"...Ve hepimiz az ya da çok rüyacı değil miyiz!" -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Bu aleme gelişimiz mutlak bir amaç içindi elbet, aynı zamanda da göçerken de sağlam bir ideal uğruna gitmemiz gerektiği zahirdir. Fakat hiçbir gayesi olmayan bu ve ruhi hayattan bi haber olan insanlar artık düşünmelidirler. Bahanelerle yani ; bugün işim var/yarın ki kirayı nasıl denkleştireceğiz/bu dersten geçemezsem kalırım/sabahları uyanmak istemiyorum/boşuna yaşıyorum/kimse beni anlamıyor/hem iş güç var canım/saçmalıklar bunlar/bir deli daha eklendi arkadaşlar/hey bu ahmaklığı bırak artık/ entelektüelliğini yerim senin gibisinden uydurmalarla zamanını çarçur eden bedbahtlar kendilerini bıkkın sıkıcılıklarından sıyırıp ruhun derin tahliline bırakmalıdırlar. Bunları unutmaları zayi değildir. Asıl unuttuklarını unutmamalıdırlar. Ancak o zaman akıl güneşi beynin eğimli tepelerini aşarak doğar karanlığın üzerine. Ve ancak o zaman kendimi bulurum ben amacımın yegane bekçisi olarak değil, olması /oldurulması icap edeni yaptığım için, isterim içimdeki sevinç duasının aminlerle desteklenmesini. İnsan yaşantısını biyolojik terimlerle yani İnsan doğar, büyür ve ölür gibisinden keskin kararlara tutturup edebiyat ve müzik türevlerinden insanın doğasına ve dış güzelliğine hitap eden hayatın neşesini oluşturan güzelliklerle bağdaştırmadığımız sürece sıkıcılığımız hat safhaya ulaşıp duygularımızdan olabildiğince uzağa gideceğiz. Bu tavırdaki konuşmaları gayet boş bulan, edebiyattan ve neşeden yoksun hilkat garibelerini yani felaket tellallarını susturmak icap etmektedir. Çünkü insanın içindeki neyse, dışarıya yansıyan da odur. Baharı düşleyen ağaçlar gibi çiçek açacağına zakkum gibi kuruyup çekerler. -Bilmek yapmaktır- der Sokrates madem ki bu şekil düşünceleri benimseyip, paylaşıyorsun sen onlar gibi olmayacaksın. Topluma ayak uydurup asimile olup erimeyeceksin. Görüyoruz ki toplum kendisine ayak uyduran kişileri her sabah sıkış tepiş otobüslere bindirip ayaklarını bağladığı misal onların zihinlerini de bağlayıp karartıyor. Okullarımızda bu görünüşteki konuşmaların geçmesi zihinsel ve kültürel açıdan yok sayılıyor. Bunlarında öğretilmesi lazımdır, kişinin hür düşüncelerini geometrik şekillere hapsedip, kavramlarla prangaya vurup, azarlamalarla hayatın gerçekliğine alıştırmak geri kalmışlığın disipline etmek gibi son derece ucuz bir bahaneyle günden güne artmasıdır. Ve bu yüzdendir umursanmaz çabamız. Uçuk betimlemelerle hayatı ve bu doğrultuda gelişen amaçları anlatmak bir anlamda ucuz bir mevzudur. Fakat susmak çoğu zaman bir erdem değil, acizliktir. Olabildiğince ince ve süssüz tasvirlerle bunu açığa çıkartmak kolay bir iş değil. Bunları anlatacak tecrübeye şu şekilde ; çizgili bir yüz/ağır baş/yavaş konuşmalar/yorgun gözlere sahip olamamamız bunu yapamayacağımız anlamına gelmez. Bizler de kendi dünyamızın kahramanları olarak gidişata dur diyebilme hakkımızı kullanmalıyız. İş – güç derdi herkesin başında vardır. Bu bir tek bize has olan bir şey değil. Çoğu kimsenin derdi var, yakınları ölüyor, her geçen gün daha da azalmaktalar. Fakat buna karşın ‘ kan kusup kızılcık şerbeti içtim ‘ dermişçesine hayatlarına devam ediyorlar. Hayat büyük bir öğretmendir ve tek yalnız ve acı çeken(üzülen) sen de değilsin. O yüzden yeni arayışlar içinde olup yoluna devam etmelisin. Toplum sana göre şekillenmeli ,sen her anın itaatkarı değil. Ayak parmaklarımdan başlayıp soğuk dokunuşlarla boynuma doğru kavislenerek büyük üstat dedi ki : “ Öğüt vermek için çok toysun ve aynı zamanda da kendi öğütlerine inanmayacak kadar bilgesin. “ Sevgili dostlarım ! Hakikat elden gidiyor ! Hakikatin ipleri haylaz bir maymunun elinde, oynatıyor hepimizi bu hayat sahnesinde. Kanmayın dostlar buna , Tanrıya tamamıyla adamayın dileklerinizi, nihayetinde siz de Tanrının yeryüzündeki ufak bir parçasısınız.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Burak akın, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |