İnsanlığın hangi filizi köreltilmek istenmişse, tersine o filiz daha gür büyümüştür. -Freud |
|
||||||||||
|
İnsanın elinin emeğini, alnının terini ağız tadı ile yemesi kadar güzel ve insanı mutlu edebilen başka bir şey var mı hayatta? Tiriliyonlarınız olsa ne yazar? Takip etmişsinizdir mutlaka eski zenginlerimizden birinin ölünce cesedini bile çaldılar, adamı mezarda bile rahat bırakmadılar. Ne yapayım öyle zenginliği, öldükten sonra bedenimi de ruhumu da rahat bırakmayacaklar ise... Bakın çevrenizde bir anda ünlü olanlara, her ne hikmetse çoğu korumasız gezemiyor arkadaşların. Tut bir de onlara maaş ver. Hasmın seni mutlaka öteki tarafa götürmek istese götürür çok zor engellersin bunu. Ha, yolda yürürken yanına sıra dışı adamlar da yaklaşmasın diyorsan eğer, zaten sen halktan kopmuş bir sanatçısın demektir. Bilmem kimin havuzlu evi varmış. Bana ne ve de size ne. Çok canınız istiyorsa üç kuruş verir bir havuza gidersiniz bir kaç saatliğine. Onlar yetmiş liralık peynir yer, ben de on beş liralık peynir yerim sonuçta ikimizin midesi de beyine aynı doydu sinyallerini göndermiyor mu, ne farkı var? Bazen belgesellerde rastlıyorum Afrika'da ki kabilelerin üstünde başında hiç bir şey olmayan, bizim yamyam dediğimiz ama bana göre birçok insandan daha insan olan vatandaşlara. En azından yaşamak için yemek zorunda olan yemek için yaşamayan insanlar. Hani derler ya ''Dünya yansa içinde bir tutam otu yanmaz.'' o derece bir hayat sürüyorlar. Her şey doğal yiyip içtikleri ve soludukları hava da dâhil. Soruyorum size şimdi, o atom bombasını yapıp insanlara atarak yüz binlerin ölümüne neden olan devletler ve onları yöneten insanlar Afrika'da ki bu insanlardan daha canavar daha gayri insani değil mi, ne dersiniz? Bazen, şimdilik sade vatandaş konumunda olan arkadaşlarımla konuşuyorum dertleşiyorum. Benim yıllar önce bıraktığım şans oyunlarına hasbel kader devam ediyorlar. Soruyorum zaman zaman ''Ne yapacaksın oğlum o kadar milyonlarca parayı sana çıksa?'' Hemen hemen çoğunun verdiği cevap birbirine benziyor. ''Ağabey önce doğru lüks bir otele, sonra yanıma iki üç hatun gelsin rakılar, şampanyalar, lüks bir ev alırım, bir de son model Mercedes, ha bu arada eşime dostuma da azıcık yardım yaparım tabi kıyısından köşesinden, sana da tabi ağabey.'' Ohh ne ala hiç kazandığı parayı hayır işlerine harcarım diyeni görmedim hemen ev alıyorlar, araba alıyorlar, dost tutuyorlar arkadaşlar. Ben Türkiye'nin sayılı zenginlerinden olacağım, herkes beni tanıyacak diye bir derdi olmamalı insanın. Çook zengin olup kimsenin mal varlığını bilmediği ve bir o kadarda sade, mütevazı hayat yaşayan o kadar çok insan var ki. Helal olsun onlara diğer insanlara da güçleri nispetinde yardım ellerini uzatıyorlar ve bunun da reklamını sağda solda yapmıyorlarsa eğer. Ne demiş büyük mutasavvıf, gönül adamı Yunus Emre ''Mal sahibi mülk sahibi hani bunun ilk sahibi, mal da yalan mülk de yalan var biraz da sen oyalan.'' Hepinize en derin sevgi ve saygılar yine...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |