Eceliniz ile ölmek varken, illaki ’’Yok aga yok sevgilime kızdım, arkadaşlarıma kızdım, öğretmenime kızdım, hükumete kızdım, muhalefete kızdım, Fenerbahçe yenildi ona kızdım.’’ filan diye uyduruk bahaneler ile intihar mintahar edecekseniz size bazı tavsiyelerim olacak. Dinleyin bakalım...

Bizim çocukluğumuzda çıkan mizah dergileri vardı Gırgır, Fırt, Çarşaf gibi. Değişiktiler biraz ama kaliteli dergilerdi... Şimdilerde bunlar piyasalarda yok, ancak sahaflarda bulursunuz o dergileri... Alın üçer beşer tane okuyun. Ne mi olacak okuyunca? Acısız, ağrısız, sızısız, gülmekten ölürsünüz. Nasıl güzel bir ölüm, intihar değil mi?

Oldu ya mizah dergileri gıdıklamadı ve de güldürmedi, öldürmedi, o zaman neler yapıyoruz gülmekten ölmek için? Siyasilerimizin konuşmalarını, demeçlerini, ayırım yapmadan, muhalefet de olabilir, iktidarda, dinliyoruz, sonrasında nalları dikiyoruz...

Mizah dergilerini okuyarak, siyasileri dinleyerek, ölmedeniz mi, o zaman daha değişik yollara bakalım. Gündüz ya da gece televizyonların salak programlarını, dizilerini, insana hiç bir şey vermeyen magazin programlarını, insanın metabolizmasını yoran yarışma programlarını, izleyip, zaten kafanız çokça bozulduğu için, kafanızı duvarlara vura vura hayatınıza son vermek için eyleme geçebilirsiniz...

Oldu da Mizah Dergileri de, televizyonların salak programları, dizileri de sizin intiharınıza bir katkı yapmadı... Büyük gazetelerin birinde Gözüm Ablamız var. Bunalımları olanlar Gözüm Ablaya yazıyor, Gözüm Abla’da cevap veriyor. Yazın bakalım ’’Pek bi Sevgili, canımın içi, gözümün bebeği, yüreklerimizin kanatsız meleği, Gözüm Ablacım, sevgilim terk etti, dolar tavan yaptı, borsa dibe vurdu, kediler ezildi, dertlerim süzüldü, gözümün üstünde kaşım var, benim için büyük sıkıntı, intihar etmek istiyorum en kısa yoldan, acısız ve ağrısız olarak, bana hangi yolu önerirsiniz?’’ Tabi bekleyeceksiniz, acele etmeyeceksiniz intihar için, o size cevap yazana kadar, ibibiklerim...

Oldu ya Gözüm Abla’da dertlerinize derman olmadı Hastirolog Ferzan Erikçigil var. Öncelikle o gün ki yıldız falınızı bir güzel okuyun. Sonra Ferzan Erikçigil’den akıl alın bakalım. Mars nereye gitmiş, geri gelmiş mi, Satürn ile Jüpiter’in Hali pürmelali neymiş? Venüs, Merkür ve Uranüs ne pohlar yiyorlarmış. Plüton gezegeni, Türkiye’nin hem Satürn hem de Merkür’ü ile kare açı yaparsa, bu intihar için uygun bir zemin ve zaman olur mu? Değil mi ama, sen kalk yıldız fallarına bakmadan intihar et... Cık cık cık cık... Hiç olacak iş mi...

Hastirologlar da sizi intihara sürüklemediyse yaşayın, yaşamaya bakın anacağım. Zaten dünya dediğin şey Yalan Dünya... Dünya’ya bir daha mı geleceğiz, basayım tetiğe hem de Ahmet Kaya’nın ’’Kafama Sıkar Giderim.’’ şarkısıyla, demeyin sakın, ’’Hiç sevmem o şarkıyı.’’ ahirete de bir kere geleceksiniz çünkü... Alın elinize bir kaç şiir kitabı, hangisi olursa olsun, Nazım’dan, Edip Cansever’ den, Orhan Veli’den, Turgut Uyar’dan kaptırın bir iki şiir, geçin gitsin... Şiir sevmiyorsanız alın bir Kur’an onu okuyun, O’da bir rahmettir, öğüttür inananlara... “Bir insanın nasıl öldüğü değil, nasıl yaşadığı önemlidir. Ölme eylemi önemli değildir, çok kısa sürer.” demiş, Samuel Johnson... Bir başka düşünürde “Ölüm korkusu yaşam korkusundan kaynaklanır. Tamamen yaşayan bir adam her an ölmeye hazırdır.” Mark Twain... Ne diyelim ağızlarına sağlık...