Özyaşamöyküsü başka insanlarla ilgili gerçekleri anlatmak için eşsiz bir araç. -Philip Guedella |
|
||||||||||
|
Allah, Mekke’den hicret eden Muhacirin’i bağrına basan Ensar’ı, kendi ihtiyacı varken yemeğini kardeşine verenler olarak tarif ediyor. O Ensar ki, günlerdir aç oldukları halde bir kâse çorbayı, çocuklarını erken uyutup misafirine yediren ve haklarında Kur’an ayetleri nazil olan kutlu Ensar. Bizler ise kendi yemeğimizi bölüşmek bir yana, ihtiyacımızdan artakalanı bile vermekten kaçınıyoruz. Biz rahatız ya, ibadetlerimizi huşû içinde yapıyoruz ya bizim için yeterli! Ya diğer Müslümanlar? Eziyet, baskı ve şiddet gören, evinden yurdundan sürülen, tecavüze uğrayan, yaralanan, öldürülen çocuk, kadın ve erkek diğer tüm Müslümanlar? Müslümanlara yapılan zulüm konusunda en son haber dün Burma’dan geldi. Burma'da 10 Müslüman’ın Budistler tarafından katledilmesi sonrası, Müslümanlar tarafından büyük bir protesto gösterisi düzenlendiği haberiydi bu. Söz konusu şiddet olayları, çoğunluğu Budist olan bir kalabalığın, Rakhine'de bir kadının tecavüz edilip öldürülmesinden sorumlu olduğunu öne sürdükleri kişilerin bulunduğu bir otobüse saldırmasından sonra meydana geldi. Söz konusu katliamda 10 Müslüman hayatını kaybetmişti. Ölenlerin kimlikleri henüz açıklanmasa da çoğunun Rakhine'e başka bölgelerden gelen ziyaretçiler olduğu düşünülüyor. Burma Müslümanlar Birliği ölenlerin sekizinin bir camii ziyaretinden sonra Yangon'a geri dönen yolcular olduğunu duyurdu. Diğer iki kişinin ise Rakhine bölgesinden olduğu belirtiliyor. Birlik ayrıca ''Rakhinliler eyaletin diğer şehirlerinde yaşayan Müslümanlar’ı da tehdit ediyorlar'' açıklamasında bulundu. Myanmar ve Rakhine'de Müslümanlar ve Budistler arasında periyodik olarak çatışmalar meydana geliyor. Çatışmaların en yoğun yaşandığı bölge ise Bangladeş sınırı. Resmi rakamlara göre Myanmar nüfusunun yüzde 89'unu Budistler, yüzde 4'ünü ise Müslümanlar oluşturuyor. Dünya Bülteni’nin geçtiği bu haber, samimi her Müslüman’ın vicdanını artık tam kapasite devreye sokması gerektiğini gösteriyor. Akıtılan her damla kandan hepimiz sorumluyuz. Komşusu açken tok yatamıyor ise mümin, kardeşi eziyet görürken nasıl rahat uyuyabiliyor? Bu sorumluluğun Allah Katındaki karşılığına dair nasıl korku hissetmiyor? Tüm dünyada Müslümanların akıtılan kanlarının, zulüm görmelerinin en önemli nedeni Müslümanların parçalanmışlığıdır. Allah’ın Kur’an’da emrettiği, Peygamberimiz(asm)’ın hadislerinde detaylarıyla anlattığı, Bediüzzaman’ın haber verdiği çözüm İslam Birliği’dir. Deccaliyetin tüm dünyaya yaydığı zehrin panzehiri bu birlik olacaktır. Kur’an ahlâkına dayalı Rahmânî bir sistem olan İslam Birliği, tüm Müslümanların duası olmalıdır. Yaşadığımız dönem zulme sessiz kalma, umursamaz davranma, yalnızca kendini ve ailesini düşünme, dünya hayatındaki çıkarların ardına düşme, nefsâni tartışma ve çekişmelerle vakit öldürme dönemi değil. Milyonlarca Müslüman böylesine büyük zulüm yaşarken ve çözüm İslam Birliği iken çaba göstermemek vicdansızlık olur. Her Müslüman, Allah'ın emri gereği, İslam ahlâkının yaygınlaşması için gayret etmeli. Dünyada bu sorumluluğu üzerine almaktan kaçınan insan ahirette bu sorumsuzluğunun altında ezilebilir. Bugün artık vicdanların dirilmesi ve ‘Hamiyet-i İslâmiye’nin feveran etme” zamanı. Bediüzzaman bu konuda şu sözleri söylüyor: “Böyle bir cemaat-ı azime (Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in soyundan gelen büyük seyyidler cemaati) içindeki mukaddes kuvveti tehyic edecek (harekete geçirecek) ve uyandıracak hadisat-ı azime (büyük olaylar) vücuda geliyor.” Bediüzzaman, işte bu olayların, büyük kuvvetteki büyük koruma hissinin yani Hamiyet-i İslâmiye’nin feveran etmesine sebep olacağını ifade ediyor. (Mektubat, s. 473) Talebesi Zübeyir Gündüzalp ise İslam Alemine şöyle sesleniyor: “Ey alem-i İslâm, uyan!... Kur'an'ın mecrasından ayrılarak, birleşmeyen su damlaları gibi, toprağa düşmeyiniz. Yoksa, toprak gibi, sefahet ve şehvet-i medeniye sizi emerek yutacaktır. Birleşen su damlaları gibi, Kur'an-ı Kerîm'in saadet ve selamet mecrasında ittihad ederek, sefahet ve rezalet-i medeniyeyi süpürüp, bu vatana ab-ı hayat olan hakîkat-i İslamiye sularını akıtınız. O hakîkat-i İslamiye suları ile bu topraklarda îman ziyası altında hakîki medeniyetin fen ve sanat çiçekleri açacak, bu vatan maddî ve manevî saadetler içinde gül ve gülistana dönecektir, inşaAllah." (Tarihçe-i Hayat, Barla Hayatı) Dünyanın dört yanında yaşanan acıların, katliamların, sıkıntıların ve çilelerin hiçbiri yeni değil. Müslümanlar hemen hemen yüzyıldır baskı altında yaşıyorlar. Allah, din kardeşlerinin yaşadığı acıları görmezden gelen, kendi işine gücüne bakan, bencillik eden Müslümanları, Bediüzzaman’ın ifadesiyle “azim hadiseler” yaratarak, belâ ve zorluk vererek daldıkları uykudan uyandırıyor. Uyanmak için kaç musibet daha bekliyoruz?.. Fuat Türker
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Fuat Türker, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |