..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bir insan bir kaplanı öldürmek istediğinde buna spor diyor, kaplan onu öldürmek istediğinde buna vahşet diyor. -Bernard Shaw
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
İzEdebiyat - Yazar Portresi - Nigar Özafacan
Nigar Özafacan - Nigar Özafacan
Site İçi Arama:


İnceleme
  Yarım Kalan Bir Mucize; Köy Enstitüleri (Nigar Özafacan) 12 Ocak 2007 Toplumbilim 

Peki, köy enstitüleri kapatılmasaydı ve bu hayal devam ediyor olsaydı, şimdiki yaşantımıza ne tür yansımaları olabilirdi? İşlenilmemiş toprak, kullanılmamış su, okumayan çocuk ve genç, üretim yapmayan fabrika kalır mıydı? Özelleştirme belası ülkemizin dört bir yanını kaplamış olur muydu? Yeteneksiz siyasetçiler elinde heba olmuş bir ulus mu olurduk? “Babalar gibi satarım” zihniyeti mi aşılanırdı halka, yoksa üretim içinde eğitim şiarı mı? Varoş kelimesini biliyor olur muyduk acaba? Ya da terör belasını? Gelişmişliğini, kalkınmışlığını sağlamış köyler boşaltılmak zorunda kalır mıydı? Ya da köyden kente göç ihtiyacı? Töre cinayetleri ya da berdelleri mi okurduk gazetelerin üçüncü sayfalarında? Yolsuzluk, hırsızlık, gasp gibi toplumsal yaralar mı açılırdı zihinlerde? Paralı eğitime gerek mi kalırdı? Ya da eğitimde uçurum yaratan dershanelere? Ulusal kültürümüze ve değerlerimize sahip çıkmalıyız diye haykırmamıza ne lüzum kalırdı? Zaten kültürümüzü yitirip yabancılaşmamış olurduk.

  "Ilgaz, Anadolu"nun Sen Yüce Bir Dağısın. Eteklerinde Kitaplar" * (Nigar Özafacan) 16 Ocak 2007 Yazarlar ve Yapıtlar 

Edebiyatımızın çınarlarından biri olan Rıfat Ilgaz’ın yaşam öyküsü çok çetindir; sürgünler, hapislikler ve zorluklarla dolu bir roman gibi. Tıpkı 1944’lerin İstanbul’unu anlattığı, “Karartma Geceleri” adlı romanı gibi…

  "Size Sunuyorum Tüm Şiirlerimi, Ey Tarihin Hürriyet Kavgalarında Ölenler!" (Nigar Özafacan) 25 Ocak 2007 Yazarlar ve Yapıtlar 

Ege yöresinin saf, çalışkan ve yiğit insanlarını anlatır. Köy edebiyatından uzak kalır kalmasına ama sıradan köylüler için suyun ve toprağın ne kadar önemli olduğunu da öğretir bizlere. Ülke sorunlarından ve toplumsal gelişmelerden uzak kalmaz hiçbir zaman. Yaşamın, şu anda birçoğumuza basit gelen kavramlara entegre olduğunu unutturmaz, hala… “Susuz Yaz”daki kavgayı unutabilir miyiz? Tütün ekicilerinin geleceklerini tütüne bağlamasını? “Acı Tütün”ü, “Yağmurlarla Topraklar”ı… “Boş Beşik”teki, “Zeliş”teki dramları…

  Türkü Gibi Bir Yaşam; Fakir Baykurt (Nigar Özafacan) 17 Nisan 2007 Yazarlar ve Yapıtlar 

Cumhuriyet sonrası aydınlanma devriminin, köy enstitülerinin açılmasıyla daha da hızlı yol aldığı yadsınamaz bir gerçektir. Köy enstitüleri, aydınlanmaya ve Atatürk ilkelerine bağlı genç kuşaklar yetiştirirken, bir bakıma Türkiye’nin köy gerçeğini de ortaya çıkardı diyebiliriz. Köylerdeki yoksul insanların yaşam mücadeleleri, ağalık ve toprak sisteminin açtığı yaralar ve politik yansımalar; köy enstitülerinden yetişen edebiyata meraklı gençlerin kalemlerinde hayat buldu. Bu sayede de kimi edebiyatçıların varlığını inkar ettikleri “köy edebiyatı” ortaya çıktı. Günümüzde hala büyük bir ilgiyle okunan ve gerçekleri yansıtmaya devam eden bu akımın en önemli temsilcilerinden biri de Fakir Baykurt'tur. Gönen Köy Enstitüsü ve Gazi Eğitim Enstitüsü’nü bitiren Baykurt, uzun yıllar öğretmenlik yapar. Yazmaya şiirle başlayan Baykurt, 80 darbesinin ardından yerleştiği Almanya’da da Türk işçilerinin yaşamlarını anlatmıştır bizlere.

 

 



Köy enstitüleri kapatılmasaydı ve bu hayal devam ediyor olsaydı, şimdiki yaşantımıza ne tür yansımaları olabilirdi? İşlenilmemiş toprak, kullanılmamış su, okumayan çocuk ve genç, üretim yapmayan fabrika kalır mıydı? Özelleştirme belası ülkemizin dört bir yanını kaplamış olur muydu? Yeteneksiz siyasetçiler elinde heba olmuş bir ulus mu olurduk? “Babalar gibi satarım” zihniyeti mi aşılanırdı halka, yoksa üretim içinde eğitim şiarı mı? Varoş kelimesini biliyor olur muyduk acaba? Ya da terör belasını? Gelişmişliğini, kalkınmışlığını sağlamış köyler boşaltılmak zorunda kalır mıydı? Ya da köyden kente göç ihtiyacı? Töre cinayetleri ya da berdelleri mi okurduk gazetelerin üçüncü sayfalarında? Yolsuzluk, hırsızlık, gasp gibi toplumsal yaralar mı açılırdı zihinlerde? Paralı eğitime gerek mi kalırdı? Ya da eğitimde uçurum yaratan dershanelere? Ulusal kültürümüze ve değerlerimize sahip çıkmalıyız diye haykırmamıza ne lüzum kalırdı? Zaten kültürümüzü yitirip yabancılaşmamış olurduk.

Mustafa Kemal’in işaret ettiği gerçek muasır medeniyetler seviyesine ulaşma hedefimizi, köy enstitülerini kapatarak ıskaladık bizler. Gerçek medeniyet ve uygarlığı Batı değerlerinde aramak yerine, kendi ulusal kültürümüze sahip çıkmayı tercih ettiğimiz gün ise yeniden ışık görünecek koridorun öteki ucunda.



 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Nigar Özafacan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.

 

Bu dosyanın son güncelleme tarihi: 21.11.2024 16:25:59