Sanat doğaya eklenmiş insandır. -Bacon |
|
||||||||||
|
Çocuklar bir süre sonra döndüler kıyıya. Bir de baktılar ki; en yakışıklıları Hermias yok! Önceleri oyun ediyor, şaka yapıyor sandılar. Aradılar taradılar, yok! Anası dışında herkes umudu kesti Hermias'i bulmaktan. Ana yüreği bu; hem de Hermias gibi dünya yakışıklısı bir delikanlının anası, nasıl yitirir oğlunu bulma umudunu? Hermias'in anacığı, o günden sonra yirmi dört saat ayrılmaz oldu deniz kıyısından. Hani biricik oğlunun ölüsü, giysisinin bir parçası hatta saçının bir teli kıyıya vurur mu diye... Gözlerini enginden ayırmaz oldu acılı kadın. Günlerden bir gün, Iasos'lu bir balıkçı sefer dönüşü kıyıya dönerken bağırdı: -Gördüm, Hermias'i gördüm. Balıkçı, çevresinde toplananlara anlattı: “Hermias, bir yunus balığının sırtındaydı. Bana el etti. Varam dedim, yetişemedim. Yunus üstündeki Hermias, ak köpüklü mavi dalgalar arasında ıradı gitti” Hermias'in anasından başka kimse inanmadı bu balıkçıya. Öyle ya; Hermias'ı yunus sırtında gördüğünü söyleyen balıkçı ya yalan söylüyordu ya da ona öyle gelmişti! Çok geçmeden bir başka balıkçı, ardından bir başkası, sonra diğer balıkçılar hep ayni haberi ilettiler: -Hermias'i yunus üzerinde gördüm... Gün geldi, Hermias'i yunus üstünde gördüğünü söyleyen balıkçıların sayısı, görmeyenlerin sayısını aştı. “Yunus üstünde Hermias”, söylence gibi dillerde dolaşır oldu... Aradan nice zaman geçtiyse geçti, bir gün Hermias öldü. Eceliyle mi yoksa boğularak mı öldü, bilinmiyor. Ama öldü... Yunus balığı, yıllarca deniz yoldaşlığı ettiği Hermias'in cesedini atıvermedi denize. Onu aldı, ilk aldığı yere, Iassos Gymnasium avlusuna getirdi. Kendisi de dönmek istedi de dönemedi mi, yoksa dönmedi mi; bu da bilinmiyor. Bilinen; yunus balığının da, Hermias yanında ölmeye yattığı... Iassos'lular çok etkilendiler bu durumdan. Hermias'ı Yunus balığı üstünde gösteren heykeller yaptılar. “Yunus üstünde Hermias” heykellerini daha çok çeşme taşı olarak kullandılar. Böylece demek istediler ki: -Ey insanlar, bu olaydan ders alın. Balığın dostuna gösterdiği bağlılığı, siz de birbirinize gösterin... Bu hikaye eski Yunan mitolojisinde anlatılan efsanelerden biri olabilir ama yunus balıklarının sadakatını, zekasını ve insanlarla olan diyaloğunu bilmeyenimiz yoktur herhalde. Gerçektende yunus balıkları çok zekidirler. Hatta yunusları inceleyen bilim adamları, onların gezegenimizdeki en zeki ikinci (insanlardan sonra) memeli olmak için çekiştiklerini söylemektedirler. Bazı yunuslar Amerikan Donanmasına ait Trident denizatlılarını sabotajcı balıkadamlara karşı koruyacak şekilde eğitilmiştir. Bazıları otistik ve Down sendromundan mustarip çocukların tedavisine yardım edecek şekilde eğitilmiştir. Bununla beraber yüzücüleri kendi doğal düşmanları olan köpekbalıklarından kurtardıkları kanıtlanmıştır. Yunuslarla ilgili gerek Yunan mitolojisinde, gerekse tarihte ve diğer kaynaklarda çok değişik hikayeler vardır. Ama hikayelerden uzak, insanlığa hizmetleri dokunan sevimli hayvanların tek özelliği bu değildir. Zihinsel özürlü çocuklara yunuslarla birlikte yüzme öğretilerek, eğitimlerinde büyük başarı sağlanıyor. Miami’deki Yunus Araştırma Merkezinden psikolog David Nathanson, bu çocukların öğrenmelerinin önündeki en büyük engelin dikkatlerini odaklayamamaları olduğuna inandığından yunuslarla oyun oynamanın ilgilerini çekeceğini düşünmüş. Çok da başarılı olmuş: Önde gelen konuşma terapistlerinin kendisini konuşmaya ikna etme çabalarına karşılık vermeyen üç yaşındaki bir İngiliz çocuğu ilk sözcüğünü söylemiş. Bu kelime “Tina”ymış, oyun oynadığı yunusun adı! Corinth'de Periander Kralı'nın sarayında servet kazanan ozan ve şair Arion'dur. Arion, Corinth'de uzun yıllar geçirmiş fakat burada doğmamıştır. Bundan dolayı doğduğu ülkeye özlem duymaktadır. Krala evini tekrar ziyaret etmesine izin vermesi için yalvarır. Yolculuğu esnasında gemide tayfalar tarafından şiddetli bir saldırıya uğrar. Tayfalar onu denize atmaya ve servetini kendi aralarında bölüşmeye niyetlenirler. Arion ölümünü geciktirmek için Apollo'ya güzel bir ilahi söyler. Tanrı Apollo çok mutlu olur ve onun güvenlice taşınması için yunus balığını gönderir. Gemi Corinth'e döndüğünde tayfalar tutuklanır. Arion tekrar servetine sahip olur ve tayfalar idam edilir. Arion Apollo'ya olan minnettarlığından dolayı Corinth'teki Apollo Tapınağına küçük bir yunus heykeli yapar, daha sonra Apollo bunu yıldızlara çevirir. Küçük yunus balığı daima insancıllığı, şerefi ve cesurluğu simgeleyecektir. Ama en olağanüstü yunus hikayesi, yunusların davranışlarına değil politika ve bilim tarihine dair. Galileo’nun yargılanmasından bir yunusun –daha doğrusu bir yunus simgesinin- sorumlu olduğuna inanıldığını anlatıyor bu hikaye. Scientific American’ın Kasım 1986 sayısında ortaya atılan ve bilim tarihçileri tarafından giderek benimsenen bu kuram şimdiye kadar inanılması güç görünen bir gerçeği (70 yaşındaki zararsız bir adamın, sadece Jüpiter’in uyduları olduğunu ve Dünya’nın Güneş’in çevresinde döndüğünü söylediği için işkence ve yakılarak öldürülmekle tehdit edildiğini) açıklıyor. Başlıca İki Dünya Sisteminin Diyaloğu kitabının iç kapağındaki üç yunuslu simgeye takan engizisyoncuların Galileo’nun Protestan bir politik casus olduğuna inandıkları söyleniyor. Sene 1632’ydi. Otuz yıl savaşları tüm hızıyla sürüyordu ve katı bir skolastisizme saplanmış olan Katolik din bürokratları paranoyaya kapılmıştı. Yunus! Bu sözcük bile onları çileden çıkarmaya yeterliydi. Yunuslar Delphi’deki Apollon tapınağıyla özdeşleştiriliyordu. Homeros’un İlyada’sında Apollon, Truvalıların başlıca ilahi destekçisiydi. Truva’dan kurtulanlardan biri olan Francus, Fransız hanedanının kurucusuydu. “Yunus” aynı zamanda “dauphin” yani Fransız tahtının varisi anlamına da geliyordu. O sıralarda Fransa, Protestanlığı destekliyordu. Dolayısıyla bir katolik için yunus simgesi ihanet demekti. Biz yunus balıklarını büyüleyici bulabiliriz ama Galileo onlara karşı daha karışık hisler beslemiş olmalı!
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Berden ŞENLİK, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |