Şiir, tarihten daha felsefidir ve daha yüksekte durur. -Aristoteles |
|
||||||||||
|
Kapitalizm, Afrika’nın doğal kaynaklarını nasıl ele geçirdi? Bu sorunun cevabını Kenya bağımsızlık mücadelesi önderi ve Kenya'nın ilk Cumhurbaşkanı olan Jomo Kenyatta’dan (1894-1978) dinleyelim: "Batılılar geldiklerinde onların elinde İncil, bizim elimizde ise topraklarımız vardı. Bize gözlerimizi kapatıp dua etmeyi öğrettiler. Gözlerimizi açtığımızda baktık ki İncil bizim elimizdeydi, topraklarımız ise beyazların olmuştu.'' Aynı yöntemi bize de uygulamaya kalktılar: Hiç Hıristiyan bulunmayan mahallelere kilise açtılar. İşlek caddelerde gelene geçene İncil dağıttılar. Adreslere yüzbinlerce İncil postaladılar. Kandırıp kiliseye gitmeye ikna ettikleri çocukların ceplerine dolar sıkıştırdılar. Ancak, bu yöntem İslamî değerleri özümsemiş olan Türk toplumuna sökmedi. Kısacası ne yaptılarsa olmadı! Öyleyse yöntem değiştirmeleri gerekiyordu. Öyle de yaptılar: Önce cebimize kredi kartı koyup kazanmadığımız paraları aylar hatta yıllar öncesinden harcatıp borç batağına saplanmamızı sağladılar. Borçtan korkmamamız gerektiğini telkin etmek amacıyla “Borç yiğidin kamçısıdır.” Sözünü kulağımıza fısıldadılar. Sonra, elimize bir cep telefonu verdiler. Cep telefonuna kulaklık taktılar, konuşurken veya müzik dinlerken kullanmamız için. Yetmedi, kamera eklediler fotoğraf çekmemiz için… Konuşmaktan, müzik dinlemekten, olur olmaz her şeyin fotoğrafını çekmekten etrafımızda olanın bitenin farkına varamadık. Ve en sonunda, önümüze bir de bilgisayar koydular. Bir tıkla dünyanın her tarafına ulaşacağımızı, istediğimiz bilgileri bu alet sayesinde elde edebileceğimizi söylediler. Ellerimiz bilgisayarın klavyesinde, gözlerimiz de ekranında saatlerimizi, günlerimizi tüketir olduk. Afrikalılar gibi kazanımlarımız talan edilmeden önce biz gözlerimizi kapatmadık. Ama gözlerimiz açıkken uyutulduk, ya da uyuyormuş gibi yapmayı öğrendik! Kendimize geldiğimizde cebimizde kredi kartımızın, kulağımızda telefonumuzun, ellerimizin altında klavyemizin, gözlerimizin önünde de ekranımızın olduğunu, ama tarlalarımızın, madenlerimizin, fabrikalarımızın, bankalarımızın, şirketlerimizin kitapsız yeni bir din olarak dünyayı kuşatan kapitalizmin eline geçtiğini göreceğiz. Son söz olarak, Türk Milletine Oruç Baba diyor ki: “Neyi hak ediyorsan, onu bulacaksın. Ben bunu hak etmemiştim, diye sızlanmayı bırak! Daha iyisini hak etmek için bir şeyler yap!” Ömer Faruk Hüsmüllü
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |