Gene gel gel gel. / Ne olursan ol. / ... / Umutsuzluk kapısı değil bu kapı. / Nasılsan öyle gel. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
Uyarı: Lütfen bu yazıyı maskenizi takarak okuyunuz! Giden arabaya gaz verirsen hızlanır. Duran arabaya gaz verirsen motor bağırıp durur. İnsana gaz verirsen onu dolduruşa getirmiş olursun. Hani bir aferine bir testi suyu bir kerede içenler vardır ya… Bir işi başaramam, yapamam diyen insanlara gaz verirsen bazen başarılı sonuçlar almasını sağlayabilirsin. Aslansın, kaplansın, haydi koçum, kim tutar seni gibi teşvik edici sözlerle gaz verirsen yani pohpohlarsan kişi bir müddet sonra bunu gerçek zannedip seni de beğenmeyebilir, hatta sana kafa bile tutabilir. Nazilerin ikinci dünya savaşı sırasında Yahudileri gaz odalarında öldürmeleri de bir çeşit gaz vermedir tabii. Ama benim derdim bunların hiç biri değil. Ben bugün başka bir gaza kafayı taktım: Biber gazı. Sağ olsunlar(!) güvenlik güçlerimiz yürüyüş yapanlara, “dağılın” dendiği halde dağılmayanlara, suç işleyen hırsız, katil gibi insanlara, hakkını aramak isteyen işçi ve öğrencilere bol bol biber gazı sıkıyorlar. Bu kişilere gaz sıkma sırasında maalesef, oradan geçmekte olan vatandaşlar ve okullarına giden öğrenciler de nasiplerini alıyorlar. Biber gazı sıkıldıktan sonra ölen insanlar da oldu. Ancak ölüm nedenlerinin bu gazdan kaynaklanmadığını devlet böyyüklerimiz açıkladılar. Acaba? Hatta bir tanesi dedi ki “Bizim biber gazımız doğaldır.” Hoppala! Neden hoppala? Çünkü: Hani aktardan bir şey almadan önce bilgi için bazı sorular sorarsınız. Aktar da daha cümlenin başında hemencecik “doğaldır” sözcüğünü yapıştırır. Ya da televizyonlarda her derde deva olduğunu iddia ettikleri bitkisel karışımı ilâç diye yutturan pazarlamacılar vardır. Onların da ürünleriyle ilgili olarak sık sık söyledikleri, gene “doğaldır” ifadesidir. “Doğal” sözcüğü bizde faydalı, zararsız sözcüklerini çağrıştırır. Buradan hareketle “sakın vatandaşlar, kendilerine biber gazı sıktırmak için güvenlik güçlerinin önünde kuyruğa girmiş olmasınlar?” sorusu da aklıma gelmiyor değil… Aslında ben, böyyüklerimizin bilmedikleri bir şey keşfettim.: Biber gazının faydaları… Şöyle ki; 1-Temizlik açısından faydası vardır. Çünkü biber gazını yiyen kişi hemen elini yüzünü yıkamaya koşturuyor. 2- C vitamini ihtiyacının karşılanmasında faydası vardır. Çünkü biber gazını yiyen kişi gözlerinin yanmasına çare olarak limon suyu sürüyor. 3- Spor yapma açısından faydası vardır. Çünkü biber gazını yiyen kişi koşarak olay mahallinden uzaklaşıyor. Böylece zorunlu olarak spor da yapmış oluyor. ** Biraz da gazlı muhabbetlerden bahsedelim: Gazeteler ana muhalefet partisi genel başkanına bile biber gazı sıkıldığını yazdı. Bu haber doğru muydu, bilemem. O partinin bir milletvekilinin “falanca bakanın yüzüne biber gazı sıkacağım…” ifadesi televizyon haberlerinde bile çıktı. Sahi birinin yüzüne biber gazı sıkmak suç mu? Suç ise, acaba cezası ne kadar? Hani cezası azsa, bazı kişilere biber gazı sıkmayı ben de düşünürüm. Yumurta atan çocuklara bile yıllarca ceza istendiğine göre, bununki herhalde daha ağır bir cezadır. Konudan konuya geçiyorum, ama söylemesem çatlarım: Yumurtayı neden hep çiğ olarak atıyorlar, hazır lop yumurta oluncaya kadar suda kaynattıktan sonra atsalar hedefi daha iyi tutturamazlar mı? * Pazara gitme hazırlığı yapan kocasına kadın alması gerekenleri söyledikten sonra : -Bir de yeşilbiber almayı unutma! Diye sözünü tamamlayınca adamcağız aklı sıra -hiç de komik olmayan- bir espri yapmaya karar verdi ve tabii fırçayı da yedi: -Hanım, biberin kendini bulamazsam gazını getirsem olur mu? -Neymiş o? Biberin de gazı mı olurmuş? -Olur hanım olur… Polis önüne gelene sıkıyor ya, o işte. Hani dedim belki bana da denk gelir. -Boş konuşmayı bırak da Pazar kalkmadan bir an önce git ve alış verişi yap. Unutursan yemeği ve salatayı bibersiz yemek zorunda kalırsın ve de söylenmeye de hakkın olmaz! * Güncel bir gaz haberi: Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Türkiye’nin kredi notunu artırdı. Yani Türk ekonomisine gaz verdi. Ekonomi çevreleri heyecan içinde. Kredi notumuz arttı da ne oldu? İngiltere, Almanya, Amerika gibi ülkelerin seviyesine mi geldik? Yok canım. Bizi aldıkları yeni ligimizde Azerbaycan, Bulgaristan, Colombiya, Romanya, Hindistan, Endonezya, Letonya, Nabibya, İzlanda, Tunus gibi ülkeler var. * Gazla ilgili sorularımı da sorayım: -Sağlık açısından zararlı olup olmadığı tarafsız sağlık kuruluşları tarafından incelenmiş midir? -Bu güne kadar Türk insanına sıkılan gaz miktarı nedir? -Tüketilen gazın toplam bedeli TL cinsinden nedir? - Gaz sıkan güvenlik güçleri bu konuda yeterince eğitilmiş midir? - Gaz nedeniyle hayatını kaybeden olursa bunun sorumlusu kim olacaktır? - Bu konuda ortalıkta pek görünmeyen avukatlarımız gaz korkusuyla bir yerlere mi saklanmışlardır? -Saklanmayan avukatımız varsa, biber gazının yasal yollardan yasaklanması için mücadele veriyorlar mı, veriyorlarsa elde ettikleri sonuç nedir? * Sevgili okur, bu yazı gazlı ama, karman çorman, yağsız tuzsuz bir yazı oldu. Lütfen kusura bakmayın, idare ediverin işte….
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |