Roman yazmanın üç kuralı vardır. Ne yazık kimse bu kuralların neler olduğunu bilmiyor. -Somerset Maugham |
|
||||||||||
|
bakakalıyorum herseferinde, o gülen yüz o eski resim parçasındaki insanın bir zamanlar yaşamış olduğu gerçeği ve kafamı kurcalayan durumla şöyle diyorum her fırsatta bir zamanlar yaşıyordun evet doğru, ama kesin ölmüşsündür artık kemiklerin kalmıştır belkide en fazla bu hayatta diyorum,düşünüyorumda sanırım hayatın en acı tarafı bu, bir süre sonra kim olursan ol unutulmak, bu neden acı veriyor anlayabilmişte değilim kendimle kıyaslama yapmam gerekiyorsa şayet büyük bir açıkyüreklilikle şunu söyleyebilirim elbette, ne için yazıyorum biliyormusunuz hayatımda var olupta ruhumla tanışamamış ruhumu görememiş ve onu gerçek anlamda tanıyamamış bir takım insanlara anı olarak belkide bırakma niyetindeyim tüm yazdıklarımı,insan her şekliyle aciz ve acınasıdır sadece bunu kabul etmek zor gelir bizlere, çünkü bir şekilde nam salmak isteriz hayata karşı,ama bir düşünün şöyle kimler geldi kimler geçti yeryüzünden bugün her hangi tanınmayan bir insanı şu tarihte şu günde kim anıyor dersiniz,söyleyeyim elbette hiç kimse,yaşayışlar devam ediyor akrabalarınızda olsa en yakınınınızdan şahıslarda olsa sizi anmaktan bir süre sonra vazgeçiyorlar, sonra elbetteki hayat döngününün verdiği o mecburiyetle kimisi o çok güzel yaşamına kimiside o çok dertli yaşamına sizsiz devam ediyorlar,demek istediğim aslında farkında olan yada olduğunu sanan insanların şunu iyice idrak etmesi gerekiyor fikrimce, bizler aslında yaşarken ölenlerdeniz,bunu neden söylediğime gelince yukarıda örneği kısada olsa verdiğimi hatta verebildiğimi sanıyorum, İnsanoğlu doyumsuz ve nankör bir varlıktır, bugün siz maaş bağlamış olsaydınız birine, ben öldükten sonrada hergün mezarımın başına gelip benimle sohbet edip beni o hergün boyunca anacaksın ve bunun karşılığında o yüklü maaşa bağlanacaksın birine deseydiniz bile bu bir süre sonra bu işi yapacak görevliye bile sıkıcı gelmeye başlardı ve büyük ihtimal olaya biraz mizahta eklemem gerekirse şayet mezarınızın başına son kez gelip ''istifa ediyorum bu iş beni sıkmaya başladı, bir ölüyle konuşmaktan bıktım paranda senin olsun pulunda kemik torbası DERDİ. Evet olaya belki mizahi bir açıdan baktım ama bunu eminim derdi,Aynı zamanda çünkü insan sıkılgan bir yaratıktır, hiç bir şey yeterli gelmez insanlığa hep daha fazlası ve daha farklısını ister buda onun DNA'sında olsa gerek.unutulmak acı verir almamız gereken ve öğrenmemiz gereken sonuç bu sanırım,nefes almak,aslında hayattaki en değerli hissiyatımızdır, koca bir günü kafanıza takmadan uyuyarak ve yatağınızda bulunmaktan mutlu olarak geçirdiğinizi hayal edin bir, kafanıza takacağınızda hiç birşey yok üstelik, ne yeni aldığınız arabanın borcu,ne bankadan çektiğiniz kredi masrafı nede geleceğini bildiğiniz yüklü elektirik ve su faturaları, bunların hepsinin hayatınızdan kaybolduğunu ve kafanıza takabileceğiniz hiç bir şeyin kalmadığını bir düşünün, ve yatakta oyalanmaya devam edin, nede güzel öyle değilmi bunca yıldır yorulmuş ruhunuz ebedi istirahata çekilmiş sanki, kemiklerinizden büyük bir yorgunluk akıyor gibi,gün sizin hayat sizin yaşayış sizin, ve dertlerinizde yok üstelik,büyük ihtimal bunu yapmaktansa insan şöyle demeye dururdu kesinlikle bir rüyada olmalıyım bu bir rüya olmalı,çünkü bunlar mümkün değil,kafama taktığım çok şey var ve birden fazla sorunum var üstelik hiç sanmıyorum,hayır hayır gerçekten hiç sanmıyorum şuan bu yataktayım ama sanırım bu gerçekten bir rüya UYANMALIYIM, İşte bukadar insanoğlunun diğer bir özelliği ise huzursuzluğudur,yanlışlıklada olsa birkez kapısının çalınmasında büyük bir çöküş ve aynı talihsizliğin süreceğini sanır,ve kendini hep bu yana çeker yani mutlu olmama sanatına,Söylemek istediğim bir diğer şeyse insan en başta kendi kendini huzursuz ve mutsuz eden bir varlıktır, İnsan ancak ne zaman insan olura gelince tüm düşünüşlerin günün birinde aynı eksende buluşup aynı güzelliğe erişebilek kıvama geldiği zamandır ve tüm çarpık düşünüşlerin bir araya gelmesinin ve aynı güzellik için işlemesini ummakta sanırım biraz zor olsa gerek ve evet itiraf etmek gerekirsede sanırım verdiğim örnek neticesinde en öenmlisi insan herşeye ilk önce olumsuz bakan ve inanamayan bir varlıktır... hAYAT İNsan yaşayışa dair--- Yazan Edibe TOĞAÇ
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Edibe Toğaç, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |