"İşimden büyük tat aldığımı söylemeliyim." -John Steinbeck |
|
||||||||||
|
Eğer, devlet çatısında bulunanları, devletin insan varlıkları olarak görüyor, devlet adına sorumlu tutuyor, zararını karşılanmasını diliyorsan. Eğer, ömür boyu uğradığın haksızlıklardan, devlet çatısını sorumlu tuttuğun halde sonuç alamamış, adliyeden başka, ikinci bir kapısını bulamamış, savunma mekanizman, inandıramadığın için çökmüşse ve sen hâlâ yergilerinle devletin manevi gücünü savunuyorsan. Eğer, otur, oturduğun yerde diyen, adeta sen orada çal, ben bulduğum, bulunduğum yerde çalayım anlayışında, boş gezenin boş kalfası, çıkarcının babası olan yerde ölmediğine, öldürmediğine hayret ediyor, hâlâ devlet çatısı altında onların muhatabı oluyorsan. Eğer, cepheye korkmadan giden bir ülkenin evladı olarak, bulunduğun ilde, ilçede, köyde ana ve baba olarak akşam sonu çocuklarının caddede, sokakta, bağ, bahçede kalmalarından bir fert olarak korku ve tedirginlik duyuyorsan. Eğer, Devlet’e sırtını dayamışlardan olmayıp, kazandığın, kazanacağın haklarından vazgeçip, onurunu tercih etmişsen. Eğer, devlet dairelerine, özel sektörün fabrikasına girdiğin kadar huzur içinde giremiyorsan. Eğer, devlet bürokrasisinin yanlışından, önyargısından, emniyetin gazabından zarar görmüşsen. Eğer, aile çevresi içinde hak etmediğin halde sana cephe alındığı, hakarete varan davranışlarına, aile babası olarak, ailenin bütünlüğü için sen karşılık vermemişsen. Eğer, gördüğün lüzum üzerine, ilgini azalttığın arkadaşlarından, sana zarar gelmişse. Eğer, istemeden şahidi olduğun suçlu kişilerin, belki yakınlarının iftiraya varan saldırılarına uğramışsan. Eğer, içinden bir ses "Bu yükü çekemem deme çeker, o güç sende var" diyorken, dürüstlük gördüğün ilkeler uğruna tek başına yalnızlığı seçmişsen. Eğer, beklemediğin bir anda sevgilinin veya eşinin önünde, kötü bir sözle rencide edilmiş, iki taraf için de nahoş bir durum çıkmasın diye susmuşsan. Eğer, ülke toplumunun oylarıyla işbaşına gelen bir hükümet tarafından temel hakların çiğnenmiş, sorumlusu hakkında idari takibat açılmamış, sen mücadeleni ömür boyu sürdürmeye çalışırken, düzen aynı minval hükmünü sürdürüyorsa. Eğer, bile bile yüksek enflasyona göz yumularak, gelir dağılımı arasında uçurumlar açılan bir ülkede ölmeden ayakta kalabilmişsen. Eğer, ipsiz dokuma tezgâhları kurulan yerde, açıktan yapışmanın adı kaynak, küçüklüğün adı, büyüklük, sıra dışı benzetmesinin adı Kayserililik olarak, değer yargılarını karartan, tersine çeviren magazin haberleri yapılan ülkede, rahat ve huzurlu, başın dik yaşıyorsan. Eğer, magazini, medyasıyla, eşkıyası, kâhyasıyla keyfi arzu, her şeyiyle azın çoğu hükmettiği bir toplumda akıl sağlığın yerindeyse. Eğer, geçmişini bilmeyen, içinde bulunduğu hali takdir etmeyen, geleceğini düşünmeyen bir neslin ak saçlısı olarak, söyleyeceklerine fırsat verilmemişse. Eğer, söylev yapılan meydanlardan, ekranlardan, radyo hoparlöründen, tevil, tezvir, demagoji, iftira seslerinden, stadyumlardan hakeme yapılan küfürleri, Gooool! Goooool! sesleriyle bastıranlardan uzak kalabiliyorsan, tuttuğun takımın galibiyetiyle huzur buluyor, yenilmesiyle hüzünleniyor, çağın gereği bu olmamalı diyebiliyorsan. Eğer, yaşamın içinde bulunan erdemsizliğin, ağ kurmuş bağnazlıkların dışında kalarak, devlet insan mı? Devlet işkence yapar mı? Devlet şantajcı mıdır? sorularına cevap arıyor, düşünebiliyor, bu düşünceni amaç edinebiliyorsan. Eğer, kendi özel hayatında gerçekleri söylerken, çevrende yapılacak tevil, tezvir dedikodulara göğüs gerebiliyorsan. Eğer, genel yönetim, yerel yönetim, hatta adalet tarafından haksız işlemlere tabi tutulduğunda, başkalarına yapılmadığını görerek, vatan, bayrak aşkına sana yapılanlara katlanabiliyorsan. Eğer, ailesinin sırrını, devlet sırrı gibi ömür boyu, cılız bedeniyle ayakları üstünde taşıyıp ve bundan sonra da sürdürebiliyorsan. Eğer, haklının, haksıza; suçsuzun, suçluya; aslanın, kediye boğdurulduğunu, galebe çaldırıldığını bizzat yaşamış ve şahidi olmuş bir kişi olarak, ellerinden kurtulmak için sığınacak bir yer aramışsan. Eğer, küçük hesaplar peşinde olmadan, meselenin özüne inerek kendi ihmallerini de söyleyerek, hasmına da hak verebiliyorsan. Eğer, Devlet çatısındakilerin kör topal, sağır, önyargılı, ihmalkar, Devlet ricaline biraz dikkat etmelerini söylerken, kralın çıplak olduğunu görerek, kendine tedbirli olmayı söyleyebiliyorsan. Eğer, ruhla bedenin fiziki yapısının, ayrı ve ihtiraslı yapısıyla karşılaşarak canını yakan hırsızın, camide dürüstlük vaazı verirken, malı çalınan biri olarak sessizce dinleyebiliyor, muhakemeni içinden yapıyorsan. Eğer, senden alınanları, katlarıyla bir başkasına verildiğini görerek, alanın da verenin de, Devlet’in de bir haceti olabileceğini düşünerek, bir kaplumbağa misali kabuğunda yaşamaya devam edebiliyorsan. Eğer, bir devlet adamının hatasıyla, futbol sahasındaki futbol hakeminin hatasının aynı olamayacağını kabul ettirememişken, hâlâ benim Devlet’im diyebiliyorsan. Eğer, zirvedekiler ve en alt tabanda yaşayanların düşüncelerini, duygularını sen de içinden paylaşabilerek yaşatabilmişsen. Sabır denen yakut kapının arkasında, Devlet’in katıksız vatandaşı, uzun yaşamın otsuz, çöpsüz Lokman Hekimi, diploman olmasa da sen bir filozofsun oğlum. Deniz geçerken kupkuru çıktıysan diplomalı da olsan, koskocaman kofsun oğlum.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Haydar Köprülüoğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |