Değişim dışında hiçbir şey sürekli değildir. -Heraklitos |
|
||||||||||
|
Kız kardeşimin kızı iki yıldır burada çalışıyordu. Onu çok özlemiştim. Bir sabah telefon açtım konuştum. Akşam saat yedide buluşmak için randevulaştık. Ben Anadolu yakasında o ise karşı taraftaydı. Günümü karşıda geçirdim. Camileri, kitapçıları, alışveriş mekanlarını gezdim, bol bol fotoğraf çektim. Akşam saat yedi civarında sözleştiğimiz yere gelmiştim. Boğaz Köprüsü az ötedeydi. Vapur iskelesi, meydan cıvıl cıvıldı. Kimi iskele yakınından denize atlıyor, kimi uzun oltalarını denize batırıp çıkarıyordu. Gün boyu kavurucu sıcakta yürüyüş yapmaktan yorulmuştum. Halka şeklinde ahşap banka doğru yaklaştım. Bankın arka tarafları ve yanları doluydu. Ön tarafta tekir cinsine benzeyen çok iri, sarı kahverengi karışık renkli bir kedi yayılmış gelen geçen insanları süzüyordu. Kedinin sağı ve solu boştu. Ben usulca kedinin soluna biraz mesafeli olarak oturdum. Biraz sonra karşıdan bir genç kız geldi banka taraf baktı ve kediyle benim aramdaki boşluğa oturdu. Kız dar bir pantolon, askılı bir bluz giymişti. Gözlerinde büyük güneş gözlükleri vardı. Elinde günümüzün “akıllı” telefonlarından birini ve küçük çantasını tutuyordu. Telefonu kulağına yaklaştırdı, muhtemelen erkek arkadaşı olan biriyle konuştu, bulunduğu yeri tarif etti ve sonra telefonu kapattı. Biraz sonra kızın yanına başörtülü, ince mantolu kırk beş, elli yaşlarında bir kadın yanaştı ve kedinin yanına oturdu. Yavaş bir ses tonuyla kıza: “- Ne güzel bir kedi değil mi? Kedileri sever misin kızım?”dedi. Genç kız: “- Evet, çok hoş bir kedi ama ben köpekleri daha çok seviyorum” dedi. Kadın bu sefer kıza daha çok yanaştı bir şeyler fısıldadı. Daha sonra ikisi de ortalarındaki iri kedinin başlarını okşamaya başladılar. Ben başka yöne bakıyor, yeğenimin gelmesini bekliyordum. Ama arada kadınla kızın konuşmaları da kulaklarıma geliyordu. Çoğunlukla kadın konuşuyordu. Hayat hikayesini anlatıyordu genç kıza. Anne ve babasının kendisi çocukken öldüğünü, kendisine ve kardeşlerine abisinin baktığını, çok yokluklar çektiğini etkileyici bir ses tonuyla kıza söylüyordu. Daha sonra abisinin de bir trafik kazası sonucu öldüğünü, kardeşleriyle kendisinin yalnız kaldığını anlattı. Sesi titremeye başlamıştı kadının. Genç kızın gözlüklerinden yüzündeki ifadeyi göremiyordum ama bu aile trajedisinden onun da çok etkilendiğini sezebiliyordum. Kadın daha sonra evlendiğini ama bu sefer de kocasından şiddet gördüğünü anlatıyordu. Kocasının sırtına, ayaklarına, boynuna sopalar vurduğunu uygulamalı olarak yani sopa gören yerlerini bizzat göstererek acıklı ses tonuyla anlattı, anlattı, anlattı. Kadın anlatıyor, genç kız başıyla onaylıyordu. Aradan epey vakit geçmişti. Ben dikkatimi konuşmalardan uzaklaştırmış yerde gezinen güvercinlere bakınıyordum. Anlatılanları pek de duymak istemiyordum açıkçası. Biraz sonra genç kız elindeki küçük çantadan yirmi lira çıkardı ve yanındaki kadına uzattı. Kadın parayı aldı genç kıza dualar etmeğe başladı. Tam o anda yeğenimin sesinin duydum ve banktan kalktım. Benden sonra genç kızın erkek arkadaşı banka taraf geldi ve genç kızı yanaklarından öptü, elini tuttu ve birlikte yanımızdan uzaklaştılar. Yeğenimle beraber bir yerde oturduk bir şeyler atıştırdık. Biraz önce başımdan geçenleri ona da anlattım. Yeğenimin dudaklarında bir gülümseme oluştu. “- Dayı, ben bu kediyi daima o yerde görüyorum. Kedi muhtemelen o kadının kedisi olmalı” dedi. O köpek büyüklüğündeki iri, sevimli kedinin muhabbete konu olması için bir araç, bir dekor olarak kullanılması beni üzmüştü. Direk para istemekten, dilenmekten daha etkileyici bir yoldu belki de bu. Yeğenimle dolaşırken etrafıma bakındım. Deminki kadın yaşlarında bir çok kadın ekmeğini taştan çıkarıyordu. Kimisi kokoreç, kimisi çiçek, kimisi milli piyango,kimisi simit satıyordu. Bu kadından bir farkları yoktu ve belki de bu kadın gibi (doğrumu yanlışmı o da soru işareti) trajik olaylar yaşamışlardı. Onlar kedilerini bankta oturtarak para kazanmayı seçmemişler, alınlarını terleterek, dürüst yaşayarak hayatta kalmayı, helalinden kazanmayı tercih etmişlerdi.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © erhan bayraktutan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |