"Yumuşak olma ezilirsin, sert olma kırılırsın." -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
Geçtiğimiz aylarda, Necmettin Yalçınkaya’nın Ozan Yayıncılık’tan 12 Eylül’de de Çok Güldük Netekim! - Anamdan İnciler adlı öykü kitabı çıktı. N.Yalçınkaya, 12 Eylül vahşeti nedeniyle, yurtdışında yaşamak zorunda olan bir politik göçmen. Daha önce çeşitli internet sitelerinde yayınlanan öykülerini kitap haline getirmiş, yayınlandı. N.Yalçınkaya, 12 Eylül öncesi, lise çağlarında bir genç. Doğudan İzmir’e göç edip yerleşen bir ailenin çocuğu olarak mahallenin gençleriyle birlikte devrimci savaşım içinde yer almış. Kitabindaki öyküler, anılardan yola çıkarak o günleri dile getiriyor. Birinci ağızdan, tarihe gerçekçi bir not düşüyor yazar. Rahat, içten, yalın, mizahi bir dille yazmış kısa öykülerini. Bu öyküler aracılığıyla, Ana tipi ekseninde, 1975-1980 arasında, devrimci kanatta yer alan gençliğin bir bölümünü anlatıyor. Gençlikteki saf, naif, ateşli, coşkulu inancı, sosyalizmi öğrenme çabalarını, yapılan hataları, yanlışları, doğruları abartısız nesnel bir gözle aktarıyor. Ana, Nasrettin Hoca’nın torunu sanki. Gençlerin hatalarına, halkın anlayamadığı yaklaşım ve davranışlarına Hocavari şakalarla, kimi zaman öfkeyle ama sevecenlikle yönelttiği eleştirileri gülerek okuyoruz. Gençler mi?... Ah, gençlik işte ne olacak… Elbette gülüp geçiyorlar, bildiklerini okuyorlar. Aile içi ilişkilerde, büyük kente göçle gelmiş, bir ucu Anadolu’ya uzanan, o yıllardaki sosyolojik yapıyı da gözlüyoruz bu öykülerde. Ana, aile birliğinin temeli, direği pekçok Anadolu kadını gibi. Göçle gelip kentlerde üretime katılınca mayasındaki özgüveni daha da yükselirdi o zamanlar kadınların. Örtünüp saklanıp, eve tıkılıp çocuk doğurmaya açıkça zorlanmazlardı şimdiki gibi. İş bulabilen çalışırdı. Bu da kadınların toplumsal eşitsizlikleri algılamasında kolaylık sağlardı. Zeki bir kadın ana. Kent yaşamı, onun cahilliğini, yaşamın deneyimleriyle aşmasına, kendine özgü bir bilgeliğe dönüştürebilmesine neden olmuş. Korkusuz, inatçı ama Anadolu köylüsünün bencilliği ve kurnazlığını da yitirmemiş. Tehlike karşısında, koruma ve tehlikeyi savuşturmada kullandığı silahlar bencil ve kurnaz yanı. Ana; canlı, düşündüren, sahiplenen, koruyan kollayan, sevecen, gülümseten ve güldüren bir tip bu öykülerde. Yalçınkaya ve Ana’sı, acılı bir dönemin bir grup gençliğinin yaşamından ve iç dünyasından, birinci ağızdan, gerçekçi, sevimli, hüzünlü bir kesit sunuyor bize. Özellikle dönemin acısını yaşamamış ama öğrenmek isteyen okurlara ve o dönemle özellikle bağı kopartılmış sonraki kuşaklara bu dönemi, gülümseterek bazen de kahkaha attırarak aktaran bir kitap 12 Eylül’de de Çok Güldük Netekim! Okuyunca seveceğinizi umuyorum. Vildan sevil
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Necmettin Yalcinkaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |