Eğer bir kelebeği sevebiliyorsak, tırtıllara da değer vermemiz gerekir. -Antonie de Saint-Exupery |
|
||||||||||
|
Kendimi, demokrasiyi çok seven, seçim dönemlerini bayram kabul eden bir insan olarak tarif edebilirim. Ancak ülkemiz ve özellikle ilimizdeki siyasetin yapmacık, halkı küçümseyen, enayi yerine koyan, halka gerçek manada seçme hakkı tanımayan yapısından da son derece rahatsızım. 29 Mart seçimlerine de ilimiz siyaseti yapmacık gösterilerle hazırlanıyor. Seçimlerde kararı halk verir. Ama kendilerini halkın üzerinde gören bir siyasi yapı ve bu yapının esiri olmuş pek çok siyasetçi var. Önümüzde yerel seçimler var. Bir çok partinin de adayı belli oldu. Malum, genel seçimin aksine yerel seçimlerde partiden çok aday ismi ön plana çıkar. Yani yerel seçimlerde partiye değil, “bize en iyi hizmeti vereceğine inandığımız kişiye” oy veririz. Bu yüzden değil midir seçilen kişi, seçimin ertesinde “Parti rozetimi çıkarıyorum. Ben herkesin belediye başkanıyım” der. Ya da biz öyle olmasını umut ederiz. Büyük şehirlerin adayları arasındaki sözlü atışmaları, bir de bu atışmalara parti genel başkanlarının hele hele bir başkanın da girdiğini görünce neler geçti aklımdan neler… Bir tarafta ülkeyi tam anlamıyla kutuplaşmaya sürükleyen iktidar, diğer tarafta bütün bu olanlara seyirci kalan bir muhalefet. Acaba böyle bir siyasetten bu ülke neler kazanabilir? Halkın seçmediği kişilerin yönetimiyle nereye kadar gideriz bilemiyorum. Bunları izlerken şehrimi düşündüm. Yine vatandaşlık görevimizi yapacağız ve oy kullanacağız. Parti genel merkezlerince ili yönetmeye atananlar arasından bir tercih yapacağız. Güya demokratik bir seçim. Peki ben nasıl bir belediye başkanı istiyorum? “Bu mahalleden bana az oy çıktı, ben oraya hizmet vermeyeyim” diyen birini değil tabi ki. Kentle ilgili olarak gerçekleştirebileceği gerçekçi projeleri sıralayan bir başkan mı yoksa rakip partinin adayını eleştiren bir başkan mı? Çevresini saran şakşakçıların lafından çıkmayan bir başkan mı yoksa herkesin fikrini soran, karşıt fikirlere de değer veren bir belediye başkanı mı? “Ben dürüstüm” deyip üstünde oynadığı ipi fırıldak gibi çeviren biri mi, yoksa onu eleştirenlere kin duyarak intikam için zaman kollayan biri mi? Bir belediye başkanı halkın içinden geldiğini, halk'tan biri olduğunu her fırsatta göstermeli. Belediyenin bütçesini çok iyi değerlendirip, kenti için en iyi, en doğru hizmeti yapabilmeli. Gerçekleştirdiği projelerde orta yolu iyi bulmalı. Birilerini ihya ederken kimilerini perişan etmemeli. ‘Mega', ‘ultra' gibi süslü isimler verilen ama içi çoğu zaman fos çıkan projelerle halkın gözümü boyamamalı. Aslında bu noktada bir gerçeğe de değinmek lazım. Belediye Başkanı seçilen kişi için ilk sıkıntı, koltuğa oturduktan sonra başlar. “Biz şu kadar oy'la geldik, ama herkesin belediye başkanıyız” cümlesi, ‘klişe' bir laftan öteye gitmiyor artık. Zira, bırakın herkesin belediye başkanı olmayı, kendi seçmeninin başkanı bile olamayanları çok gördük. Çevresindeki şakşakçıların, ‘haklısın başkan' diyenlerin dışında kimseyi dinlemeyen ve görmeyenleri de çok gördük. Bu yüzden halkın içine girmekten korkmayan, o makama onların sayesinde oturduğunu unutmayan bir başkan olmalı. İnsanların oylarını aldıktan sonra, ‘gerçek' anlamda eşit hizmet veren bir belediye başkanı olmalı. Biliyorum, çok şey istiyorum. Ama yakın tarihte bu şehirde yaşananları ve yaşadıklarımı düşününce, bu isteklerimin çok olmadığını düşünüyorum. Konfüçyüs'ün şu sözleri, ne demek istediğimi sanırım çok iyi anlatıyor: “Bildiğini bilenin arkasından gidiniz. Bildiğini bilmeyeni uyandırınız. Bilmediğini bilene öğretiniz. Bilmediğini bilmeyenden kaçınız.”
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ramazan Karalar, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |