Kurguyla gerçek arasındaki ayrım, kurgunun mantıklı olmak zorunda olması. -Tom Clancy |
|
||||||||||
|
vakit hayli geç oldu kalçasını uzunca bir süre dinlendirmiş almış başını gidiyor gemi gece bütün köpeklerini eteğinin altında gizlerken mezarlığı ziyaret ediyor yaralı kedi vakit hayli geç oldu fırıldak dünya ayakta uyuyor ve herşey su gibi gelip geçerken her gece bu saatlerde bütün melekler toplanıp dünyanın su falına bakıyor belki sen boynu bükük duruyorsun bir köşede belki tenine kene gibi yapışan suçlarını yıkayıp giyip çıkarttığın kıyafetlerinin rengini solduruyorsun kimbilir belki de eski acılarının dibini tutturup kendine yeni bir sayfa açıp tüm ağırlığınla çökmüşsündür hayatın üstüne mutluluğun bize iyi şanslar dileyip tasını tarağını toplayıp arkasında bir ölüm sessizliği bıraktığını ardından bileklerimin jiletle nasıl bağlantı kurduğunu anımsıyorum içimdeki çekirgenin zıplamasıyla düşmüştü kafamdaki o amansız pire düşünce kendime yeterdim aslında üstüne bastığım karıncaya çok acımıştım belki de sofrasından yeni kalkmıştı ben onun üstüne basarken meğer o da diken yalnızlığının üstünde tepiniyormuş papağanın demir parmaklıklar ardında sesi çalkalanırken dediği gibi kendime yeterdim aslında renklerimi beğenmeyip bir bukalemuna gözümü dikmeseydim tanıdığımı düşünmüştüm dünyayı yanılmışım ve yine söylüyorum tanımıyorum dünyayı gelip geçenlerden biliyorum acının nasıl çırpındığını dünya bu işte kimisi ağzından öpmüş mikrop kapmış kimisi yanaklarından öpeyim derken düşmüş gamzesine devingendir zaman ve gariptir insan ihtişam sakin ve diri bedeniyle geçerken kırmızı halılardan gerdanında asılı günahları çeker bütün pencere perdelerini devingendir zaman kimisinin adımları dakikalarla raks çekerken kimisinin sesi soluğu saniyelerde yitirme korkusuyla çalışır ve şair bütün bir ömrünü iskelet bir sandalyede geçirip nasır tutmuş elleriyle kaleme tebessüm atan şair kafasında biçimlenen şiirle geçirir acıyı kalemin soluk borusundan şiir delisidir dağınık masasıyla kelime darağacına uzanmasıyla bütün dünyasını toplar çekmecesine ve gün gelir ağır bir hastalığın yüreğinde çadır kurmasıyla aldırmaz azrailin kulaklarını çınlatmasına ruhunu teslim etmeden önce bir not bırakır masasının üstüne acının rengi yoktur ben bu öyküye yeniden bir ölüm beğenirken bir adam kutsal bir yemin bulup yalnızlığını bırakacak yetiştirme yurduna Sevdambeyaz S.G
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © SEVDA GENCER, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |