İnsanın en iyi tarafı ürperebilmesidir. -Andre Gide |
|
||||||||||
|
Seni gecenin bir yarısında, ıp ıssız ve karanlık yollarda, bazen de kumsalı döven hırçın dalgaların serinliğinde ve gecenin bilmem kaçıncı saatinde, denizdeki yakamozlarda arıyorum. İşte yine gecenin epeyce ilerlemiş saati. Her taraf derin bir uykuda. Bense tüm varlığım ve düşüncelerimi sana mal etmiş, kendime ait olmayan bir dünyada, yakamozlarda şekillenen hayalini seyrediyorum. Koyu deniz yeşili gözlerini halelendiren kirpiklerini kırparak, gel diyorsun. Koşup gelmek istiyorum sana. Bir anda uzaklara kaçıyor, şen, şakrak kahkahalar atarak aşkımla alay ediyorsun. Seni yakalayamamanın ezikliğiyle, gözlerimde yaş, kalbimde acı veren bir burukluk, kararsız ve uyuşuk adımlarla sahili terkediyorum. Koyu çam ağaçlarının gölgelediği bir gazinonun, köpüklü dalgaların hırsla dövdüğü sahilinde, tek başımı bir masaya oturmuş, önümde meze ve kadeh, çevremde bir çok masa ve masalara yerleşmiş insanlar. Gülüyorlar, konuşuyorlar, bazen de coşup oynuyorlar. Bense seni karamsar düşüncelerimden alıp, bir an için olsun mutluluğuma ışık yapmak istiyorum. Bana destek olan tek dostumsa kadehimdeki içkim. Seni yakalamak ister gibi, hırsla sarılıyorum kadehime. Bir nefeste içiyorum tümünü. Boğazımda dayanılmaz bir yanma. Düşüncelerimin karanlığından güçlükle çıkara bildiğim hayalin, yine tüm vefasızlığınla terkediyor beni. Hırsla yere çarpıyorum kadehimi. Mezelere dokunulmamış, şişem neredeyse dolu. Umutsuzluğun çökerttiği omuzlarım düşük, başım önüme eyik, dayanılmaz acılarımla terkediyorum gazinoyu. Bazen bir konserin melodileriyle, karamsarlıktan sıyrılıp kurtarmak istiyorum kendimi. Tam senin vefasızlığınca. Vefasızlık mı? Ben sen miyim ki. Sazda sen, şantözde sen ve her yerde yine sen. Tüm konser boyunca seni düşünüyorum. Seni seyrediyorum ve senle yaşıyorum. Bazen hırçınlaşıyorum. Seni gerçeklerin katılığında param parça etmek istiyorum. Ve parçalıyorum da. Dayanılmaz bir boşlukta buluyorum kendimi. Tüm yakınlarını kaybetmiş, bastonu elinden alınmış köre dönüyorum. Umutsuz ve çaresiz. Oyuncağı elinden alınmış bir çocuk gibi, hıçkıra hıçkıra ağlıyorum. Parçaladıklarımı tekrar bir araya topluyorum. Yine bir bütün oluyorsun. Yine tüm umutlarım sen. Arzularım, ihtiraslarım ve yaşama gücüm sen. Kendimi bildim bileli, senle başladı yaşamım. Sana kavuşma umudundan aldım yaşama gücümü. Sen hayallerimin kadını olarak kalacaksın hep. Zaten sen hiç olmadın ki. Seni ben yarattım hayallerimde. Seni bulupta ne yapacağım. Mutlu edebilecek misin beni. Kıskançlıklar, kavgalar ve küskünlükler. Böyle kurulmuş bu dünyanın düzeni. İyi başlar beraberlikler. Sonu ise genellikle kötü biter. Ben seni kaybetmek istemiyorum. Hep böyle hayallerimde, göz bebeklerimde kal. Seni kaybetmektense, bulamamak ve seni teretemiz duygularımda kalmanı istiyorum. Ben sana hep böyle sitem dolu mektuplar yazacağım. Ve sana yalvaracağım. Gel göz bebeklerime yerleş diye. Sen olarak görmeliyim her şeyi ve sadece senle yaşamalıyım. Şimdilik hoşça kal sevgilim. *** Ben yeşil gözlü, bir bilinmezin esiriydim. Hayallerimde bulmuştum onu. Ne yazık ki bir gün onun gerçeğiyle karşılaştım. Bir sinemada antrakta gelmiştik göz göze. İri, yeşil gözlerini çivilemişti gözlerime. Uzun uzun bakıştık. Dilim tutulmuştu, heyecandan titriyordum. Bir dergi uzattı okur musun diye. Dergiyi aldım. Teşekkür etmek istemiştim ama, edemedim. Koyu yeşil gözlerine takılmıştı gözlerim. Sım sıcak duygular, umutlar kaplamıştı içimi. Yıllardır aradığım sevgilimi bulmuştum sonunda. Hep sana koşuyordum. Arzu dolu, umut dolu. Neden sonra bir dilsizin sessizliğiyle, gözlerimizle anlaşı vermiştik. Bir sinemanın locasında uzanmıştı dudaklarım dudaklarına. Küçük ellerinle yüzünü kapatmıştın. Utanıyordun. Sanki yaptıklarımız ayıpmış gibi. Doğanın insanlara kazandırdığı en büyük ve en güzel duygu, sevmek ve sevilmek. Biz de seviyorduk biribirimizi. Hem de delicesine. Günler, haftalar ve aylar, ne de çabuk geçiyordu. Bir yuva kurmanın özlemiyle yanıp tutuşuyorduk. El ele tutuşur gözden ırak yerlere giderdik. Özlemle sarılırdık biri birimize. Böylesine güzel geçen günlerimizin hiç bitmeyeceğini sanırdık. Aldanmışız. Umut dolu günlerimiz tez bitti. Ailelerimiz kopardı bizi biribirimizden. Keşke seni hiç tanımasaydım. Sen el oldun artık bana. Gönülsüz de olsa evlendiğin kişi ile belki mutlusundur da. Her karşılaştığımızda, başını öne eğerek göz göze gelmemizden kaçıyorsun. İnan bana sevgilim, mutlu olman en büyük dileğim. Sen bana bakma, ben sana hep böyle yazacağım. Sanma ki yazdıklarımı sana göndereceğim. Yazdıklarım her zaman bende kalacak ve hep baş ucumda duracak. Geçmişteki güzel günlerimi her anımsayışımda, tekrar tekrar okuyacağım yazdıklarımı. Her okuyuşumda göz yaşlarımla ıslatacağım onları. Gün gelecek ıslanmaktan sararıp solacaklar. Tıpkı solan yok olan umutlarım gibi. Biliyorum, ben de solan, yok olan umutlarım gibi sararıp solacağım ve eriyip yok olacağım günün birinde. Öldüğüme üzülme sakın. Sensiz yaşamaktansa, ölmek benim kurtuluşumdur. Acılarım bitecek ölümümle. Elveda sevgilim, elveda. *** Uzaklardan bir şarkının nağmeleri, dalga dalga geliyor kulaklarıma, artık bu solan bahçemde bülbüllere yer yok. Kendi radyoma uzanıyorum, şarkıyı daha net dinleyeyim diye. Şarkı anılarımın içine gömüyor beni. Ağlamak istiyorum, ağlayamıyorum. Yıllarca durmadan akan göz yaşlarım artık akmaz oldu. Yalnızlığıma, çaresizliğime ve hastalığıma kahroluyorum. Yatağımdan çıkıp, beynime kazıdığım o en güzel günlerimi yaşadığım sahile, kuytularara gitmek istiyorum. Gecenin karanlık örtüsüne bürünüp, yakamozları, revnakları usumce şekillendirmek istiyorum. Belki o güzel hayalini yine gözlerime çivileyip, seninle doyasıya beraber olabilmeyı başara bilirim. Heyhat, ne yatağımdan kalkacak, ne de ilerlemiş hastalığımın acısına dayanacak gücüm kalmamış. Ben sensizliğimle her gün öldüm, öldüm ve dirildim. Oysa hastalığım bir kez öldürecek beni. Ölümü kucaklamak istiyorum sana kavuşmak istercesine. Belki mezarlarımız yan yana düşer diye. Son kez elveda sevgilime, elveda tüm umutlarıma ve yaşama sevincime. Elveda, elveda Özcan NEVRES
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Özcan Nevres, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |