|
YAŞAMAYA DAİR
1
Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
Yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından.
......
Nazım'ın dizelerinde bulurum yaşam anlayışımı biraz.Çoğunlukla kendi içimedir yolculuklarım...
|
23.12.2006 23:22:35
|
ESİNCE |
| |
"tekerlegin gobegini otuz cubuk bolusur ortadaki deliktir onu yararli kilan bir testi yaparsin camurdan icindeki bosluktur onu yararli kilan pencereler'kapilar oyarsin odaya oyuklardir onu yararli kilan"
tao te ching
dunyaya yeniden merhaba... bir hayata kac hayat sigar bilinmez.... kac kez olup kac kez dogar insan?
"sen elmayi seviyorsun diye-elmaninda seni sevmesi sartmi "der ya nazim usta....
benim elmayi sevme sartim onun beni sevmesi degil ki.... sevgi bana dair bir seydir... elma beni sevse de sevmese de ben elmayi seviyorum..... |
|
27.08.2006 17:29:49
|
ESİNCE |
| |
yorgunum...anlamını yitiren her harf kadar da sahipsiz üstelik... |
|
26.08.2006 18:21:44
|
ESİNCE |
| |
bir avuç hayal, nafile umutlar gibi akıp gitti hayatımızdan...
parça ve bölüktü ...
kırık bir camdan bakar gibi baktık...
tüm yalanlar gibi inandık onada...
kırılma noktasını çoktan aşmıştık...
vazgeçilmiş ve tuz-buzken herşey
daha fazla kırılamadık...
|
|
|