Hiçbir şey yaşam kadar tatlı değildir. -Euripides |
|
||||||||||
|
Sizin de kafanızda soru işareti, işaretleri varsa bu soru işaretlerinden kurtulmak lazım. Netleşmek lazım soru soranlara karşı... Nasıl da yukarıdan aşağıya doğru kıvrılır o güzelim soru işareti ince belli bir hanım gibi... Tabi soruların sonuna gelip sorgusuz sualsiz oturulduğu zaman, karşılığında da bir cevap verilmiş olması lazım, ama yazıyla, ama söz ile... Sorulan sorular havada kalmamalı. Oldu ki havada kaldı sorular, soru işaretinin alta doğru uzanan kuyruğundan tutup çekmelisiniz hızlıca... Soru bu, işareti bile var hem de çok güzel, harika bir işaret. Kafanızda eğer bir takım sorular varsa çeşitli konularda, işte o zaman soru işaretleri de gelip beyninizde yer ediyorsa, endişe etmeyin fazla, o soru işaretleri yazılı olmadığı için, bir kaç saniyede uçar gider... Soru sorulduğu zaman haliyle karşıda ki insana da cevap hakkı doğacaktır... Soru işareti olduğu halde cevap işareti niye yok? Bir de buna kafa yormak lazımda lazım olmasına, bunun da bir cevabı yok gibi duruyor. Sorular bir de cevap veremeyeceğimiz şekilde olursa, işte o zaman yandığımızın resmidir. Umalım ki tarafımıza sorulan imalı ya da imasız her soruya akıllıca ve net bir şekilde cevaplarımız olsun. Yoksa geçmişte bir takım siyasilerimizin yaptığı gibi ’’Benzin vardı da biz mi içtik.’’ gibi havada kalmasın cevaplarımız... Bir de ahirette sorulacak sorular var tabi ki bunu da unutmamalı. Ahirette sorulacak soruların hiç bir tarafında soru işaretleri olmayacak tabi ki... Yeter ki bizler hakkıyla cevap verebilelim. Dünya da, ahiret için çalışıp, dünyayı çok da önemsemeyen insanların ahiret sorularına daha kolay cevap verebileceği söylenmektedir... Şunu da unutmayalım ki dünyada soru diye bir şey olmasaydı, kesinlikle hiç bir ilerleme, hiç bir bilimsel buluş yapılamazdı... Bütün buluşlar bilime kendini vermiş insanların kafasında oluşan sorulara cevap aramasıyla ve bu cevapları eninde sonunda bulmasıyla ortaya çıkmıştır. Soru sormak, sorgulamak vicdan sahibi, akıllı insanların işidir, unutmayalım ki...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |