..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Kendi görüşlerim var -sağlam görüşler-, yine de her zaman onlara katılmıyorum. -G. Bush
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > sirin aydin




6 Aralık 2011
Ben Karmaşası  
sirin aydin
'ben' kelimesinin dünden bugüne değişmeden kullanılmasının yarattığı anlam karmaşası...


:AHCC:
'ben' kelimesinin dünden bugüne değişmeden kullanılmasının yarattığı anlam karmaşası... Dünkü bugünkü ve seneler sonraki kendimizden her bahsedişimizde, ben diyoruz kendimize, peki ben kimdim? Hangisiydim? Aynı mıydım? Neden senelere, zamana ve kendimize haksizlik ederek, aynı kisiymisizcesine "ben" diyorduk? Kelimeler mi kafamizi karistiriyordu yoksa biz mi anlamiyorduk?


Kendime geldigimde, kimsenin gelmesini beklemeyecegimi sanıyordum!
Bunu yazan bensem eğer, 'biliyordum' yazmaliydim 'sanıyordum' yerine.
Kendime geldigimde, kimsenin gelmesini beklemeyecegimi biliyordum.
Çünkü tek özledigim, sevdigim her zaman kendimdim benim. Film izlemeyi, resim yapmayi, yurumeyi, tiyatroya gitmeyi hep kendimle yapmayi sevmistim. Fazladan bir tiyatro bileti alman bu kadar zor mu diye sitem ettiklerinde, böyle alıştım, diyerek geçiştirirdim dostlari. Bir açıklamam yoktu oyunlara tek başıma gidiyordum, yalnız yürümeyi seviyordum belki de bir alişkanliktan ibaretti tek başınalığım. İnsanların bana sitem etmelerini sevmiyordum, çünkü sorgulamama neden oluyorlardı. Aslında fazla bir bilet almak zor değildi, haklılardı. Sorgulamayı sevmiyordum, ben buydum, evet oyunlara tek başıma gidiyordum, peki sadece bir alışkanlık mıydı gerçekten? Neden buna alismistim? İlk kez bi oyuna tek başıma mı gitmek istemiştim? Belki de hadi oyuna gidelim diyecek kimse yoktu ya da birileriyle gittim ve zevk almadım, sonra da hep tek basima gitmeye basladim. Böyle miydi ki acaba tek bir bilet alışımın hikayesi? Bu muydu sebep? Sebebi umurumda değildi, sorgulamayı artık sevmiyordum. Sorduğum sorulara bir cevabım da yoktu üstelik. Hic birseyden emin değildim, gittiğim ilk oyunu hatırlamıyordum bile, sadece tek basinalik yasama bicimimdi benim. Nefret etsem de sorgulamam devam ediyordu, bir neden arıyordum gizlice. Zor muydu ki fazladan bir bilet alıp, bir dostla birlikte keyifle bir oyun izlemek ya da bugün beraber yürüyelim, demek? Bilmiyordum. Sorgu devam ediyordu. Belki bir korkuydu beni buna iten; herkes bir gun gider saniyordum, baglanmamaliydim hiç kimseye. Hani anne babalar bile çocuklarını bırakıp gidebiliyorken, herkes giderdi elbette. Sanırım böyle düşünmüş olmalıydım. Yine emin değildim, tek bildiğim kendimi tek basınalastırdığımdı. Haksiz da degildim zaten, terketmeler olmasa bile ölüm vardi ve gidecekti herkes bir gün.
Eger bunu yazan bensem boyle yazmaliydim ve kendime geldiğimde kimsenin gelmesini istemeyeceğimi biliyordum diye başlamalıydım yazıma, bense 'sanıyordum' diye başladım. O halde beklediğim birşeyler ya da birileri olmalıydı, bilmiyordum. O halde bunu yazan ya ben degildim ya da ben degismisti. Yazdikca ve dusundukce bir parca daha karisiyordu kafam. Kelimeler mi anlam değiştiriyordu yoksa biz mi onları kullanmayı bilmiyorduk? Ya da oynuyorduk onlarla, kelimelerle oynamayi seviyorduk . Ne dogru yerde kullanmayi biliyorduk aslinda ne de oynayabiliyorduk. Kalici olduguna inandigimiz kelimeleri kullaniyorduk sadece, varligmizi kanitlamak istiyorduk evrene. Unutulmaktan korkuyorduk. Kullaniyorduk, harciyorduk, tuketiyorduk kelimeleri arac olarak goruyorduk. Ben gittigimde geride hicbirsey kalmayacak olmasina dayanamayan ruhum umarsizca kullaniyordu onları, bencilce harciyordum. Dogru yerde dogru seyi mi soyluyordum, yazdiklarim anlam ifade ediyor muydu bilmiyordum. Yaziyordum, yazmaliyim beynimin kurdugu tum cumleleri cunku ne olursa olsun elbet bir butun olacakti. Anlamini sorgulamayacaklardi belki de, bir kelime yığını da olsa insanlar sadece beni tanıdıkları icin bile bir merakla okuyacaklardi. Boylece ben var olmaya devam edecektim. Evet varlığımı kanitlamak icin kullaniyordum sizi, ama bunu acikca da soyluyordum size. Nefret ettigim bir kelimedir bu aslında, oldum olasi bu boyleydi, 'kullanılmak' ya da 'kullanmak' sevimsizdi, duygusuzdu. Hayatımın bir parçası olmaması için çabaladım da çok. Sadece kelimeleri kullandım hayatım boyunca. Kullandığım tüm kelimelerden ozur diliyordum, evet, kullaniyordum sizi, cunku korkuyordum yok olmaktan. Baska bir korkum da yoktu, bu yuzden sizden baska hiç bir şeyi kullanmadım ben. Beni yokolmaktan kurtaracak tek seyi arac olarak gordum sadece, kelimeleri. Önemseyip de sahip olduklarim sadece anlam verdiklerimdi benim. Cok birseye sahip olmamam bundandı belki ama önemsediklerimi çabalayarak kattım hep hayatıma. Anlam verdiklerime emek de verdim ben ve tüm sahip olduklarım, önemsediklerimdi benim. Kelimeler ise sahipsizdi, aidiyet yüklenemezdi onlara, işte bu yüzden kullanmaktı tek yapabildiğimiz.
Tek başınalığımla başlamıştım, kelimeler kafamı karıştırdılar. Beklediğim bir şey mi vardı? Yoksa artık herkesin gidecek olması korkutmuyor muydu beni? Korkmadığım için de kaçmıyordum sanırım artık sizden. Sadece yokolmaktan korkuyordum. Kelimeler anlam değiştiryorlar mıydı gerçekten? Yoksa 'ben' mi değişiyordu. Dünkü kendimize de bugünkü kendimize de 'ben' dediğimizden kaynaklanıyordu belki de sadece bu karışıklık. Biz hep kendimizken bizde birşeyler değişiyordu. Ve biz yine 'ben' diyorduk kendimize. Sonra kayboluyorduk kendi içimizde. Kelimeler anlam değiştirmiyordu, bizler değişiyorduk, bazen korkuyorduk bu değişimden. Alıştığımız tek başınalığımızı ele geçirecek birer düşman olarak görüyorduk bazen dostları, ve bir gün gerçekten kendimize geldiğimizde, birinin gelmesini de bekliyor olduğumuzu hissetmekten korkuyorduk.

Bu yazıyı yazan kimdi? Sanıyordum demiştim, biliyordum yerime. Ama korkarım ki bu yazıyı yazan benim, kelimelerin anlam değiştirdiği de doğru değil. Ben sadece dünkü ben değilim, hepsi bu.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yaşam kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kendine Hapsolmak
Gidenin Ardından
Çok Sesin Konuşan Teki
Denemem

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yasak Mıydı Sahiden?
İcimde Ölen Birsey
Kayboluş
Duygunun Cozulen Dili
Degisen Dunya
Guzel Aldirmazlik
İki Kelime
Kendi Kalarak Değişim

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Varlığını Hissetmek [Şiir]
Bir Bakterinin Güncesi [Şiir]
Mutluluk [Şiir]
Öylesine [Şiir]
Hayatı [Şiir]
Öyle Böyle [Şiir]
Gitmek [Şiir]
Noktalar [Şiir]
Görmek İçin [Şiir]
Yine Yine [Şiir]


sirin aydin kimdir?

Duygularını, düşüncelerini, hissettiklerini paylaşmazsa yaşayamayacağına inandığı zamanlarda yazan, sıradan bir ölümlü.

Etkilendiği Yazarlar:
İhsan Oktay Anar (Puslu Kitalar Atlasi, Amat, Suskunlar), Wladimir Bartol (Alamut), Noah Gordon (Hekim), Amin Maalouf, Gabriel Garcia Marquez, Aziz Nesin, Sabahattin Ali, Engin Geçtan


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © sirin aydin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.