Mermere sıkışmış bir melek gördüm ve onu özgürlüğüne kavuştuncaya dek mermeri oydum -Mikelanjelo |
|
||||||||||
|
Yakın zamanda takip ettiniz basından da, bir profesör bir doçentin hayatına son verdi. Bunlar göz önünde olan ve topluma örnek olması gereken insanlar iken hele de yaptıklarına bir bakın. Paylaşamadıkları bir kadın mı ya da maddiyat mı, para mı pul mu? Sanmıyorum aslında bunların hiç biri değil, dizginleyemedikleri egoları, tatmin edilemeyen duyguları ve kendilerini aşırı sevmeleri. İtalyan asıllı Amerikalı yazar Leo Buscaglia ''Sevgi'' adlı kitabında konuya şöyle değinir ''Başkalarını sevmek için kendinizi sevmelisiniz. Daha önce bir kaç kez neyiniz varsa, başkalarına onu verebileceğinizi belirttik. Bu özellikle sevgi için doğru bir ifadedir. Öğrenmediğimizi ve deneyimimizden geçirmediğimizi veremeyiz. Sevgi elle tutulur bir şey olmadığından, verildiğinde yitirilmez. Sevginizi yüzlerce kişiye sunabilir ve şimdi de başlangıçta ki sevginizi elde tutabilirsiniz. Sevgi bilgi gibidir. Akıllı insan bütün öğrettiklerini gene bilir. Ancak, önce bilgiye sahip olunmalıdır. Burada daha doğrusu kişinin bilgiyi paylaştığı gibi sevgiyi de paylaşacağını söylemektir. Ancak kişi, yalnızca sahip olduğu şeyleri paylaşabilir.'' Haset ve çekememezlik her ne kadar insani bir duygu ise de kişinin sevgi duygusu geliştikçe ve arttıkça bunları minimuma indirmesi kadar doğal bir şey olamaz. Arkadaşımın evi beş artı bir, benim ki üç artı bir, olsun açıkta mısın? Değilsin çok şükür bir de iki artı bir ev de oturanları düşünsene onlarda sana gıpta ediyor. Birinin Mersedesi var, sen de yerli arabaya biniyorsun, ne fark eder ikinizin de ayağı yerden kesilmiyor mu? Bir at arabasına binip sadece onda ömür geçirenler var, onları düşün, onlar belki de hiç hallerinden şikâyet etmiyorlar. Yirminci yüzyıl ve peşinden ardı sıra gelen yirmi birinci yüzyılın bilgi ve teknoloji çağı olduğu, uzay çağı olduğu, iletişim çağı olduğu hepinizin malumudur. En azından insanların çoğu böyle dile getiriyor ve adlandırıyor. Tamam, her şeyi hızlı yapıyoruz. Ankara'dan İstanbul'a kırk dakikada gidiyoruz. Ay'a iki üç günde varıyoruz. Avrupa'da ki yakınımız ile İnternet üzerinden bir kaç saniyede iletişime geçebiliyoruz. Evlerimiz de iki üç tane televizyon, iki üç bilgisayar. Ama farkında mısınız, aylardır karınız ile çocuklarınız ile bir odada bir araya gelip iki üç saat sohbet bile edemediniz. Onlar arkadaşları ile mesajlaşmaktan siz de saçma sapan diziler ve magazin programlarını izlemekten bir türlü kendinizi kurtaramadınız ki bunları yapasınız. İslam'da Müslümanlık da bir sevgi ve hoş görü dinidir aslında. Siz bakmayın o Orta doğu coğrafyasında üstüne patlayıcı madde bağlayıp da insanların arasına girip yüzlerce insanın katili olan, sonra da cennete gideceğini zanneden zavallı ve aklı kıt insanlara. Hazreti Muhammed sav. kutsi bir hadiste öyle buyurmuyor mu ? ''İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş sayılmazsınız.'' Şu anda dünyanın hemen hemen her coğrafyasında savaşlar almış başını gidiyor. Barış çabaları çoğu yerde ve zamanda yetersiz kalıyor. Sevgisiz liderler ve diktatörler ile onların çoğunluğu otoriteye boyun eğmeye hazır vatandaşları demokrasiden uzak idarelerini bir şekilde sürdürmeye çalışıyorlar. Oysa demokrasi sosyal ve toplumsal kuruluşları ile sivil toplum örgütleri ile katılımcı bir yapıya sahiptir. Katılımcı toplumlarda insanların birbirini sevmeleri, kendilerini ifade edebilmeleri daha kolaydır. Dikta rejimlerinde sevgilinizin elinizi tutmasına bile izin vermeyebilirler kimi ülkelerde... Bazı zamanlarda gazetelerin ikinci üçüncü sayfa haberlerinde rastlıyorum. Afrika'nın gariban fakir bir ülkesi konu edilen ve onun başta ki diktatörü bilmem kim, adı her ne ise. Muhterem yirmi sekizinci kere evlenmiş, eşine de bilmem neler hediye etmiş. Bu evlilikte sevgi olabileceğini saygı olabileceğini herhalde düşünmüyorsunuzdur. Belli ki adam koleksiyon yapıyor ve üç beş ay sonra da yirmi dokuzuncuyu alacak. Bizde ki ÖSS sınavı gibi sınav veriyor kadınlar diktatörlerine. Ne kadar iğrenç bir durum bir kadın açısından. Burada her zaman diktatörün cinselliğidir aslında söz konusu olan, sevgi saygı hikâye, vız gelir tırıs gider onlara. Eğer ki o diktatör diğer yirmi sekiz karısından beş tanesinin de ismini biliyorsa ben de kalıbımı basarım. Belki de numara vermiştir hanımlarına... Bu topraklar bizim Anadolu'muz her zaman medeniyetlere beşiklik etmiştir ve buralardan ne gönül adamları ne yüce Allah dostları çıkmıştır. Hazreti İbrahim Firavun tarafından ateşe atıldığı zaman Yüce Yaratıcının onu bir şekilde üstün tutacağını ve koruyacağını sağlam imanı ile hissetmiştir mutlaka ve yüzü de kara çıkmamıştır. Allah'a olan sevgisi onu yanmaktan kurtarmıştır. Biz de yüreğimizde ki Allah sevgisini arttırdığımız zaman aşk ateşi ile yansak bile cehennem ateşlerinden umalım ki korunmuş ve aile çevremizi de korumuş olacağız... Araya sevgi dolu bir şiir sıkıştıralım isterseniz... Güvercinler Gökyüzünü öper öpmez, Büyür içimde ki aklık, Çocukları, çiçekleri, kuşları, Kucaklar kucaklamaz ben, Isıtır eski giysilerimi yeni bir sıcaklık. Bizim sıcağımız Akdeniz sıcağı canım, Yunus Emre sıcağı, Pişirir ekmeğimizi yakmaz, Toprağımız halk toprağı, Kimseyi sevdasız bırakmaz. Hataylı Şair Dostumuz- Ali Yüce Evet evet bu topraklar şimdiye kadar Keremleri, Aslıları, Ferhatları, Şirinleri, Leylaları, Mecnunları, Tahirleri Zühreleri ve de bizim gibi garibanları bile sevdasız bırakmadı bundan sonrada bırakmaz merak etmeyin. Allah'ın bize bahşettiği bu coğrafya sevgi ile kardeşçe yaşayacağımız gelecek güzel günler ile daha da huzur bulacak eminim ki... İşte böyle sevgi sevgi dedik lafımızı da hayli uzattık. Parasız pulsuz kalın ama asla sevgisiz kalmayın. ''Sevgi sevgi üretir hiç bir şey üretememek sevgisizliktir.'' demiş bir düşünürde. Sevgi üzerine bir yazı da tabi ki hepinize en derin sevgi ve saygılar ile biter...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |