"Bazen bir mýsra yaþamý deðiþtirir." -Kafka |
|
||||||||||
|
Babasý o daha anne karnýndayken bile serseri bir hayat yaþýyordu. Bir müddet bu þekilde yaþamayý kendine ve çocuklarýna yakýþtýrabildi. Sonra parasýz kaldýðý için bir yol ayrýmýna girmek zorunda kaldý. Eli yüzü düzgün biriydi. Ama ayný güzellik huyunda yoktu. Bir dönem bu serseri hayat için gerekecek parayý bulamadý. Ýþte o andan itibaren yol ayrýmýna girdiði þeyi yaptý. Yurt dýþýna gitti. Bir daha da geri dönmedi. Yaptýðý tek babalýk eþi Hayriye Aslan’a aydan aya ama düzenli bir þekilde para göndermekti. Hayriye Haným eþinden henüz gurbete gitmediði zamanlar da bile bir hayýr görmüyordu. Ýki çocuðunu da kendisine yardýma koþan komþularýnýn yardýmýyla doðurmuþtu. Kocasý iflah olmaz bir serkeþ hayatýn girdabýna kapýlýp gidiyordu. Aslan Aslan’ýn yaptýðý vahþeti araþtýran herkes rahatlýkla þu sonuca varabilirdi; Aslan zekâsýyla her türlü þeyi yapabilecek, yeryüzünde o güne kadar rastlanmamýþ bir akla sahipti. Bir daha böyle güçlü bir akýl ve irade gücüne sahip birisinin yeryüzünde dolaþacaðýný hiç sanmýyorum. Evet onun gözlerinden zekâ fýþkýrýrdý. Bunu ona bakan herkes anlardý. Aslan Aslan’ýn annesi eþi çalýþmaya gittikten sonra Þehitler Mahallesinden taþýnarak Telsizler Mahallesindeki kayýnbiraderinin evinde iki çocuðuyla yaþamaya baþlamýþtý. Çünkü eþi Namlý Aslan’dan gelen para yetmiyordu ve o mahallede bir baþýna kalmasý pek doðru karþýlanmýyordu. *** 04 Nisan 1984 günü sabah saatlerinde Þehitler Mahallesindeki o tuhaf evin içerisinde acý dolu iniltiler duyuluyordu. Acý dolu iniltiler öðlen saatlerine kadar sürdü. Hayriye Haným arýndan ve edebinden sesini kimsenin duymamasý için acýya karþý ir mücadele veriyordu. Bu þekilde bir iki saat dayandý. Ama sonunda çýðlýðý bastý. Aðzýný eliyle kapamasýna raðmen hem de… Eve yakýn olan komþularý inilti seslerini duyar duymaz yardým için koþuþturmaya baþladý. Hayriye Aslan’ýn sesine gelen komþularý telaþ içerisindeydiler. Onun doðum yapýyor olabileceðini konuþtular. Mavi demir kapýyý olanca güçleriyle çalmalarýna raðmen açan olmadý. Ýçeriden o sýrada daha iki yaþýnda olan kýz çocuðunun aðlama sesi de geliyordu. Hayriye Haným’ýn doðum sancýsýnýn baþladýðýný tahmin eden yan komþusu Ayþe Kocasakal tek katlý evin camýný kýrdý. Demir korkuluklarý keser yardýmýyla yerinden söktükten sonra içeri gidi. Evin içerisi acýnacak bir haldeydi. Daha yeni iki yaþýna girmiþ olan Ümmihan gözleri kapalý, iniltili sesler çýkarýr vaziyetteydi. Çocuk çýrýl çýplak bir halde giriþte duruyordu. Komþulardan Bahti Haným, çocuðu hemen kucaðýna aldý ve yatak odasýna giderek bir battaniye aramaya koyuldu. Bahti Haným çocuklara dayanamazdý. Çocuðu o halde görünce aðlamaya baþladý. Ayþe Haným ise daha soðuk kanlý davranýyor, suyu gelmiþ Hayriye’yi derin nefesler almasýný söylüyordu. Hayriye hem utancýndan hem de çektiði acýdan dolayý yüzü gözü kýzarmýþ bir halde söylenenleri yapmaya çalýþýyordu. Diðer taraftan gözü kýzýndaydý. Ona bir þey olmasýndan korkuyordu. Ayþe Haným her þeyi kontrol altýna almasý gerektiðine hükmetti. Acele etmeleri gerekiyordu. Bahti’ye sesleniyor ve elini çabuk tutmasýný istiyordu. Bahti Haným ise hala gözleri kapalý olan bebeði sarýp sarmalamakla uðraþýyordu. Ayþe Haným ve Bahti Haným’ýn söylediðine göre Ümmühan’ýn zekâ geriliðinin sebebi Aslan Aslan’ýn doðumu sýrasýnda yaþadýðý ve belki de günlerce çektiði hastalýk yüzündendi. *** On dakikalýk kýsa bir yolculuðun ardýndan Nadim Hocanýn evine varmýþlardý. Aslan Aslan þimdi daha iyi görünüyordu ama gözleri uzaklara dalýp gidiyordu. O gözlerin gerisinde kimsenin göremediði bir karanlýk vardý. Nadim Hoca ona oðlunun giysilerinden verip, vücudunu temizledikten sonra kýyafetlerini giymesine de yardým etmiþti. Nadim Hoca altýna iþemenin ne kadar ayýp bir þey olsa da bir hastalýðýn belirtisi olabileceðini anlatmaya çalýþmýþtý. Aslan ise o kendine özgü bakýþlarýyla bir noktaya bakýyordu. Onlar evdeyken Nadim Hoca’nýn eþi komþudan çýkmýþ eve gelmiþti. Fatma, Nadim Hocaya ‘Burada neler oluyor?’ diye sordu. Nadim Hoca ‘Bir þey yok.’ der gibi bir baþ hareketi yaptý. Bunu yapmasýndaki maksat eþinin baþka soru sormasýný engellemekti. Ama Fatma Haným sormaya devam etti. ‘Hayýrola! Burada Ne oluyor?’ Nadim Hoca sessizce ‘Lâ Havle ve La Kuvvete Ýllâ Billâhil Aliyyil Azim.’ Dedi. Sonra eþini diðer odaya doðru götürdü. Eþine ‘Çocuk Camii’de altýna yaptý. Müsaaden olursa ona üst baþ ayarlýyordum.’ Diye çýkýþtý. Kadýn da öfkelenmiþ bir ses tonuyla ona baðýrdý. ‘Evi yok mu? Gitsin evine. Onun pisliðini ben mi çekeceðim?’ Aslan diðer odadan tartýþmayý duyuyor ve her geçen saniye iyice aðlýyordu. Ellerini yine yumruk yapmýþtý. Artýk bu tartýþmayý duymayý istemiyor, bir an önce ortadan kaybolmak istiyordu. ‘Lütfen!’ dedi Nadim Hoca. ‘Biraz alçak sesle konuþ. Çocuk zaten kötü durumda.’ Hatice Haným sinirle gözlerini açtý. Sonra da ‘Ne haliniz varsa görün.’ Deyip oradan uzaklaþtý. Hatice Haným gereksiz çýkýþmalar yaptýðýnda böyle yapardý, odayý terk ederdi. Nadim Hoca ise siniri geçene kadar gözlerini yumar beklerdi. Camii’de Kur’an kursu verirken de söz anlamaz öðrencilerine karþý ayný tavrý takýnýrdý. Yine ayný þeyi yaptý. Gözlerini kapatýp bekledi. Sonra aklýna hemen diðer odadaki Aslan geldi. Onu unutmuþtu. Hýzlýca onun olduðu odaya geçti. Çocuk orada yoktu. Sanki bir anda oradan buhar olup uçmuþtu. ‘Þu çamaþýrlarý bana verebilir misin? Evet, onu da…’ Nadim Hoca eþinin istediði çiþli çamaþýrlarý dikkatlice eþine uzattý. Ayþe Haným elindeki sepete koyduðu çamaþýrlarý artýk iyiden iyiye eskimiþ olan makinaya götürmek için odadan çýkmak üzereydi. ‘Bu çocuk…’ dedi. Sonra gözlerini kýsarak konuþmayý sürdürdü. ‘Annesi ve zihinsel engelli kýz kardeþiyle birlikte amcasýnda kalmýyor muydu?’ ‘Evet.’ ‘O çocuklarýn yerinde olmayý hiçbir çocuk istemez.’ Sonra duraksadý ve ‘O adam… Adý neydi?’ Nadim Hoca derin bir iç çekti ‘Namlý Aslan’ dedi. ‘Çocuk nereye gitti?’ dedi. Nadim Hoca baþýný iki yana salladý. ‘Bilmiyorum. Söylediklerini duyup gitmiþ olmalý.’ Dedi. Sonra gözlerini yine kýsarak konuþtu. ‘Camideki çocuklar onunla çok alay etmiþtir.’ ‘Ömer ve Emir adýnda iki sýpa…’ Sonra dudaklarýný ýslattý ve devam etti. ‘Özellikle onlar çok dalga geçti. Neyse olan oldu. Biz elimizden geleni yaptýk. Ben kursa geri dönüyorum.’ Diyerek evden çýkacaktý ki durdur. Hatice ona doðru bakmaya baþladý. ‘Ne oldu?’ diye sordu. Nadim Hoca tam eþine Camide kýrýlan camlardan ve bahçede yürüdüklerinde çiçeklerin mýknatýs gibi çekildiðini gördüðünden bahsedecekti ki bundan vaz geçti. Hoca yolda giderken diðer çocuklarla tüm bu olup bitenleri konuþmayý planlýyordu. Bir daha kimsenin zaaflarýyla alay edilirse baþlarýna gelecekleri þey bilmeleri gerekiyordu. ***
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Timur KOHEN, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |