..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Değişim dışında hiçbir şey sürekli değildir. -Heraklitos
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Anı > erhan bayraktutan




7 Kasım 2014
İstanbul'un Kedisi  
erhan bayraktutan
İstanbul'da geçen bir öykü.Bir parkta oturan iki insanın (aralarında da bir kedi) sohbeti.


:ADGB:
2014 yılı eylül ayı. Hava oldukça sıcak. Yıllık iznimi aldım ve şu an İstanbul’dayım. İstanbul’a en son üç yıl önce gelmiştim. Üç yıl içinde daha da bir büyümüş geldi gözüme bu tarihi şehir. Mızrak gibi gökyüzüne yönelmiş gökdelenlerin sayısı daha da artmış, o muhteşem İstanbul silueti iyice bozulmuştu. Güzel şeyler de olmuştu bu şehirde. Şehrin altı demir ağlarla örülmüştü. Metro ile bunaltıcı sıcaktan uzak ferah ferah yolculuklar yapıyordu İstanbul halkı.

Kız kardeşimin kızı iki yıldır burada çalışıyordu. Onu çok özlemiştim. Bir sabah telefon açtım konuştum. Akşam saat yedide buluşmak için randevulaştık. Ben Anadolu yakasında o ise karşı taraftaydı. Günümü karşıda geçirdim. Camileri, kitapçıları, alışveriş mekanlarını gezdim, bol bol fotoğraf çektim.

Akşam saat yedi civarında sözleştiğimiz yere gelmiştim. Boğaz Köprüsü az ötedeydi. Vapur iskelesi, meydan cıvıl cıvıldı. Kimi iskele yakınından denize atlıyor, kimi uzun oltalarını denize batırıp çıkarıyordu.

Gün boyu kavurucu sıcakta yürüyüş yapmaktan yorulmuştum. Halka şeklinde ahşap banka doğru yaklaştım. Bankın arka tarafları ve yanları doluydu. Ön tarafta tekir cinsine benzeyen çok iri, sarı kahverengi karışık renkli bir kedi yayılmış gelen geçen insanları süzüyordu. Kedinin sağı ve solu boştu. Ben usulca kedinin soluna biraz mesafeli olarak oturdum. Biraz sonra karşıdan bir genç kız geldi banka taraf baktı ve kediyle benim aramdaki boşluğa oturdu.

Kız dar bir pantolon, askılı bir bluz giymişti. Gözlerinde büyük güneş gözlükleri vardı. Elinde günümüzün “akıllı” telefonlarından birini ve küçük çantasını tutuyordu. Telefonu kulağına yaklaştırdı, muhtemelen erkek arkadaşı olan biriyle konuştu, bulunduğu yeri tarif etti ve sonra telefonu kapattı.

Biraz sonra kızın yanına başörtülü, ince mantolu kırk beş, elli yaşlarında bir kadın yanaştı ve kedinin yanına oturdu. Yavaş bir ses tonuyla kıza: “- Ne güzel bir kedi değil mi? Kedileri sever misin kızım?”dedi. Genç kız: “- Evet, çok hoş bir kedi ama ben köpekleri daha çok seviyorum” dedi. Kadın bu sefer kıza daha çok yanaştı bir şeyler fısıldadı. Daha sonra ikisi de ortalarındaki iri kedinin başlarını okşamaya başladılar.

Ben başka yöne bakıyor, yeğenimin gelmesini bekliyordum. Ama arada kadınla kızın konuşmaları da kulaklarıma geliyordu. Çoğunlukla kadın konuşuyordu. Hayat hikayesini anlatıyordu genç kıza. Anne ve babasının kendisi çocukken öldüğünü, kendisine ve kardeşlerine abisinin baktığını, çok yokluklar çektiğini etkileyici bir ses tonuyla kıza söylüyordu. Daha sonra abisinin de bir trafik kazası sonucu öldüğünü, kardeşleriyle kendisinin yalnız kaldığını anlattı. Sesi titremeye başlamıştı kadının. Genç kızın gözlüklerinden yüzündeki ifadeyi göremiyordum ama bu aile trajedisinden onun da çok etkilendiğini sezebiliyordum. Kadın daha sonra evlendiğini ama bu sefer de kocasından şiddet gördüğünü anlatıyordu. Kocasının sırtına, ayaklarına, boynuna sopalar vurduğunu uygulamalı olarak yani sopa gören yerlerini bizzat göstererek acıklı ses tonuyla anlattı, anlattı, anlattı.

Kadın anlatıyor, genç kız başıyla onaylıyordu. Aradan epey vakit geçmişti. Ben dikkatimi konuşmalardan uzaklaştırmış yerde gezinen güvercinlere bakınıyordum. Anlatılanları pek de duymak istemiyordum açıkçası. Biraz sonra genç kız elindeki küçük çantadan yirmi lira çıkardı ve yanındaki kadına uzattı. Kadın parayı aldı genç kıza dualar etmeğe başladı. Tam o anda yeğenimin sesinin duydum ve banktan kalktım. Benden sonra genç kızın erkek arkadaşı banka taraf geldi ve genç kızı yanaklarından öptü, elini tuttu ve birlikte yanımızdan uzaklaştılar.

Yeğenimle beraber bir yerde oturduk bir şeyler atıştırdık. Biraz önce başımdan geçenleri ona da anlattım. Yeğenimin dudaklarında bir gülümseme oluştu. “- Dayı, ben bu kediyi daima o yerde görüyorum. Kedi muhtemelen o kadının kedisi olmalı” dedi.

O köpek büyüklüğündeki iri, sevimli kedinin muhabbete konu olması için bir araç, bir dekor olarak kullanılması beni üzmüştü. Direk para istemekten, dilenmekten daha etkileyici bir yoldu belki de bu.

Yeğenimle dolaşırken etrafıma bakındım. Deminki kadın yaşlarında bir çok kadın ekmeğini taştan çıkarıyordu. Kimisi kokoreç, kimisi çiçek, kimisi milli piyango,kimisi simit satıyordu. Bu kadından bir farkları yoktu ve belki de bu kadın gibi (doğrumu yanlışmı o da soru işareti) trajik olaylar yaşamışlardı. Onlar kedilerini bankta oturtarak para kazanmayı seçmemişler, alınlarını terleterek, dürüst yaşayarak hayatta kalmayı, helalinden kazanmayı tercih etmişlerdi.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın anı kümesinde bulunan diğer yazıları...
Koleksiyoncu Amca
Bir Tarz-ı Muhabbet

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Genç Ölmek
Pankart Asılacak! As!
Acılara Gülümseyen Kadın: Teyzem
Şairler Ülkesi Bahar Bekliyor
Tren ve Çocuk
Aşk Mektubu Görülmüştür
Ruhsar , Selim ve Gökyüzü
Yaş, Yirmi Dokuz

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Paşa"m, Can Arkadaşım [Şiir]
Soğuk Yerlerin Kızı [Şiir]
O En Güzel Oyuncağımız [Şiir]
Baba Gel, Çık Dolaptan [Şiir]
Kabil"in Sultanları [Şiir]
Bir Kalem Daha Satmalıyım [Şiir]
Oğlum Beyazlar İçinde [Şiir]
Mülkten ve Şehvetten Uzak [Şiir]
Saçlarına Yıldız Düşmüş... [Deneme]
Fikrimin Rehberi Fikri Öğretmen [Deneme]


erhan bayraktutan kimdir?

Ziraat mühendisiyim. 2006 yılından beri kısa öyküler yazmaktayım. Öykü, şiir okumayı seviyorum. Romantik, içe dönük biriyim.

Etkilendiği Yazarlar:
Cezmi Ersöz,Sait Faik,Refik Halit Karay


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © erhan bayraktutan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.