..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yaşamak ne güzel şey be kardeşim. -Nâzım Hikmet
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Düşler > sirin aydin




19 Nisan 2012
Kayboluş  
sirin aydin
Uzun uzun calan telefonuma cevap veren android bir sesti. O yine uzaklardaydi, anlamistim. Yeniden tek basina ciktigi o yolculuklardan birindeydi ruhu....


:BJJB:
Kendini dahi degistiremiyorken nasil dunyayi degistirebilirdi? Aylardir ne uyku uyuyabiliyor, ne yemek yiyebiliyor ne de yasayabiliyordu aslinda, nefes alip veriyordu eger bir bitkiden farksizca nefes alip vermeye yasamak diyebilirsek, yasiyordu o da. Kocaman bir dunyasi vardi; tek kisilik yer yatagi, bir kitaplik ve bezden dolabinda uc bes parca kiyafetinin bulundugu bes adimlik odasinda, icinde kayboldugu devasa bir dunya... O kadar ki aylarca kendini bulamadigi oluyordu, ara ara. Ruhunun bedeninden ayrildigini soylemesi, bir delinin sacmasi gibi gelse de kulaginiza, dogruydu. Ruhunun bedenini bulamamasiydi onun kaybolusu. Bazen duygular diyarinda kaybolurken, bazen gecit vermez dusuncelerle cevrili bir kalede buluyordu kendini, her dusuncenin binlerce kucuk dusunceyle donatilmis bekcileri vardi kapilarda, aşamiyordu dusunce duvarlarini da hapsoluyordu bazen gunlerce bazen aylarca orada. Hele ki en kotusu duygularin dusuncelerin de giremedigi o umutsuzluk labirenti. Her bir umut baska bir umutsuzluga cikiyordu ama gercek cikisi bulamiyordu bir turlu ve iste boylece yokluk oluyordu, bir cesit kaybolus. Telasa dusup aradiginizda bir ses duyuyordunuz, ardisira uzun uzun aramalarinizin sonrasinda, duygudan yoksun, android bir ses duyuyordunuz ahizenin karsisinda, cok derinlerden gelen onun kaybolusunun sesi. Anliyordunuz onun yine uzaklara kendisinin dahi bilemedigi biryerlerde oldugunu, ve biliyordunuz ki onun icin, ruhunun bedenini bulmasini beklemekten baska yapabilecek birseyiniz olmadigini. Kim bilir hangi diyarlardaydi simdi; belki vahsi bir ormanda kaybolmustu, gece gunduz kan ter icinde bir cikis bulmaya calisiyordu, duydugu her ses heran vahsi bir hayvanin saldirisina maruz kalacakmiscasina onda korku uyandiriyordu, birileri onu duyar diye avazi ciktigi kadar bagirip dururken kendi sesinin yankisindan sagir olmustu belki, belki de akintiya kapildigi bir nehirde dalgalarla bogusuyordu, kiyida kosede tutunabilecgi, akintidan onu kurtaracak bir dal ariyordu, bulamiyordu, ya da sadece yatagindaydi; yataginda uyurken bogazi yirtilircasina bagirarak birileri onu duysun istiyordu, ancak hic sesi cikmiyor, kalkmaya zorluyor kendini ama vucuduna soz geciremiyor, tek bir parmagini dahi oynatamiyordu. Cok sacmaydi! Nasil bedenine söz geciremezdi? Beyni komutu veriyordu, bundan emindi, ses telleri nasil olur da beynin komutunu gormezden gelip, titresmezlerdi? Vucudu bagimsizligini mi ilan etmiti ki? Sadece yatagindaydi, bir ruyada da degildi, beynin vucudunun kontrolunu kaybetmesi icin hicbir sebep yoktu. Anlayamiyordu. Belki sesi cikiyordu ama insanlar duymuyorlardi. Hani zaten dunyayi degistirmek istemesinin sebebi de bu degil miydi zaten? Hickimsenin birbirini duymamasi degil miydi sebep? Mesela ne cok hayiflanmisti sozluklerden silinmesine imece' teriminin. Halbuki ilkokulda cumle icinde kullanmayi en sevdigi kelimeydi, tam hayalini kurdugu dunyayi canlandiriyordu kafasinda 'imece'. Simdiyse en cok kullanilan kelimeler 'bireysel kariyer' 'kendi dunyasi' 'ben' degil miydi?
Bilmiyordum.
Sahiden neredeydi simdi? Neden ruhu bensiz yolculuga cikiyordu. Birlikte kaybolsaydik belki bir parca daha guvende hissedebilirdi kendini. Ahizenin karsisinda duydugum o sese agliyordum.
Gun gectikce kotuye gidiyordu. Ruhu bedenini terketmedigi zamanlarda dunyayi degistirme hayallerini konusuyorduk onunla. Yasadiklarinin onu umitsizlige dusurdugu oluyordu ama vazgecmemisti hic bir zaman. Son zamanlardaysa sıklıgı artmisti, ruhunun onu terkedislerinin. Cocuk ruhu dayanamiyordu gorduklerine, yasadiklari boguyordu umutlarini, nereye gidiyordu insanlik? Bunlara dayanamayan ruhu biryerlerde saklaniyordu sanirim. Belki vahsi ormanlarda, sicaktan kavruldugu bir çölde degildi. Kendine guvenli bir yer bulmustu. Belki hayal ettigi dunyayi kuruyordu gittigi yerde, 'ben' yok 'biz' vardi orada ve her koyun kendi bacagindan asilmiyordu, gormezden gelmiyordu orada insanlar haksizliklari, tek bir agiz oluyorlardi ve son raddeye gelmeden degistiriyorlardi birseyleri... Mesela birinin ölmesini beklemiyordu insanlar, meydanlara dökülmek icin.. Kurdugu dunyada da haksizliklar oluyordu elbet, ama hakkini savunan garipsenmiyordu, 'kavgaci' denip, suclu bulunan hakkini arayan degildi artik. Suclu olan, susandi, boyun egendi haksizliklara. Cogunlugu 'biz' di kurdugu dunyanin, farkli olan 'ben'di, 'ben-ci' ler, 'ben-cil'lerdi azinlik. O artik mutluydu ve hayalini kurdugu dunyadaydi belki de, bu yuzdendi son zamanlarda bedenini bu kadar sık terketmeleri. Hayali gercek olmustu, degistirmisti dunyayi ve degistirdigi dunyasinda yasiyordu artik, sadece biz gormuyorduk.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın düşler kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yasak Mıydı Sahiden?
İki Kelime

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kendine Hapsolmak
Gidenin Ardından
İcimde Ölen Birsey
Duygunun Cozulen Dili
Degisen Dunya
Ben Karmaşası
Guzel Aldirmazlik
Çok Sesin Konuşan Teki
Kendi Kalarak Değişim
Denemem

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Varlığını Hissetmek [Şiir]
Bir Bakterinin Güncesi [Şiir]
Mutluluk [Şiir]
Öylesine [Şiir]
Hayatı [Şiir]
Öyle Böyle [Şiir]
Gitmek [Şiir]
Noktalar [Şiir]
Görmek İçin [Şiir]
Yine Yine [Şiir]


sirin aydin kimdir?

Duygularını, düşüncelerini, hissettiklerini paylaşmazsa yaşayamayacağına inandığı zamanlarda yazan, sıradan bir ölümlü.

Etkilendiği Yazarlar:
İhsan Oktay Anar (Puslu Kitalar Atlasi, Amat, Suskunlar), Wladimir Bartol (Alamut), Noah Gordon (Hekim), Amin Maalouf, Gabriel Garcia Marquez, Aziz Nesin, Sabahattin Ali, Engin Geçtan


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © sirin aydin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.