Kitaplarla dolu bir oda, ruhlu bir beden gibidir. -Cicero |
|
||||||||||
|
Bekir Özayhan ve Ali kapalı mekanın karanlık köşesinde çay içiyorlardı. Bekir özellikle bırakmamıştı. -Ali. Kardeş. Bir ay önce amcam görüşte bir arkadaşının geleceğini yardımcı olmamı emretti. Amcamın selamıyla gelen kimseyi geri çevirmem. Akşamına biri geldi. Amcamın yanlış adamlarla işi olmaz, gel gör ki normal adamlarla da işi olmaz. Gelen adam-birkaç kere görmüşlüğüm var- ordudan istifa eden bir hemşerisinin bana geleceğini, iş ayarlayana kadar yanımda kalmasını ve soru sormamamı rica etti. Tamam dedim. Bir aydır yanımızdasın. Allah biliyor. Senden zarar görmedik. Bilakis çok faydanı gördük. Bu gün bana 5000 dolar getirip diyorsun ki: Hediyem olsun, hediye kabul etmem dersen borç, o da olmaz dersen ortaklık payı olsun. Bizim âlem de meraklı olmak iyi değildir. Sen kimsin Ali, bu para neyin nesi? -Ordu’dan seni biz atmayalım sen istifa et dediler üniformamı çıkardım Bekir. Disiplin soruşturmasında sivillere orantısız güç kullandığım kanaatine varıldı. Bu işleri bilirsin. Güvenlik için kimlik değiştirme falan. İş bulmak için İstanbul’a geldim. Sana minnet borcumu ödeyemem Bekir. Delikanlı adamsın. Paraya gelince, bu gün Karaşahin Holding’de işe başladım. Mülakat diye çağırdılar. Bildiğin sokak dövüşü yaptık. Kazandım. Helin Karaşahin benim üstüme oynadı. Kazandığı parayı bölüştük. Sana verdiğim para kazandığım para. Sözümün ardındayım. İster hediye, ister bağış ister ortaklık, nasıl istersen. İstemezsen parayı geri almam bilesin. Tuğrul Ercan’ı tanır mısın? -Biraz. Yasa dışı dövüş organize eden paragözün biri diye biliyorum. Ne iş? Parana çöktüyse... -Yok Bekir. Bugün kaybetti. -Tuğrul para kaybettiyse dikkatli ol derim Ali. Ev kuracaksın, sana lazım olan parayı bana neden verdiğini merak ettim. -Bana yardım ettin Bekir. Şirketten avans verecekler zaten. Rızalı paradır sıkıntı etme. Suphi Tekin’in Ofisi Köprü altlarında geçen kötü bir çocukluk ve gençliğin ardından “sektörün” zirvesine çıkan “Bijon” Suphi Tekin yakın adamı Piç Rıza’nın geldiğini görünce tahsilat defterini kapattı. -Gel Rıza. Ne var? -Aydın Bey aradı ağabey. -Aydın Bey kim Rıza? -Beyefendi dediğin adamın yardımcısı ağabey. Kravatlı mafya diyorsun ya. -Ne diyor? -Bağışları artık sen götürmeyecekmişsin, kendileri gelip alacaklarmış. -Caner niye su koy vermiş ki lan? -Bilmiyorum ağabey sadece minibüsün plakasını verdi. -Allah Allah! Durduk yerde al başına dert. Caner başımıza iş açmasın lan! -Caner kim ağabey? Bir halt edemez. -Öyle deme Rıza. Bizi himaye edenler Caner’in adamları. Yoksa oğlunun yediği haltları mı duydu bu adam? -Duysa ne olacak ağabey? Bizimle ne alakası var? Caner oğluna sahip çıksın. -Bir Caner’e bak bir oğluna. Düşman başına. Oğlan her türlü pis işe gözü kapalı atlıyor adam beş vakit namazında. Caner oğlunu bizim azdırdığımızı düşünmesin de.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © MUSTAFA ESER, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |