..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Olgunluğa erişmemiş şairler ödünç alır, olgunluğa erişenler çalar. -George Eliot
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Anı > Mustafa Arif Razgartlı




24 Aralık 2014
Ya Vicdanım Ya İşim  
Mustafa Arif Razgartlı
Yine eşim Kemoterapi den çıkmış dinlendikten sonra hastaneden çıkmadan fakültenin acil giriş katındaki kafeteryada hem dinlenip hemde bir şeyler atıştırmak istedik.


:AFEA:
Dairemiz hizmetlisi "şef müdürbey seni çağırıyor" dediğinde masamda dalgın dalgın çalışıyordum. Başımı kaldırıp "geliyorum" dedim. .masamdaki evrakları olduğu gibi bırakıp masamdan kalktım.

Müdürbeyin odasına girdiğde "Buyur müdür bey" dedim. Müdürbey elleri göğsüne bağlamış masasına dayanmış vaziyetde ayakta dikiliyordu. Odanın kapısının arkasına doğru olan kısmında 65-70 yaşlar da düzgün kesilmiş
sakallı, sol elindeki bastonuna dayanmış, diğer elinde de küçük bir poşet vardı. 7-8 yaşları da erkek bir çocuk ta yaşlı adamın baston tutan eline sarılmış korku içinde etrafı seyrediyordu. Bu çocuğun yaşlı adamın torunu olduğunu daha sonra öğrenecektim.. Müdürbey ellerini serbest brakıp "Bu amca pazarda torunuyla birlikte kadınların başların bağladıklrı çemberler için oya satıyordu. Şefim, gerekli yasal işlemin yapılması içn getirdim.Gerekli işlemi yap" dedi. Odaya girdiğimde yaşlı adamın o haliyle ayakta bekletilmesi beni çok üzmüştü. "Tamam müdür bey, gel amca servise geçelim" diyerek yaşlı amca ve torunuyla birlikte odadan çıktım.

Serviste masama oturdum. Yaşlı amca ile torununa da birer sandale çekerek oturttum. Gerek yaşlı adam gerekse küçük çocuk hem üşümüşler hemde şaşkın ve korkulu bakışları ile etraflarını süzüyorlardı. "Hadi amca şu olayı bana bir anlatıver " dedim. Yaşlı adam bastonuna dayanark,çaycımızın getirdiği çayı çekingen bir tavırla içerken sandalyesini masama daha da yaklaştırdı ve anlatya başladı." Benim eşim uzun zaman önce vefat etti. Bir oğlum vardı.Oda bir kaç sene önce öldü. Gelinim ve iki torunumla yanlız kaldım. Torunumun bir şu delikanlı 7 yaşında. Diğeri kız 5 yaşında. Gelinim, oğlum vefat edince benimle oturmaya devam etti. Bizim öyle pek arazimiz de yok. Ben pek iş yapamıyorum. Gelinim günlük köydeki zirai işlerde tarlalarda çalışıyor. Geceleride boş kaldığında işte bu çember oyalarını hem iğne ile hemde mekikle yapıyor. Bende ilçenin pazarında torunumla birlikte satıp pazar harçlığımızı çıkarmıya çalışyoruz. Olay bu" dedi. Yaşlı amca elindeki o küçük poşeti masamın üzerine boşalttı. İçinde dört çemberlik yapılmış oya çıktı. "Amca sen bunlardan başka bir şey satıyormuydun?" dedim. Yaşlı adam masamın üzerine döktüğü çember oyalarını tekrar poşetin içine koyarken "Yok be oğlum,keşke olsada başka şeylerde yapıp satabilsem.Olup olacağı işte bunlar. Gelinim bir kaç çember oyası yapacakta bizde ilçenin pazarında onları pazar sepetimize katkımız olsun diye satmıya çalışacağız? Hepsi bu oğlum!,hepsi bu!" "Sen burada otur amca ben şimdi gelirim " dedim ve müdürbeyin odasına gittim.

İçeri girdiğimde müdürbey odacıyla birşeyler konuşuyordu. Odacı çıktı. "Müdür bey bu yaşlı amca ile torununa ne gibi işlem yapmamı istiyorsunuz?" dedim. Gözlüklerinin üstünden bana ters ters bakarak "Başkasına ne gibi bir işlem yapıyorsan buna da aynı işlemi yap!" dedi. "Müdürüm,bu yaşlı amca nın oğlu ölmüş,gelini tarlalarda..." sözümü kesti "Yaşlı adam bana ne olduğunu anlattı,senin anlatmana gerek yok" dedi. "Müdürüm,adamcağız size gerekeni anlatmışsa sizde olanı biteni anlamışsınızdır. Hala bu yaşlı amcaya işlem yapmamı istiyormuzunuz?" diye sordum. Müdür bey masasında kalktı,yanıma geldi,gözlüklerini çıkarıp sol eline aldı ve sağ eliyle işaret ederek " Ben sana bu yaşlı adama gerekeni yap dedim,ona acı da bırak demedim" dedi. " Müdürüm ama!.." " Bırak konuşmayı da git gerekeni yap!" dedi. Artık sabrımın sonuna gelmiştim."Müdürüm size bir soru sorabilirmiyim?" dedim. "Sor!" dedi. "Koskoca ilçe pazarında o kadar işlem yapılmamış kişinin arasından işlem yapmak için bu dört çember oyası satan yaşlı amcayımı buldun da getirdin? " "Sana, ne diyorsam onu yap,yoksa senin hakkında emre itaatsizlikten işlem yaparım" dedi. "Müdürüm,siz bırakın bu yaşlı adamın hakkında işlem yaptırmayı,elinizden gelirse bu yaşlı adama maddi ve manevi yardım yapmanız gerekmezmi?" "Ukalalığı bırak işlemini yap,çık dışarı!" dedi. Sinirden titriyordum.Artık dayanamadım "Bakın müdürüm ben bu amcayı ve torununu tanımam işlem yapmadan salıyorum. Vicdanım bana bunu yapmamı söylüyor" dedim. Odadan çıkarken de "Şef,benim vicdanımda senin hakkında işlem yapmamı söylüyor" dedi. Açtığım kapıyı tekrar kapadım ve içeri girip müdürbeyin masasına kadar geldim "Bakın müdürüm, eğer bu yaşlı amca ya işlem yapmadığım için hakkımda işlem yapacaksanız siz bilirsiniz. Ama, bazende başkalarını es geçip hiç olmayacak biri hakkında işlem yapmakta bana doğru gelmiyor.Nasıl isterseniz öyle yapın" dedim ve odadadan çıktım.

Masama döndüğümde yüzümün aldığı halden yaşlı adam olayı anlamış olacaktı ki "Ne oldu oğlum ?" dedi. "Yok bir şey amca,hadi size hayırlı günler.Tut torunun elinden,al şu masamın üstündeki çember oyalarını bak işine " Dedim. "Oğlum amirin sana bir şey yapmasın?" dedi. "Yok amca sen rahat ol ve hadi güle güle" dedim. Yaşlı adam bir elinde bastonu bir elinde de torunu daireden çıkarken müdür beyde bizi kapısının önüne çıkmış izliyordu. Daireninin kapısından yaşlı adam torunu ile çıkıncaya kadar arkalarında baka kaldım.

Aradan yıllar geçti. Emekli olduktan sonra başka bir kurumda çalışmıya başladım. Bu arada eşim rahatsızlanmış onun tedavisi için Tıp Fakültesine sık sık gider olmuştuk. Eşim kanserdi !. Belirli zamanalarda Tıp Fakültesinin Onkoloji servisinde kemoterapi görüyordu. Yine eşim Kemoterapi den çıkmış dinlendikten sonra hastaneden çıkmadan fakültenin acil giriş katındaki kafeteryada hem dinlenip hemde bir şeyler atıştırmak istedik. Kıyıda boş bir masaya oturduk. Garsona birşeyler söyledik ve oradan buradan konuşmaya başladık. "Müsade ederseniz masanıza oturabilirmiyim ?" diye birinin seslendiğini duydum. Başımı kaldırdığımda bir beyin masamızın yanında dikildiğini gördüm. Eşimle bir birimize baktık,ne söyliyeceğimizi bilmediğimizden,gayri ihtiyarı "Etrafta boş masa varken niçin bizim masamız? Bizi tanıyormusunuz ?" dedim. Adam güleç bir yüzle " Hele müsade edin bir oturayım konuşuruz" dedi. Meraklanmıştık. "Buyurun! " dedim. Adam sandelyeyi çekti ve masamıza oturdu. "Size biraz ters geldi ama sizin beni tanımanızı zaten beklemiyorum. Bana bir bak bakalım amca, çok uzun zaman oldu ama beni bir yerden çıkarabilecekmisin?" diye sordu. Baktım ama "Çıkaramadım!." dedim. Adamın yüzünde hafif bir gülümseme ile "Amca hatırlamanı hiç beklemiyorum zaten.Ama ben seni hiç unutmadım! " "Hayırdır bey!" dedim. "Amca hani yıllarca önce torunuyla birlikte dört çember oyası için müdürün size işlem yapman için getirdiği yaşlı adam vardı ya ?" "Evet!" "İşte o yaşlı amcanın yanındaki o korkak bakışlı çocuk vardı ya ,işte o benim amca!" dedi elime sarıldı. "Estağfurullah oğlum!" dedim. "Hayırdır oğlum sen ne için buradasın?" " Amca ben bu Fakülte de Doçent’im." "Maşallah,maşallah oğlum! Hangi bölümde?" " Göğüs,kalp ve damar cerrahisi. Amca senin bize yaptığın o günkü insanlığını hiç unutmadım. Bu bana yaşamım boyunca yol gösterici oldu. Yanlız sana bir şey sormama izin verir misin?" dedi. "Buyur oğlum!" dedim. "Sen bizi bırakırken müdürün sana bakışını hiç beğenmedimdi,sen o gün beni ve dedemi işlem yapmadan saldın,saldında müdürün senin hakkında bir işlem yaptımı?" dedi. Ben şimdi bu adama nasıl müdürüm size işlem yapmadığım için bana bir yıl terfimi durdurma cezası verdi diyebilirdim. "Yok oğlum müdürüm hakkımda hiç bir işlem yapmadı" dedim. "Bu zamana kadar hep aklımda bu soru vardı,şimdi rahatladım" dedi. Eşimin ve benim ismimi aldı gerektiğinde bize yardım edebileceğini söyliyerek kartvizitini verdi. Masamızdan izin isteyip kalkıp giderken yıllar önce dedesiyle korkak korkak masamın yanındaki o çocuğu hatırlamaya çalıştım.

Eşime "Gidelimmi canım?" dedim. Eşim "Hadi hayatım" dedi. Kasiyere ödeme için uğradığımızda kasiyer ,hesabımızın hoca tarafından ödendiğini söyledi. Fakülteden eşim kolumda çıkarken ikimizinde yüzünde hafif tebessümle bir an bir birimize baktık ve huzur içinde arabamıza doğru yürümeye başladık.

Mustafa Arif Razgartlı




.Eleştiriler & Yorumlar

:: İnsana yakışan
Gönderen: Mustafa Şakarcan / , Türkiye
8 Mart 2015
Öykü, insani değerlerin önemini pek güzel anlatmış. Böyle şeyleri duymak, görmek içimizi ısıtıyor. Teşekkür ve saygılar...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın anı kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bir Yaz Gecesi
Haydiii Gevrek Gevrek Akşam Simidiii...
N'olur Anne,bizde Kurbanlık Alalım
Belki Bir Gün Bir Yerde Yeniden

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Randevu
Bu Kadın Bunları Hakettimi?
Berber
Mechul Sevgili
Canım Ablam - 2
Kahreden Çaresizlik
Defoooool...
Miras Paylaşımı
Canım Ablam
Yıldızlar Hep Kayarmı


Mustafa Arif Razgartlı kimdir?

Yaşanmışları kimi zaman komik,kimi zaman da dramatik şekilde anlatmıya çalışırım.

Etkilendiği Yazarlar:
Fakir Baykurt,Reşat Nuri Güntekin,Ömer seyfettin,Ahmet Haşim


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Mustafa Arif Razgartlı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.