Öyle yaşamalısın ki ölünce mezarcı bile üzülsün. -Mark Twain |
|
||||||||||
|
Aylardan Aralık Ya da ocaktı, hava çok soğuktu , evimizde ise sobada yakmak için bir tek odun kalmamıştı .Babam kahveye gidip gidip geliyordu . Birden annem babama hitaben “Fikri evde odun yok, çocuklar üşüyor” dedi Babamda gitsinler dağdan bir yük odun alsınlar şeklinde cevap verdi annem “ sen nasıl adamsın , her sene aynı yapıyorsun , evdeki odunu satıyorsun , güya oduncu sun evinde odun yok” diye bağırınca babam gitsin bir yük alsınlar koca çocuklar dedi ve evden çıktı gitti. Annemde bize hitaben , haydi çocuğum gidin bir yerlerden bir yük odun getirin , bu herifin odun getireceği yok dedi bizde annemizin sözleri üzerine atları ahırdan çektik baltalarımızı taktık ve eve odun getirmek için için yola çıktık . Kıştı ve dışarıda kar serpiştiriyordu, yarım saat kadar yol aldıktan sonra sonra eski mezarlık denilen yere gelmiştik , mezarlıktan geçiyorduk dağa ise kar yağıyordu. Birden mezarlıkta kesilmiş ağaçlar çalılar vardı, onları gördüm. kardeşime hitaben “ bu kuru dalları alalım dağ gidersek donacağız , bu havada mümkün değil” dedim , kardeşimde bana hitaben “ abi mezarlıktan almayalım , o odunlar ölülerin hem annemde kabul etmez” dedi ama yapacak başka bir şey yoktu . Kuru dalları almak için mezarlığa girdik . Korkuyorduk sanki mezardaki ölülerin bizi paçamızdan tutarak mezara çekeceğini ve bizim odunlarımızı neden alıyorsunuz diyeceğini , bizden hesap soracaklarını düşüne düşüne korkarak odunları topluyorduk , yaklaşık bir yük odun toplamıştık, kardeşim abi çabuk gidelim vallahi ölüler bizi mezara çekecekler diyordu hemen çabucak yükümüzü sarıp mezarlıktan ayrıldık. Eve doğru yola çıkmıştık ama hala ölülerin odunlarını almak için peşimizden geldiği düşüncesiyle arkamıza dahi bakamıyorduk. Eve vardık , yükü yıktık , annem kapıya çıktı ve bize hitaben evlatlarım ne çabuk geldiniz dedi ve odunlara bakınca mezarlıktan mı yoksa diye sordu .yok diye cevap verdik evde odun yoktu , annem çaresizlikten bize inandı ve hemen kıydığımız odunları eve taşıdık şimdilik yakıt sorununu halletmiştik. Sobayı güzelce yaktık evin içine sıcağın getirdiği bir huzur dolmuştu ki ablam “ odunları mezarlıktan mı aldınız “ dedi ve ekledi akşam gelip alırlar odunlarını dedi gülüştük . Sabah olunca ilk işimiz ölüler odunlarını gelip almışlar mı diye bakmak olmuştu. Neyse ki odunlar yerindeydi . Ölüden korkmak öğretildi bize sürekli oysaki ölüler bu dünyadaki işleri bitmiş insanlardı diğer bir değişle bu dünyadaki defterlerini , hesaplarını kapatmışlardı. Belki de yapacak işi , yaşayacağı mutlu günleri olan insanlarda vardı ölenlerin içinde ama ne fayda , canlılık bitmiş , yerini cansızlık almıştı. Peki ya diriler .. işte dirilerden korkun , her ne kadar ölüden korkmak öğretilmiş olsa da asıl tehlike diride . Ben sabah uyandığımda evimizin önündeki odunları gördüğün andan itibaren ölülerden hiç korkmadım , ölülerden hiçbir zarar görmedim. Ben hiç bir ölünün canlı bir insana bir zarar verdiğini görmedim duymadım Hep dirilerden , hep dirilerden zarar gördüm ve dirilerden korkarak yaşadım hayatım boyunca. SUAT ENGİN YILMAZ Müdür-Hakkari 2013 Anı
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © suat engin yılmz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |