|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
26 Ekim 2003
Homoseksüellik Cinsel Sapkınlıktır
tekerlekli sandalyeli bir öğretmenle homoseksüel bir öğretmen arasındaki fark
Polat Akyurt
İnsanların cinsel tercih yapma gibi bir şansları yoktur! |
|
Ben yaşamın herhangibir anında bilgi ile çözemediğim bir konu olduğunda, doğaya dönüp bakarım. Doğa herzaman doğruları ve olması gerekenleri söyler. Geçenlerde sayın Mehmet Sinan Gür’ün bir süre önce yazmış olduğu yazıyı okudum. Sayın Gür, homoseksüellerden hoşlanmadığını ama demokrat düşüncesi gereği onlarında söz hakkı olması gerektiğini söylüyor. Bende elimden geldiğince demokrat olmaya çalışıyorum. Fakat mutlaka istisnai durumlar olmalı. Mesela demokrasi kendini ortadan kaldırabilecek bir güce asla demokratça davranmaz.
Homoseksüellik yüzlerce yıldır var. Geçen sene vatikanı ziyaretimde, tavandaki freskolarda cehennem tasfirlerinde, cehennemin ne kadar kötü bir yer olduğunu anlatmak için, şeytan homoseksüellere işkence yaparken çizilmiş. Burada kilisenin asıl çekindiği şey homoseksüellerin kendisi değil toplumun deformasyonudur. O yüzyıllarda homoseksüellik daha gizli yapılmasına karşın, günümüzde televizyonlarda ve özellikle amerikan sinemasında sanki çağın bir gerekliliği, modern yaşamın ayrılmaz bir parçasıymış gibi gösterilmektedir. Bu toplumun geleceği için çok sakıncalı bir yaklaşımdır. Ne bilim nede psikoloji çok net bir şekilde eşcinsellik olgusunu açıklayamamaktadır. (Xxy kromozomu teorisi bilim çevrelerinde tam olarak kabul görmemiştir)
İnsanların cinsel tercih yapma gibi bir şansı yoktur. Kadının libidosu erkek, erkeğin libidosu kadındır. Doğada herşey belli bir sistem içindedir. Doğanın en belirgin iki özelliği vardır. 1-Üreme ve devamlılık 2-Birbirini tamamlama Eşcinsellerin üreyememesi birinci ilkeye ters düşmektedir. Birbirinin aynı olan iki şeyin birbirini tamamlamasıda söz konusu olmadığına göre doğa bu olguyuda reddetmektedir.
İnsanların cinsel tercih yapma gibi bir şansı yoktur demiştim, eğer tersini savunursak (ki buna demokratça yaklaşmamız gerekir) her türlü cinsel tercihe karşı hoşgörülü olmalıyız. Mesela homoseksüellik cinsel tercihse, ölü sevicilikte cinsel tercih olmalı yada çocuk sevicilik yada hayvan sevicilik. Eğer bu saydıklarımı sapkınlık olarak değerlendiriyorsanız eşcinselliğinde sapkınlık olduğunu kabul etmeliyiz. Bu olguyu bir hastalık olarak teşhis etmeli ve tedavi yolları aranmalıdır. Bu geleceğimiz ve çocuklarımız için çok büyük bir tehlikedir.
Bir takım insanların sapıklığını legalize etmek, demokratlığın gereği değildir. Sayın Gür, homoseksüellikle ilgili bir örnek vermiş; tekerlekli sandalyeli bir öğretmenle homoseksüel bir öğretmen arasında fark olmadığını söylüyor. Kanımca tek fark homoseksüel öğretmen, tekerlekli sandalyeye mahkum öğretmenin aksine, sizin oğlunuza cinsel istek duyabilir. Ben açıkçası oğlumu gönderdiğim okulda bir homoseksüel öğretmen olmasını asla istemem...
:: Anlamı kargaşaya açık. |
Gönderen: Nida / istanbul
|
28 Haziran 2006 |
|
| Aya ulaşmaya çalışan bir kefal gibi zıplamış, zıpladığınız konuma düşmüşsünüz. Havada gördüğünüz su hareleri, daha önce düştüğünüzün titreşimi. Yeni değil demokrasi... |
:: Bir doğruyu ifade etme |
Gönderen: Ali Tüzemen / Tokat/Türkiye
|
13 Ağustos 2005 |
|
| Polat Akyurt Bey, Homoseksüellik cinsel sapkınlıktır adlı yazınıza tamamen katılıyorum. Bende PDR mezunu bir eğitimciyim ve zaman zaman farklı sahalarda araştırmalar yapıyorum.
Homoseksüellik yeni çıkmış bir hastalık değildir. Kur-an'da anlatıldığına göre bugünkü Lut gölü civarında yaşayan Semud adlı bir kavim yaşarmış ve bunlar homoseksüelliği kendilerine adet edinmişler. Peygamberleri olan Lut'a genç oğlan şeklinde gelen meleklerede sarkıntılık etmek isteyince Allah o kavmin başına gökten taş yağdırmış öyleki her taşın üstünde düşeceği adamın adı yazılı imiş.
Günümüzde homoseksüellik en çok kuzey Avrupa ülkelerinde görülmekte. Hollanda, İsveç, İngiltere'de çok yaygın olduğu bilinmekte.
Homoseksüellik bir süreçtir, bir anda ortaya çıkmaz. ilk evvela çocuklarımıza ve gençlerimize mutlaka cinsel eğitimi vermeliyiz diyen birileri çıkar. Peşinden katılanlarla birlikte bu eğitim mecburi hale getirilir. Daha sonra eğitim almış bu gençler uygulamalı eğitime bir şekilde geçerler. Televizyon ve muhtelif medya vasıtalarıda bir şekilde cinsel özgürlükten dem vurarak seviyeyi iyice aşağı çekerler. Kafaları bulanmış bu gençler için artık cinsellik fazlaca bir mana ifade etmemeye başlar ve farklı arayışlara geçerler. Bunlardan ilki homoseksüellik, sonra hayvanlarla seks, çocuklarla seks ve çıplak gezmek istiyorum; "Tanrı herkesi çıplak olarak yaratmış demekki çıplak gezmemiz gerekiyor" diyen bir sürü egolarına mağlup olmuş insanlar. İçinden geçen her arzuyu sanki yerine getirmesi gerekli gibi gören şaşırmışlar.
İnanın bana homoseksüellik Tanrı'nın gazabını davet etmektir. İnsanlığın yoldan çıkması, sapıtması ve kendi kendini yok etmesidir.
Bazı bilim çevrelerinin akıldan ve mantıktan uzak homoseksüellik tanımları veya Woody Allen gibi üvey kızı ile evlenen sapıkların homoseksüelliği normal bir cinsel eylem olarak göstermelerinin bilimle uzaktan yakından bir alakası yok.
Bu tıpkı bazı Darwinistlerin yorum yaparken; işte bu köpekbalığı daha evvel karada yaşayan ostopulos kostopulos'un 3 milyar yıl evvel evrim geçirmiş hali demeleri kadar komik. Sanki 3 milyar yıl önceyi tahmin edebilen alet yapmışlarda.
Son söz olarak şunu söylemek istiyorum, eğer insan neslini devam ettirmek istiyorsak ve mutlu bir cinsellik arıyorsak homoseksüelliğe savaş açıp, tamamen ortadan kaldırmalıyız. |
:: Yargi ve Önyargi |
Gönderen: Murat Kayali / Almanya
|
17 Kasım 2003 |
|
|
Sayin Meryem Ucar Kayali'nin aksine, benim cocuguma ders veren ögretmenin bir homoseksüel olmasi beni rahatsiz ederdi ve ben karsi olurdum.
Yazinin sahibi, düsüncelerinin sonrasinda vardigi ve benimsemedigi bir yargiyi ifade ediyor.Meryem hanimin örnek teskil etmesi icin kaynak gösterdigi bir filim ise insanlarin önyargilarinin yanlisliginin altini cizen bir konuyu anlatiyor.
Yazinin iceriginde belirtildigi sekilde, homoseksüellik dogaya aykiriligindan ve eksikliginden ötürü benimsenilmez görülüyor.
Öz olarak;
hastalikli ve kusurlu bir yasam bicimini kisisel olarak tercih etmek o insanin özgürlügüdür (özürlü özgürlügü).Sahsi yanlislarimizi, toplumun kabullenmesi gereken bir sart olarak dayatmak hakkini insanlik bize vermemistir.
Böyle bir hakkin varligi sözkonusu ise eger, o zaman akil hastalarini neden tedavi etmek adina hücrelerde tutuyoruz?
Herbiri kendine göre akilli degiller mi?
Onlarin kisisel hak ve özgürlüklerine neden müdahele etmek hakkina sahibiz?
Topluma zarar veren her hastaliga insanligin kendini ve gelecegini korumasi adina müdahale etme hakki vardir ve burada bir tercih sözkonusu olamaz....
Saygilarimla
Murat Kayali
|
:: peki madalyonun diğer yüzünde neler var??? |
Gönderen: Meryem Uçar Kayalı / izmir
|
2 Kasım 2003 |
|
| Sayın Gür'ün yazısını da okumuştum. Onun yazısında da katıldığım noktalar vardı sizin yazınızda da.. Ancak her zaman istisnalar vardır gene de.. Peki siz: doğuştan erkek olarak yaratılmış, ancak hormonları ve bazı diğer fonskiyonları ile de kadın olan, bedenindeki erkeklik organı sadece bir aksesuar olarak duran ancak fonksiyonu sıfır olan "birey" lere ne diyeceksiniz?
onlar da insan, eksik ya da fazla yaratıldılar diye insanlıklarından yoksunlar mı ya da insan değiller mi sizce?
Günümüzde sadece uçlardaki örnekler taşınıyor medyaya.. üniversite yıllarımda benim iki arkadaşım vardı yukarıda açıkladığım örneğe uyan.. onların yaşadıkları psikolojik yıkımlara defalarca şahit oldum. üstelik doktorlar da onların bir an evvel (gerekli hormon desteği sağlanarak) ameliyat yolu ile doğuştan kendilerine verilen işlevsiz organlarından kurtulmaları yolunda raporlar veriyorlardı. bu ikilemde kalmanın, toplum tarafından sadece yaradılışınız yüzünden itilmenin ezikliğini hangi medya işliyor?
spastik olarak doğanlar da aynı akibete uğruyorlar.. bana göre iki örnek arasında ne toplumsal ne de bireysel bir fark yok; aldıkları bireysel ve toplumsal tepkiler ölçeğinde bakılırsa..
bir de bu pencereden bakabilseydiniz keşke..
eğer "insan" ise, ben çocuğumun öğretmeninin homoseksüel olması konusunda hiçbir tepki göstermezdim. bir zamanlar bir film izlemiştim. "yaralı yüz" idi sanırım adı. Sanırım Mel Gibson oynuyordu.. o filmi izlemediyseniz izlemenizi tavsiye ederim. kısmen sizin baktığınız bakış açısı ile bakanların aslında nasıl da yanılabildikleri o filmde gayet açık ve net olarak görülebiliyor..
sevgilerimle
Meryem |
|
Söyleyeceklerim var!
Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?
Yazıları
yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz
ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız,
yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.
Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.
|
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
|
Kendimden bahsedecek kadar tanımıyorum kendimi. . .
Etkilendiği Yazarlar:
Etkilenmek degil sevmek diyelim. Dostoyevski, Nazim Hikmet, Ozdemir Asaf, Oktay Rifat, Rifat Ilgaz, Atilla Ilhan
|
|
|