..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Işık verirseniz, karanlık kendiliğinden yitecektir. -Erasmus
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Fantastik > Kazim Bayar




3 Temmuz 2012
Ötzi'yi Kim Öldürdü?  
Tarihte Mülkiyet Savaşı-1

Kazim Bayar


Ötzi’yi Kim, Neden Öldürdü? Bu isim, Türk dili ve Müslüman belleğine yabancı olmasına rağmen insanlık tarihine ve bilim literatürüne çok yakındır Ötzi. Günümüz insanı onunla 1991 yılında Avusturya Alplerinde yolunu kaybeden iki Alman turist aracılığıyla tanıştı. İsmini de bilim insanları verdi bu yaşlı Avrupalıya. Batılı için önemli bir bilimsel veri olan Ötzi; aslında bizim için de, peygamberler tarihi bakımından ayrı bir değeri olan Mısır Piramitleri ve Firavun cesedi kadar dikkat çekiciydi. Fakat bu orta yaşlı erkek cesedinin, dinler tarihini insanlığa öğreten coğrafya dışında ortaya çıkması onu Müslüman dünyanın ilgisi dışında bıraktı... Peki, 5300 yaşında ve bir doğal mumya olan Buz Adam Ötzi’nin Müslüman düşünüşle ne tür bir ilgisi olabilir ki? Biraz iddialı olmakla birlikte bu mumyayla elde edilmiş verileri; dini düşüncemize göre, antropolojik ve sosyolojik tarihi kökenimizin temel dayanağı olan “Âdem’in İki Oğlu” kıssasının anlaşılmasında ve “tarihte neler olduğu” sorusuna cevap aranmasında bir ipucu olarak görebiliriz…


:AIED:
Ötzi’yi Kim, Neden Öldürdü?

“Soluk soluğa kalmıştı…
Bir saatten fazladır hiç durmadan kaçıyordu. Sivri ve keskin kayalar ellerini parçalamış, yer yer kar dolu çukurlara batıp çıkmaktan, kayadan kayaya atlamaktan artık gücü kalmamıştı. Sol omuz altındaki acı gittikçe artıyor; boynundan ve belinden yayılarak bütün bedenini sarıyordu. Sol bacağından ayağına, oradan da yere sızan kan bir türlü durmuyor; beyaz karlar üzerindeki kırmızı damlalar onu, bırakmaksızın takip ediyordu…
Büyükçe bir kayanın dibinde, biraz dinlenmek için sağ yanı üstüne uzanıp omzuyla da kayadan destek aldı. Korkuyla ve güçlükle dönüp arkasına baktı, kimseler yoktu. Dağın sarp yamacının bitmesine ramak kalmıştı. Az ileride, elli ağaç boyu ya da iki ok menzili kadar mesafe vardı kendi topraklarına. Ah bir ulaşsaydı şu ormanına...
Hâlbuki daha henüz sonbaharda, rakip kabile Hirşeleri bu yamaçlardan kovup av arazilerini genişletmişlerdi. Bu yamaçlar için, kabilesinden on beş kadar erkek avcı yaşamını yitirmişti; tabi düşmanlarından daha fazlasını öldürmüşlerdi. Bu çarpışma ve ölümlerden sonra Hirşeler; kayalık yamaçların öteki tarafına çekilmişlerdi, şimdilik. Toparlanıp tekrar saldırmak üzere baharı bekliyorlardı. Her iki düşman taraf da, dağ keçilerinin bol olduğu bu araziden biraz zor vazgeçerdi. Demek ki, bu av arazisi savaşı hiç bitmeyecekti… Ötzi’nin kabilesi Falkonlar, uzun yıllar önce totemini ‘kızıl kartal’ olarak değiştiren yaşlı büyücü ve ona inananlardan olup, diğerlerinden ayrılmıştı. Ötzi’nin çocukluğunda, dağlarda on günlük bir yürümeyle daha güneye taşınmışlardı. O tarihten sonra Hirşeler, ‘geyik’ totemini yalnız başına kullanır olmuştu. Ötzi ve topluluğu Falkonlar ise yeni totemleri ‘kızıl kartalı’ vücutlarının farklı yerlerinde dövme yaparak taşımaya başladılar. Bu totem farkı onları av arazisinde de ikiye ayırmıştı…
Ötzi, nehrin yukarı bölümüne dalgınlıkla çıkmış, bir dağ keçisi sürüsünü izlerken farkında olmadan Hirşelerin av arazilerinde epeyce ilerlemişti. Takip ettiği keçilerden birini, 4-5 okla güç bela vurup; çakmak taşından bıçağıyla henüz parçalamıştı. Tam dönüş yoluna koyulurken Hirşe kabilesi avcılarının keskin gözlerine yakalanmıştı. Avladığı keçiyi olduğu gibi bırakmış; sadağını, yayını ve çok değerli bakır ağızlı baltasını kapıp adeta bir dağ aslanı gibi fırlayıp hızla koşmaya başlamıştı. Ensesinden ve başının üstünden vınlayan oklardan kurtulmak için bütün gücüyle kayalıklara doğru koşmuştu. Düzlük bitip sarp arazi başlarken sol omzunda korkunç bir acı hisseti. Keskin bir tıslamayla çarpan okun can yakıcı acısıyla sarsılmıştı; ama kaçmaktan da vazgeçmemişti…
Yaslandığı kayanın dibi güneş almadığı için zemin buzullaşmış haldeydi. Üzerine uzandığı karlar gittikçe kızıla boyanıyordu; tıpkı vurduğu dağ keçisinin boyadığı gibi… Akşam güneşinin cılız ışıkları, Alplerin yalçın kayalarını son kez yalarken; gün boyu eriyen kar sularının bitkin damlaları da artık buz tutmaya başlamıştı. Ötzi’nin kımıldayacak hali kalmamıştı. Artık sol omuzunun acısını, ayaklarını ve ellerinin üşümesini hissetmiyordu. Fersiz gözleriyle, kızıllaşan gökyüzüne son bir gayretle baktı. Kısa bir süre de olsa, belki ‘kızıl kartalı’ görme umudu vardı, durmaya yakın kalbinde. Çünkü o kabilesi sayılır; onları temsil ederdi. Onu göremeyince bu kez vadiye çevirdi bitkin gözlerini. Kabilesine duyduğu sevginin ve bağlılığının arzusuyla, onlara bir kez daha seslenmek istedi; av dönüşünü bildiren kabile çığlığıyla…
Ve Ötzi’nin son çığlığı; Alplerin karlı tepelerinden aşağıdaki ormana, oradan da vadiye doğru yankılanarak yayıldı…”



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Yusuf; Kuyu ve Zindan [Şiir]
Savaş ve Çocuk [Şiir]
Türkiyeli Ermeniler, Bayrağımız ve İstiklal Marşı [Deneme]
Hz. Davud ve 99 Dişi Koyun - 1 - [Deneme]
Hz. Davud ve 99 Dişi Koyun - 2 - [Deneme]
Kur’an Ayetiyle Kadınları "Döven" Din Âlimleri - 1 [Eleştiri]
Allah; Tek Eşlilik İstiyor! [Eleştiri]
Hac ve Kurban [İnceleme]
Ötzi'yi Habil Öldürdü [İnceleme]
Bu Yazıyı Okuyan Müslüman Oluyor [Bilimsel]


Kazim Bayar kimdir?

Kazım Bayar Biyografi 1964 yılında Malatya’nın Arapkir ilçesinde doğdu. İlk-Ortaokul ve Liseyi Arapkir’de bitirdi. İnönü Ünv. MYO Muhasebe ve Anadolu Ünv. Eğitim Fak. Fr. Öğretmenliği Bölümlerini okudu… İnsan Yayınları, Haftaya Bakış Dergisi, Sınav Dergisi ve Bilişim Yayınlarında çalıştı. Aktif Sınavlara Hazırlık, Artınet Yayıncılık ve Kalsiyum Yayınlarını kurdu… İslam ve tarih konularında araştırma ve yazarlık yapmaktadır.

Etkilendiği Yazarlar:
M. Akif Ersoy


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Kazim Bayar, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.