Her devrim yokolup gidiyor ve peşinden yalnızca yeni bir bürokrasinin artıklarını bırakıyor. -Kafka |
|
||||||||||
|
Sevgili sözcüğü ile başlayamadım.Çünkü artık bu sözcüğü kullanamayacağımı biliyorum. Aşk şarkıları dinlerken hala sana, bana, bize ağlamak, özlem duymak, unutamamak...Çaresizlik, bilinçle bilinçsizlik arasında gidip gelmek: Delilik. Biliyorum. Ne çok sevmiştik birbirimizi. Benim yerimde şimdi başka biri var. Beni sevdiğinden de çok mu seviyorsun onu? Ben senin için yaşarken, sen başkası için yaşıyorsun. Ben yalnız senin ismini sayıklarken sen sevgini ona sunuyorsun. Bunu düşünmeye bile dayanamıyorum. Aşk acısı öyle kötü ki.. Ama bu acıyı kanı çekilerek yüreğinde hissetmeyenler bilemez. Bu yüzden beni anlamanı beklemiyorum. Bu satırları yazmak benim için kolay değil aslında. Başka biri için terk edilmenin yarattığı karamsarlık dolu duygularla hala sevdiğin için savaşmak, aşkını haykırmak isterken sesini duyuramayacağından korkmak... Öyle zor, öyle dayanılmaz, öyle insanın içine bıçak gibi saplanan bir acı ki... Seni ne kadar sevdiğimi bilmiyorsun...Bundan habersiz bir başkasının kollarındasın. Senin sımsıcak ellerine, güzel gözlerine, yumuşacık sözlerine ihtiyacım var. Senden başka hiçbir şey düşünemez oldum. Gün geçtikçe gücüm azalıyor. Tükeniyorum. Ne yapsam vazgeçemiyorum senden. Belki istemiyorsun seni sevmemi. Ama seviyorum işte. Hem de çok seviyorum. Seni düşünmeden geçmiyor ki bir saniyem. Ama ne fayda? Geri dönmüyorsun!" Mektup Alp'in eline geçtiğinde Alp'in kalbi paramparça olmuştu. Ama aşkla değil. Vicdan azabı ve pişmanlıkla. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Bu kadar çok sevilmeyi de hak etmiyordu. Cesaretini toplayarak aramalıydı Eylül'ü. Söylemeliydi her şeyin bittiğini. Ama yapmadı, yapamadı. Korkmuştu aramaktan. Tam dört hafta boyunca Eylül'den haber de mektup da gelmedi. Alp, Eylül'ün vazgeçtiğini düşündü ve/veya inandırdı kendini. Ama bunun doğru olmadığını o Kara Cuma öğrendi. Gelen bir telefonla Alp her şeyi gördü: -Sen nasıl bir insansın Alp? Eylül sana aşkını haykırdı ama sen ne yaptın? Geçirilen bir buçuk seneye rağmen ona aldırmadın bile. Ona ne yaptığını farkında bile değilsin. Ama ben sana söyleyeceğim. Sen onun hayatını mahvettin. O sonsuza dek gitti. Bu ne demek anlıyor musun? Gitti, uçup gitti. Neden? Senin gibi duygusuz birine aşık olduğu için. Umarım sen de ona yaptırdıklarının daha kötüsünü yaşarsın! Telefon Alp'in yüzüne kapanmıştı. VE o anda Alp'in yüreği tuz ve buz oldu. Tuzla buz.Artık ne işe yarardı acı çekse? Eylül Güneşi gitmişti, batmıştı hem de hiç doğmamak üzere. Artık tek bir mevsim yaşanacaktı Alp'in geleceğinde: Kış. Güneş yoktu ki mevsimler olmuş olmamış ne önemi vardı? Alp gözlerinden akan yaşlarla, acıyla karışmış yalnızlığıyla "Eylül, beni affet" dedi yorgun ve pişman bir sesle. Artık Eylül yoktu. Eylül yoktu da sanki Alp var mıydı? Artık Alp de yoktu. Alp ve Eylül bitmişti. Alp ve Eylül'ün öyküsü de. Yoksa hiç olmamış mıydı?
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © She, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |