Bilmek kadar kuşku duymaktan da zevk alıyorum. -Dante |
|
||||||||||
|
Maneviyat kelimesi, sözlükte “Maddi olmayan, manevi şeyler, yürek gücü, moral” olarak tanımlanıyor. Manaya, inanca, gönüle, ruha ait olan şeylerin bütünüdür. İnsanın sahip olduğu tüm duygu, düşünce ve dini duyguların bütünüdür. Dinden, imandan, mukaddesten gelen güçtür. İşte bu güç, insanı ayakta tutan, insana yaşama sevinci veren ve insanı mutlu eden, doğruya yönelten güçtür. Maneviyatı yüksek olan kişilerde başarı, mutluluk, sağlıklı olma en üst seviyeye ulaşmıştır. Hata düzeyi neredeyse sıfırdır. Birlik ve beraberlik duygusu içinde hareket edildiğinden yalnızlık korkusundan da uzaklaşılmıştır. Avrupa’da yapılan birçok araştırmalarda maneviyatın sağlık, hastalıkları yenebilmek, hayat kalitesini yükseltmek ve hastalıklar ile baş edebilmede pozitif bir etkisi olduğu ispatlanmıştır. Örneğin, dini görevlerini düzenli olarak yerine getiren ve inançlı kişilerin stres, depresyon ve değişik hastalıklar ile baş etmede ve onlardan kurtulmada oldukça başarılı oldukları gözlenmiştir. Prof Dr Osman Müftüoğlu bir yazısında “İnanç, en güçlü koruyucudur” demektedir. Müftüoğlu “İnanç dünyanızı zenginleştirip manevi yanlarınızı güçlendirin” diye öğüt vermektedir. İnanç dünyası zengin, manevi duyguları güçlü olan kişiler, gerek kendileri, gerek aileleri, gerekse de çevreleriyle olan ilişkilerinde daha az sorun yaşıyorlar. Hatırlayınız, önceden çocuklar, bir alanda, bir bahçede bir araya geliyorlar, koşup, oynuyorlar ve enerjilerini harcıyorlardı. Oysa günümüzde çocukların bir araya gelip oynaması neredeyse hiç görülmüyor. Sanal alem, çocuklara kadar indi. Varsa yoksa bilgisayar. Bilgisayarın esiri olan çocuk, arkadaşıyla oynamayı da unuttu. Bu durum sadece çocuklarda değil, gençlerde hatta yetişkinlerde dahi hastalık haline geldi. İnsanlar neredeyse tüm günlerini bilgisayar başında geçiriyor. Hani amacı doğrultusunda kullansa kimse bir şey demeyecek. Memnun bile olacak. Oysa genelde bilgisayar, amacı dışında kullanılıyor. Oyun oynamak, arkadaşlarla çetleşmek, kız arkadaş bulmak, en kötüsü de uygunsuz sitelerde cinsel konulara eğilmek… Bunlarla da bitmiyor. Özellikle genç kızlar için en büyük tehlike arkadaş avcıları. Kötü amaçlı kişilerin ağına düşen masum, saf kızlar, çeşitli vaatlerle aldatılarak bu kişilerin kötü emellerine alet olabiliyor. Masumane bir tanışma faslı, bir cafede buluşma, bir çay, kahve ya da soğuk bir şey içme sonucunda başına olmadık işler gelebiliyor. Bazen organ mafyası, bazen beyaz ticareti yapanlar, bazen kadın ticareti yapan kötü kişilerin ağına düşebiliyorlar. Sonucunda ya ölüm, ya da kötü yollara düşebiliyorlar. En iyisi hiç tanımadığın insanlarla tanışmamak veya ileriye götürmemek… Gazetelere baktığımızda en çok, kumardan kaybetmiş insanların dramını, alkollü araba kullanan gençlerin durumunu, bir yerde çalışan kişilerin iş yerine ait paraları at-it yarışlarında kaybettiklerini, borçlandıklarını, bu nedenlerle ailesiyle kavga yapan, hatta boşanan gençleri okuyoruz. Gün yok ki bunlardan biriyle karşılaşmıyoruz… Gençlerde bir boşluk, bir umursamazlık, bir boş vermişlik var. Bana göre bunun tek sebebi: Maneviyat eksikliğidir... Maneviyatı zayıf olan, inancı olmayan, içinde Allah korkusu bulundurmayan gençler, maalesef bir boşluğa düşüyor. Gençlerimiz, uğraşmadan, çaba sarf etmeden, emek harcamadan kısa yoldan zengin olmanın yolunu arıyorlar...Mutluluğu esrar,eroin, bonzai gibi maddelerde arıyorlar. Tabii her geçen gün ölümün pençesine bir adım daha yaklaşıyorlar… Bu durumdan kurtulmaları için çocuklarımıza maneviyat verelim. Onların manevi yönlerini mümkün mertebe yüksek tutalım. Bu yönü güçlü olan nesil, hayatta her şeye tutunabiliyor ve el attığı her işte başarılı oluyor... Ramazan Ayı'nın şu büyülü havasını da fırsat bilerek çocuklarımıza güzel ahlakı, iyi huyu, fazileti, erdemi, yardımlaşmayı, birlik ve beraberlik içinde hareket etmeyi, çok çalışmayı ve sevgiyi öğretelim... Henüz daha geç kalmadık... Ben başladım... Çocuklarıma maneviyat, doğruluk, dürüstlük, sevgi vermeye ve öğretmeye çalışıyorum... Artık huzurluyum... Siz de deneyin…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |