..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bir sanatçı başarısız olamaz; sanatçı olabilmek bir başarıdır. -Charles Horton Cooley
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Anı > Yaşar ÇETİNKAYA




6 Ağustos 2011
Üç Tabak, Üç Ümit...  
-Nasıl yaşadığımızı anlama metodu 1-

Yaşar ÇETİNKAYA


Ramazan geldi. İftarı, sahuru, davulu, teravihiyle... Bilmediğimiz yerlerde, aslında yakınlarda nasıl acaba tüm bunların anlamı... Üç tabağa sığan ümitlerin büyüklüğüne biz şaşırdık, siz de şaşıracaksınız...


:BHGJ:
Şehrin dar kaldırımları iftar vakti daha bir sessiz, daha bir yorgun sanki. Köşe başında bir kedicik, kimbilir hangi çöpten bulduğu poşetleri karıştırıyor umutla. Umut işte… Kapılar kapalı. Kendi meskenine dönmüş herkes. Ya diğerleri… Adlarını bile bilemediklerimiz. ‘Diğerleri’ deyip de geçiştirdiklerimiz hayat hengamesinin orta yerinde bekleşiyorlar yine. Geçip gidiyoruz yanlarından yüreğinin bir parçasını bırakarak…
Adresler farklı, elde koca bir liste. Burası ilk yer. Muhtarın dediğine göre eşi ölmüş bir amca yaşıyormuş bu viranede. Kapıyı çalmaya kalmıyor, açılıveriyor. Zaten bizi bekliyormuş tüm hazırlıklarını yapmış da…
-     Amcam hayırlı Ramazanlar… Hele üç tabak getiriver.
-     Buyur evlat, dün akşamdan hazır ettiydim.
Üç tabak… Üç umut… Her kepçeyle dağıtılan sevgi, merhamet… Ve peşi sıra gelen dualar, niyazlar… Bekleyenin zaferi, gidenin felahı…
İ şte burası da ikinci adres. Kapının önü zaten ana-baba günü. Aracımızı gören seviniveriyor. 23 Numaralı ev… Önünde 7-8 çocuk koşuşturuyorlar. İçlerinden büyük olan bize doğru yöneliÜç tabak… Üç umut… Her kepçeyle dağıtılan sevgi, merhamet… Ve peşi sıra gelen dualar, niyazlar… Bekleyenin zaferi, gidenin felahı…
İşte burası da ikinci adres. Kapının önü zaten ana-baba günü. Aracımızı gören seviniveriyor. 23 Numaralı ev… Evin önünde 7-8 çocuk koşuşturuyor. İçlerinden büyük olan bize doğru yöneliyor.
-     Delikanlı burası Hayriye Bilir’in evi değil mi?
-     Evet abi, onun oğluyum ben. Siz yemek mi getirdiniz?
-     Eveti hadi koş, üç tabak getir!
Kapının dibine hazırlanmış zaten tabaklar. Üç tabak… Üç umut… İnsan yaşadıkça ve yaşlandıkça anlıyor değerlerini insanlığının. Bildiklerini düşünmediğinin, gözden kaçırdığının farkına varıveriyor.
-     Hoşgeldiniz oğul, Allah birinizi bin ede…
diye duaların en güzelleriyle tabaklar dolup uzatılıyor. Yürekler sevinip, gözler gülüyor.
-     Biz yedi çocuğumla oturuyoruz burda oğul, hepimiz sekiz kişiyiz. Az daha istesek yemek, verir misiniz?
Birbirimizi bakıyoruz, ‘hayır’ demeye ne güç yeter; ne kalp dayanır. Olur teyzem. Aman bu yavrucaklara iyi bak nolur, Allah yar ve yardımcın ola haydi…
Gözler nemleniveriyor bazen de çaktırmıyor yine kimse.Devam ediyoruz. Şimki adreste hasta bir nine yaşıyormuş. Varıyoruz her defasında alt üst olan yüreklerle kapıya. Seslensek de sese cevap gelmiyor. Kapı aralık. İtekleyince açılıveriyor ve giriyoruz içeri. Sedire uzanmış bir ninecik. Sesi çıkmıyor ama oturmuş telaşla. Kimse yok diye gidiverirler diye heyecanlanmış biraz da. Eliyle gelin diyor. Sokuluyoruz yanına.
-     Ninecim geçmiş olsun. Nasılsın bakalım? Seni çok seviyormuş mahalledekiler, bize söylediler yemek getirdik sana.
'Biliyorum' der gibi başını sallıyor ninecik usulca. Tabakları gösteriyor eliyle. Alıp dolduruyoruz. Tabakalar doluyor… Ninemin gözleri doluyor… Dudağı bükülüyor… Elimi tutuveriyor usulca. Öpüp alnıma koyuyorum. Öyle büyük özlemler var ki içimizde… Bilmediğimiz, anlayamadığımz…
Dua isteyip çıkıyoruz dışarı. Kapı yine aralık kalıyor ve biz gidene kadar arkamızdan izliyor ninecik.
Akşamın yaklaştığı iyiden iyiye kendini hissettiriyor. Karanlık ve serinlik… Biraz da susuzluk tabi… Devam ediyoruz gönül evlerini dolaşmaya. Arka sokaklardayız hala. Yolun kenarına oturmuş bir yaralı yürek çıkıveriyor önümüze. Elinde derince bir kap, gözlerinde aradığını bulmanın iştiyakı…
-     Evladım bak hele, ben burada yalnız kalırım, kimsem de yoktur. Hele az da bana verin yemeğinizden…
Gönül ve ümit kırmanın korkusuyla dolarken kepçe, bekleyenlere yetirememenin sıkıntısıyla yarılanıyor. Ne olursa olsun, dualarda hiç eksiklik yok ama… Tam ve daha fazkası… Acıyan yüreklerin feryadı ne kadar içtense sevinenin de sevinci, duası o denli samimi oluyormuş, anlıyoruz bir kere daha…
Yola devam ediyoruz, hissiyat yüklü ve dertli…

(Devam edecek…)

Yaşar ÇETİNKAYA




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın anı kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sultan Ana

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Vuslat Ümidi
Süleyman Baba
Kaldırım Taşları 1
Resim Altı - Yusuf -
Evlilik Yıldönümü
Mutfat Listesi

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Zamansız [Şiir]
Konstantinapol'de Bir Sabah [Şiir]
İnsanlar [Şiir]
Nisan Özlemi [Şiir]
Humar Sancısı [Şiir]
Değişiyoruz 2 [Şiir]
Zaman [Şiir]
Dünya Esiri [Şiir]
Mirza ile Meryem... [Şiir]
Merhabâ... [Şiir]


Yaşar ÇETİNKAYA kimdir?

Yazmak. . . Önce hissetmek sonradan kenara köşeye iliştirdiklerini not almak işte. . . Yani 'kâtibiyiz aslında ruhumuzun'. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Fuzûlî, Nefî, Şeyhî, Yahya Kemal, Necip Fazıl, Cahit Sıtkı, Özdemir Asaf, Orhan Veli Kanık


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Yaşar ÇETİNKAYA, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.