Yaşam hoştur, ölüm rahat ve huzurludur. Zor olan geçiştir. -Asimov |
|
||||||||||
|
Sabah erkenden, kargalar, kelebekler, çekirgeler uyanmadan kalktıysanız, bir otobüse veya minibüse bindiğinizde koltuğa oturma şansınız da hayli fazladır. Eğer ki on beş yirmi dakika kadar geç kalırsanız, büyük bir ihtimal ile ayakta gideceksiniz demektir. Sadece ayakta olsa iyi, bir de itiş kakış, sıkış pıkış olacaksınız bindiğiniz araçta. Burada yapılması gereken en önemli şey bir kere ağırlık merkezinizi iki ayağınıza dengeli bir biçimde dağıtıp yere düşmemeye çalışmaktır. En önemli düşme olayı da şoförler sert firen yaptığı zaman olur. Tavandan asılan deri halkayı da sıkı sıkıya tutarsanız düşmeme olasılığınız daha da artar. Baktınız şoför bey çok lakayt bir şekilde araba kullanıyor, toriği çalıştırın biraz canım siz de. Yanınızda ki hiç tanımadığınız arkadaşa ''Aslında ben fahri trafik müfettişiyim, şimdi bu şoförün yaptığı bütün hataları tek tek defterime yazıyorum, inince en yakın trafik birimine ileteceğim.'' dediniz mi, bunu da sesli söyleyin ki şoför duysun mutlaka. Ondan sonra bakın bakalım kullanmasını biraz düzeltiyor mu, düzeltmiyor mu? Bence her otobüs veya minibüs şoförü yutar bu zokayı. Ayrıca fahri trafik müfettişleri kimlik göstermek zorunda da değiller bildiğim kadarı ile... Yaşlısınız, bindiniz, halk otobüsüne ya da bir minibüse. Delikanlılar da size yer vermemek için ya uyuma numarası yapıyor ya da pencereden dışarı bakıyor. Bu durumda ne yapmanız lazım? Hemen hastalık ayağına yatın, illa ki birisi kalkacaktır ya da ''Ben Gaziyim yavrum.'' deyiverin, bakın hemen nasıl kalkıyorlar. ''Hani nerede amca gazilik madalyan derlerse de.'' Cevabı yapıştırın hemen ''Yavrum bu trafikte bu kalabalıkta gazi olmayan bir vatandaşımız var mı, illa madalya mı olması lazım göğsümüzde?'' Benim otobüslerde en sinir olduğum şey magandaların ve kıroların bayanlara sarkıntılık etmesidir. Ne yapılabilir bu konuda diye düşünüyorum. Ağır cezalar tabi ki bir ölçüde caydırıcı olacaktır. Başka bir aklıma gelen şey de gripli ya nezleli taklidi yapıp sık sık hapşu hapşu diyerek uyduruktan da olsa hapşırmak, arada bir kağıt mendil çıkartıp da burnunuzu silmek, yanınıza gelecek magandaları az da olsa geriye çekecektir. Ya da cep telefonunuzdan o anda bir polis arkadaşınızı arıyormuş gibi yapın, cümle aralarında da ona ''Amirim, amirim.'' diye hitap etmeyi de unutmayın. Bakın o zaman nasıl uzak duracaktır sizden otobüs ve minibüs magandaları. Ben de ki de ne akıllar, şaşıyorum yahu aklıma, niye hep ben düşünüyorum diye bunları. Hadi hepinize sevgi ve saygılar benden yine...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |