..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
640K bellek herkese yetmelidir. -Bill Gates, 1981
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Roman > Fantastik Roman > Timur KOHEN




5 Nisan 2023
Beyaz Melek 6. Bölüm  
Timur KOHEN
Beyaz Melek, bir hastane görevlisi ile bir hastanın öyküsünü anlatıyor. Doktor Bilge Göker'in hastanedeki görevi, komaya girmiş ve hayatı makinaya bağlı hastaları son yolculuklarına uğurlamaktır. Çalıştığı yıllar içerisinde onlarca hastayı bu şekilde makinalardan ve hayattan koparmıştır. Bir gün Bayındır Hastanesine Melek Bilen isimli gizemli ve tuhaf görünümlü bir hasta gelir. Ancak Melek Bilen’in bu tuhaf ve gizemli görünümünün altında oldukça saf ve o dünyaya ait olmayan bir ruh yatmaktadır. Melek Bilen'in günden güne gün yüzüne çıkan dünya ötesi güçleri, karakteri hakkında yeni ipuçlarını anbean ortaya çıkaracaktır.


:FFG:
O güne dair anılarım hala çok canlı. Çünkü bu anıların canlı kalmasında çocukken baktığım muhabbet kuşlarının da etkisi var. Mırnav gibi onlar da bir kaza sonucu ölmüşlerdi.
Doktor Ercan ile yaptığım sempatik ve uyarı dolu konuşmamın uzun süre işe yarayacağını düşünmüştüm ama öyle olmamıştı.
O gün her şey olmadı gerektiği gibiydi. Hastanemiz yine kalabalıktı. Fatma Hemşire her zamanki gibi bir orkestra şefi gibi personelleri organize ediyordu. Doktor Ercan kendi halinde takılıyor, temizlik görevlisi Aydın Bey tuvaletleri temizliyordu. Hoparlörlerde Beethoven’in Ayışığı Sonatı çalıyordu.
Almila’nın annesi olacakları biliyordu. En basit haliyle anlatmak gerekirse canından bir parça kopmak üzereydi. Sevgi Aksoy ve eşi Erling Aksoy kızları Almila için canlarını bile vermeye hazırlardı. Tek bekledikleri bir umuttu. Ama o umut Almila için asla gelmeyecekti. Çünkü, Almila’nın kalbi büyüyordu ve o yıllarda bu hastalığın bir çaresi yoktu.
Sevgi Aksoy o gün benden bir şey istemişti. Benim olmayan ama onay verebileceğim bir şeydi. ‘Almilam ölürse eğer.’ Gözlerinde biriken yaşları sildi. ‘Bu kelimeyi duymak dahi istemiyorum.’ Dedi. ‘Bana ondan bir hatıra kalsın istiyorum.’
Sevgi Hanımın ne demek istediğini önce anlayamadım. Eşi Erling’de oradaydı. Bir ara göz göze geldik. ‘Saçından bir tutam almaktan mı bahsediyorsunuz?’ diye sordum. Kızarmış gözleriyle bana bakıyordu. ‘Hayır.’ Dedi. Ellerimi iki yana açarak ne istediğini beden dilimle sordum. ‘Mırnav’ı biz alabilir miyiz?’ diye sordu masumca.
O an Sevgi Hanıma ne diyeceğimi şaşırmıştım. Mırnav hastanemizin misafiriydi ve onu bir hasta yakınına vermek gibi bir düşünceyi, bir olasılığı hiç aklıma getirmemiştim. ‘Bilmem.’ Dedim. ‘Bir sorun olabileceğini de düşünmüyorum.’ Dedim.
Diğer yandan içimde beliren ve nedenini bilmediğim bir düşünce vardı. Almila’nın o kediye daha fazla bağlanmasını istemiyordum. Ya da Mırnav’ın Almila’yla güçlü bir bağının olmasını istemiyordum. Üzülmelerinden korkuyordum. Muhabbet kuşlarımın öldüğü o çocukluk gününde yaşadığım acıyı yaşasınlar istemiyordum. Bu düşünceyi söylemek olasılıksız bir düşünceydi.
Sevgi Hanım hala karşımdaydı ve gözüm Melek Bilen’e kaymıştı. Bana doğru bakıyordu. Yine bir güç dalgalanması hissetmeye başlamıştım. Beynimin içinde bir anda ‘Kimse üzülmeyecek.’ Düşüncesi belirdi.
Eğer kötü bir sonuç olursa Mırnav’ı onlara verebileceğimi söyledim. Erling’in gözlerinde yaşlar birikmişti. Erling Aksoy Türkçeyi biraz olsun biliyordu ve en azından kedinin onlarda kalabileceğini anlamıştı. Sonra Erling İngilizce olarak, annesinin bir İngiliz olduğundan ve İngilizlerin kedilere karşı çok sevecen olduklarından bahsettiği kısa bir konuşma yaptı. Omzuna dokundum. Elimin işaret parmağıyla ‘Tamam’ işareti yaptım.
Kedi sanki onun hakkında konuşuyormuşuz gibi bir anda koridorda belirmişti. Tüm kötü hava ir anda dağıldı. Mırnav ortama neşe katmıştı. Hopörlörde Vivaldi’nin La Stravaganza adlı parçası çalıyordu. Mırnav yine ritmik hareketlerle oyun oynuyor, tuhaf ve şirin hareketler yapıyordu.
Sonra bir ara ameliyathanenin olduğu kata doğru yöneldi. İşte ne olduysa o anda olmuştu. Doktor Ercan o katın merdivenlerinden aşağıya doğru iniyordu. Kediyi karşısında görünce ayağındaki beyaz terliği koridorun düz ve sert zeminine ‘Şlapp!’ diye indirdi. Kedi bir an o ses dalgasının koridorda yayılmasının etkisiyle ne yapacağını şaşırdı. Sonra arkasına bakmadan dışarıya oradan da yola fırlamıştı. La Stravaganza’nın en hüzünlü kısmını sokaktan gelen acı bir fren kesintiye uğratmıştı. Herkesin göz göze geldiği ve Mırnav’ın öldüğünü düşündüğü kısa bir an yaşandı.
Sevgi Hanım, Erling ve hasta yatağında yaşananlara şahitlik eden Almila acıyla bağırdılar. Almila çelimsiz ve zayıf bedeniyle yataktan fırlayıp, kolundaki serumları çeke sürüte koridora kadar geldi. Mırnav’ın adını bağırıp ağlıyordu. Ben onu kucağıma alıp yatağına yatırmaya çalışırken Almila ellerini açmış onlarca metre mesafeye rağmen Mırnav’a doğru uzanmaya çalışıyordu.
Doktor Ercan yine tiyatro yapıyordu ama yüzündeki endişeli tavrın sahte olduğunu bir tek ben biliyordum. ‘Bir anda karşıma çıkınca korktum ve tökezledim. Ona bir şey yapmak istemedim.’ Diyordu.
Hastane bahçesinde araba yoluna sadece on beş metre mesafe vardı. Mırnav’ın başından ve kulaklarından akan kan küçük bir birikinti oluşturmuştu.
Çok üzgündüm ve Ercan’ı oracıkta öldürebilirdim. Elimden sabırlı davranmaktan başka bir şey gelmiyordu. Öyle de yaptım. Önce Almila’yı sakinleştirdim. Sonra Sevgi Hanım’ı…
Tüm bunlar bir film sahnesi gibi yaşanırken gözüm yine Melek Bilen’e kaymıştı. Çalan şarkının eşliğinde zamanın yavaşladığı kısa bir a yaşadık. Bana doğru bakıyordu. Yine bir güç dalgalanması hissetmeye başlamıştım. Beynimin içinde bir anda yeni bir düşünce belirdi. ‘Mırnav’ı hemen bana getir.’



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın fantastik roman kümesinde bulunan diğer yazıları...
Beyaz Melek 4. Bölüm
Beyaz Melek 8. Bölüm
Kısa Saç '. Bölüm
Beyaz Melek 7. Bölüm
Renkli Düşler Dükkânı
Nicole Beatrix'in Atarisi 2. Bölüm
Nicole Beatrix'in Atarisi
Kod. X
Beyaz Melek 5. Bölüm
Beyaz Melek

Yazarın roman ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Tüm Işıkları Yak!

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Kemer [Öykü]
Kayıp Yol [Öykü]
Secret War [Öykü]
Reli Hermanni'nin İlginç Hikâyesi [Öykü]


Timur KOHEN kimdir?

Çalışmalarımı neredeyse her gün gözden geçiriyorum. Büyük bir emekle yazdığım romanlarımı nasıl daha çarpıcı, sürükleyici, gizemli ve fantastik hale getirebileceğimin çalışmasını yapıyorum. Okuyucunun geçmişte, şimdi ve gelecekte vermek istediğim düşünceyi alması için elimden gelen her şeyi yapıyorum. Zamana yenilmeyecek, yaşamaya devam edecek eserler oluşturmak için uğraş veriyorum. İmgeleri merak öğesiyle işlemeyi seviyorum. Gizemin ve merak öğesinin son ana kadar fantastik bir atmosferde sürüp gitmesini seviyorum. Okuyucunun gözünde ve ruh dünyasında küçükte olsa bir yer etmek için gizemle yazma serüvenime devam ediyorum.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Timur KOHEN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.