Tüm mutsuzluklar yokluktan değil, çokluktan gelir. -Tolstoy |
|
||||||||||
|
Sen hastasın ey insanoğlu... Nereden mi biliyorum? Bir yerden ya da bir şeyden bilmeme gerek yok, yaptıkların ve yapmadıkların gün gibi aşikar, ayan beyan ortada... Ta Habil ve Kabil’den beri hem de çok hastasın. Neler neler yapmadın ki hemcinslerine eziyet etmek, işkence etmek için, vahşice onları öldürmek için... Sen yakmadın mı insanları diri diri, içinde bunların şeytan var diye? Vahşice kafalarını kesmedin mi? Utanmadan çocukların bile eline silah vermedin mi? Trilyonlar dönmüyor mu, şu anda Dünya silah sanayisinde? Neyin peşindesin farkında değilsin. Oysa bir avuç toprak hepsi eninde sonunda olacak varlığın, o da kıyamete kadar... Hasta olmasan durup dururken trafikte arabanın önünü kesip de hiç tanımadığın bir adama silah çeker ve tehdit eder misin? Hasta olmasan gürültü yapıyor diye sokakta ki çocuklar, içlerinden bir ikisini yakalayıp eşek sudan gelinceye kadar döver misin? Gerçekten hastasın. Bunun tespitini de ta yıllar önce Avusturyalı Dr. Sigmund Freud yapmış ’’Bütün insanlık benim müşterimdir.’’ diyerek... Oysa ki doğal ve kendi ortamında özgürce yaşayan hiç bir hayvanda ruhsal dengesizlikler görülmez. Belki vahşi diye anılırlar, bazıları saldırgandırlar ama o tabiatları gereği yaşamak içindir, oysa ki sen insanoğlu, ya sen, sanki öldürmekten zevk alır gibisin... Öldürmek için yaşıyorsun... Düğün dernek zamanı eline silah alıp da havalara defalarca ateş etmekten nasıl sadistçe bir sevk alıyorsun, gerçekten çok merak ediyorum. Kimi zamanda mermi masum bir insana geldiğinde istemeden katil oluyorsun. O damgayı bir kere yediğin zaman, kıyamete kadar alnında kara leke olarak kalacak, bunu da mı düşünmüyorsun? Bir spor karşılaşmasında yenersin ya da yenilirsin, spor bir yerde centilmenliktir de, karşı takımın taraftarını sokakta yalnız yakaladığın zaman yer misin yemez misin diye sopalarla nasıl dövebiliyorsun, hastasın sen diyorum da inanmıyorsun... Çok acil görünmen lazım doktora, ruhunda eksiklikler var mutlaka, git tedavi ol kardeşim böyle bir şey yaptıysan, başkalarının da başını belaya sokmadan... Küçücük çocukları cinsel obje olarak kullanmaktan çekinmiyorsun zaman zaman. Bu nasıl bir vahşilik, nasıl bir akıl, aslında nasıl bir akılsızlıktır? Anlamak zor gerçekten. Sağlıklı akıllar ile bunları yapamaz insan... Nasıl bir ruh halidir bu, bir bombayla yüz binlerce insanı eriterek yok etmek, buhar haline getirmek adeta? Bir de utanmadan yaptığını filme alıp belgesel diye insanlara izlettiriyorsun. Alçaksın alçak, ey insan, hem de çok alçak... Silahlara yaptığın yatırımları keşke dünyada fakirliği ve açlığı yok etmek için kullansaydın, o zaman bizde sizlerle iftihar etseydik keşke, ama olmadı, olamadı... Senin bitmez tükenmez, hırsın ve şişkin egon bunlara izin vermedi...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |