşakların elinde döndük uşağa.. Yoktu hiç kimsemiz Allah’tan başka Her şeyimizdi O Ona ve emrine isyankâr olsak da! Sığınağımızdı O Sevdiğimizdi ve arkamızdı O! Alınanı O alır Verileni O verirdi Umudumuz, dönen çarkımızdı O! Sonra ne sevimliler Ne güçlüler çıktı ortaya Geçmişimiz bir hayal şimdi yaşadığımız rüyâ!.. NATO, Birleşmiş Milletler Avrupa birliği Sayamayacağın kadar çok arka Yalnız…yapayalnız korumasız kalacaktık olmasalardı… yada olmasaydı Amerika kim yok edecekti Afganistan’ da tâliban’ ı ve kim barış götürecekti Irak’a… bu dünya ve bu insanlar inanın ki çok hârika!.. güçlüler el üstünde âcizler tû-kaka!.. bence öyle… sizce de değil mi her şey alâmeti fârika? 04.06.03
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kadir KARAMAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |