..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Zamanı gelen bir düşüncenin gücüne hiçbir ordu karşı koyamaz. -Victor Hugo
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > sirin aydin




23 Ekim 2011
Gidenin Ardından  
sirin aydin
Çok sevdiğin biri ölür ya bazen, hani aslında yakındır ama uzaktır artık, yani hep seninledir ama hiç seninle değildir, hani her zaman hissedersin ama duyamazsın sesini ya artık, hani ölür ama anılarıyla yaşar ya, işte o gidenin ardından;


:BJIJ:
Hayatın devam ettiği gerçeği ya da klişesi, sevdiğin bir insanın ölümünü duyduğun andan saatler sonra, o ilk bir parçacık kabullenişin ardından, herkesin sana ilk söylediği, aklına ilk gelen, şaşırarak farkındalığına vardığın şey; hayat devam ediyor. 'Son' dedikleri o yolculuğunda onun yanında olmak, ona son kez 'gittiğin yerde mutlu olmayı bil' demek için çıkıyorsun yola. Yola çıktığın anda, kurallarıyla işlediğini görüyorsun trafiğin, radyoda şarkılar çalmaya devam ediyor; yüksek sesle eğlenceli şarkılar söylüyor en sevdiğin sanatçı, hissettiğin hüznü umursamadan, önünde oturan iki adam üniversite yıllarından, çocuklarından, kendi başarılarından konuşuyorlar, altı saatlik bu yolculuk sohbetsiz geçmez diye düşünmüş olmalılar. Ve sen farkediyorsun; hayat devam ediyor. Elinde olmadan ölümü düşünüyorsun. Düşünüp, hiçbir zaman bir yere koyamadığın, belki de zaten bir yeri olmayan, bazen gelip kendini hatırlatıp yeniden yokluğa karışan, tanımlasan tanımlanamayan o şeyi, ölümü düşünüyorsun. Cümleler kuruyorsun kafanda, binlerce düşünce üretiyorsun ölümle ilgili, kurduğun her cümleden sonra 'ya değilse' ,' hayır bu değildir' diye cümleler kurmaya devam ediyorsun, bu düşünce silsilesinde kaybolacağını hissedip bir an, vazgeçiyorsun düşünmekten. Zaten çok da anlamlı bulmuyorsun şuan ölüme kafa yormayı. Bir yandan yaşamına anlam katan, bir daha duyamayacağın, hayat dolu o sesin yokluğunu özümsemeye zorlarken kendini diğer yandan anılarınızı anımsıyorsun. Ağlamaktan daha da küçük kalmış gözlerini görüyorsun o an aynada, senin gibi hisseden birini karşında görünce, konuşmaya başlıyorsun farkındasızca, kendinle kendince düşünmeden konuşuyorsun; belki hala nefes alıyordur, belki ölmemiştir diyorsun. Belki hala nefes alıyordur, belki ölmemiştir o, gördüler mi ki nefes almadığını, belki yaşıyordur hala , nefes...... diyip susuyorsun. Son konuşmalarınızı, paylaşımlarınızı hatırlıyorsun, giderken geriye sana kattığı güzel şeyleri yaşatmak istiyorsun. Ölüme üzülmüyorsunuz aslında; biraz zamansızlığına biraz da yaşadığı mutsuzlukları hiç bir zaman dışarıya yansıtmayan, yaptığı espirilerle bulunduğu ortamlara neşe getiren, suratını hiç asık hatırlamadığınız, tanıyabileceğiniz en iyi insanın kaybına ve iyi insanlardan birinin daha, etrafınızda olmayacak olmasına üzülüyorsunuz. Daha güzel anılarımız olacaktı, umutsuzluğa kapıldığımızda birbirimize güç katacaktık diye erken gitmesine hayıflanıyorsunuz. Onun sözleriyle ona kızıyorsunuz; hani 'ağaç yaprağıyla gürler' di? Sen tutunduğumuz bir dalken, neden kırıldın diyorsunuz. Sonra söylediklerinizin anlamsızlığını farkedip yeniden susuyorsunuz. Anılar geçiyor aklınızdan. Onun keyfinin çok yerinde olmadığı bir zaman, hiç beklemediği bir anda garip bir dans edip onu kahkahalara boğduğum o an geliyor aklıma, küçük doktorumun elinden kahvemi içiyorum diyip gururlandığını hissettiğim zamanı anımsayıp mutlu oluyorum. Neyle mutlu olacağımızı bilmelerini, bizi önemsemesini ne kadar çok özleyeceğimi düşünüyorum. Tadımızı kaçık gördüğünde 'Ee hadi üzerlerinizi değişin, bu gece tam yüzmelik' deyip, gece ay ışığında yüzmelerimizi, çığlık çığlığa şarkı söylemelerimizi, birgün çok yalnız hissediyorum deyip sarılıp ağladığımda, özenle sakladığını bildiğim şarabı açıp saatlerce konuşmamızı, bizim arabanın arkasında sarsıldığımızı görüp kahkalarla rüzgara karşı son sürat araba kullanışını, yüzmeyi öğretişini, dağ tepe tırmanışlarımızı, kendi çocukları kadar bizi düşündüğünü kısacası, onu ve güzel anılarımızı unutmayacağıma dair söz veriyorum kendime. Olmuyor. Her düşünce, kendini yalanlayan başka bir düşünceyi peşinden sürüyerek geliyor aklıma. Bir yanım unutmayacaksın diye diretirken diğer yanım unutturacağını bildiğim 'zaman'a öfkeleniyor. Acı duymayacağım ama seni hep hatırlayacağım, konuştuklarımız, doğruların hep doğrum olarak bende kalacak diyorsunuz biçare. Ve yeniden onu düşünmeye başlıyorsunuz. Onun, insanı koşulsuz sevmesini hatırlıyorsunuz, birilerini mutlu etmek için sarfettiği çabayı, 'insan'a verdiği değeri... Onun, bu zamanda pek rastlamadığınız 'iyi ve doğruluğun' vücut bulmuş hali olduğunu düşünüp, bu zamansız gidişe bir kez daha kızıyorsunuz, ama yapabileceğiniz en güzel şeyin dualarınızla yanında hissettirmek olduğunu biliyorsunuz. Her cenazenin bir protokol kalabalığı olur, bir de en içten gözyaşlarıyla onu uğurlayanları... İşte onu uğurlayanlar, en derinden hüznü hissederek uğurlamaya gelenlerdi. Ve bize 'insan' olmanın güzelliğini göstererek gitti. Biliyorum, herkes çok sevdiği biri için bunu der ama tanısaydınız siz de onun için 'tanıdığım en güzel, en doğru ve mutluluğu en çok hakeden insan' derdiniz. Son olarak, beş gün önce konuştuğumuz gibi, yeniden o neşeli, o umutlu Şirin olacağım ben. Böyle karamsar değildin sen deyip kızmıştın bana, sonra gelecek sene için birkaç söz vermiştin, ama en önemlisi hep yanınızdayım deyip, desteğini hissettirmiştin. Sakın sen de bizi yalnız bıraktığını sanma, biz yine o desteği hissediyoruz. Nereye gittiysen orada yine mutlu ol, seni seviyoruz.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yaşam kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kendine Hapsolmak
Ben Karmaşası
Çok Sesin Konuşan Teki
Denemem

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yasak Mıydı Sahiden?
İcimde Ölen Birsey
Kayboluş
Duygunun Cozulen Dili
Degisen Dunya
Guzel Aldirmazlik
İki Kelime
Kendi Kalarak Değişim

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Varlığını Hissetmek [Şiir]
Bir Bakterinin Güncesi [Şiir]
Mutluluk [Şiir]
Öylesine [Şiir]
Hayatı [Şiir]
Öyle Böyle [Şiir]
Gitmek [Şiir]
Noktalar [Şiir]
Görmek İçin [Şiir]
Yine Yine [Şiir]


sirin aydin kimdir?

Duygularını, düşüncelerini, hissettiklerini paylaşmazsa yaşayamayacağına inandığı zamanlarda yazan, sıradan bir ölümlü.

Etkilendiği Yazarlar:
İhsan Oktay Anar (Puslu Kitalar Atlasi, Amat, Suskunlar), Wladimir Bartol (Alamut), Noah Gordon (Hekim), Amin Maalouf, Gabriel Garcia Marquez, Aziz Nesin, Sabahattin Ali, Engin Geçtan


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © sirin aydin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.