Bir klasik herkesin okumuş olmayı istediği ancak kimsenin okumayı istemediği eserdir. -Mark Twain |
|
||||||||||
|
VEDA 3. bölüm Sana bakarken, sana bakarak içinden geçenleri yüzünden okurken, konuşmak için birkaç kelime telaffuz ederken, sonra vazgeçip suskunluğu paylaşırken, "bunun adı başka bir şey, çok başka..." diyorum. Diyorum ama ne olduğunu bir türlü bulamıyorum. Diyeceklerim çok fakat demek istediklerim tükendi sanki. Diyeceklerim çok ama, demek istediklerimi biliyorsun sanki. Diyeceklerim çok lakin, demek istediklerime hiç de gerek yok sanki…. Ne zaman sana dair cümleler kursam harfler yetmeyecek sanıyorum.. Hangi kelimeyi telaffuz edersem edeyim adın kadar yer tutmuyor dudaklarımda. Göğsümü yarıp dışarı fırlarcasına çıkmak isteyen özlemin hala bende. Yalnızlık yine geceden süzülüp giriveriyor koynuma. Ay ışığı imdada yetişecekmiş gibi parlıyor. Yıldızlar mağrur, halimi umursamıyor bile. Gündüz gecede sır olmuş, perde olmuş, hasret taşıyan yüreklere örtü olmuş. Sokak lambası sessiz, sokak sessiz, bahçedeki erik ağacı sessiz, gözlerimden süzülenler sessiz… (n.b) Sevgili SAMED Ne demeli, nasıl başlamalı ki bu vakitten sonra bu mektuba. Her şeyim... Hiç bir şeyim... O güvercin gerdanlığı rüyanın hangi rengiydi "hoş geldin" deyişin, unuttum. Her bir oymasını YARATICI'nın özenle varakladığı, kanatlı bir kapıydı ilk geçtiğim. O güzel gözlerindi onlar. Hemen üstünde bir çift okçu yaylarıyla nöbetteydi. Destursuz girilmezdi besbelli, anlamıştım. Sen başımı eğdirmedin, bir mürşid edasıyla buyur ettin. Sağ ayakla, AŞK dedim girdim... Şimdi karşımda büyüyen bu tarifsiz sevginin altında kalsam da gam yemezdim emin ol. Lakin farkındayım; zaman o kadar ilerde ki bizden. Ayak izleri bile silinmiş. Ve her köşe başında vicdanımızın birer neferi beklemekte. Prangaların bir ucu kalbimizde bir ucu ruhumuzu tutmuş. Delice bir fırtına savurup durmakta oradan oraya bizi. Bak gördün mü ben yalnızlar da, sen hala sol yanımdasın. Hoşça kal demek gelmiyor içimden anlarsın. "Kanasa da dikeninden ellerin, tuttuğun gül'den hesap sorma" der üstad. Nihayetinde Yaradana denmeli değil mi? "Lûtfun da hoş kahrın da..." Vesselâm... Anladım ki sevgi-li-nin hançerindeki zehir ancak mest ederek öldürürmüş heyhat... Hoşça kal... (Yazarın adı bende saklı) Adının yazılmasını istemedi, saygı gösteriyor kendisine çok teşekkür ediyorum
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Nuran Bulak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |