Kedi Şiiri
(Levent Karataş) 29 Ağustos 2005 |
Bireysel |
| |
kedi şiirinin kalbi atıyo /
şiiri okumaya başlayınca ben. /
|
|
Masal
(Levent Karataş) 24 Ağustos 2005 |
Bireysel |
| |
karsısında aynanın /
|
|
Penguen
(Levent Karataş) 27 Mayıs 2005 |
Bireysel |
| |
penguenim ben /
öteki mevsimlerden öteki denizlerden gelen /
başkaları da anlıyor bunu /
|
|
Bir Doğu Uykusu
(Levent Karataş) 15 Şubat 2005 |
Tasavvuf |
| |
Goklere ayna tutarak yaptilar bu kenti /
Askla aski harmanlayarak /
Derken ruzgarlar tasidi bulutlari /
Ve mevsimlere inandilar. |
|
|
doğu, yusuf
I
Goklere ayna tutarak yaptilar bu kenti
Askla aski harmanlayarak
Derken ruzgarlar tasidi bulutlari
Ve mevsimlere inandilar.
Otelerde
Uc yasli gelin uyuttu cadirinda bebegini
Basak tarlalarinda bildi erini
Uzun surdu kis
Allahin koynunda uyudular hep
II
Sonra bir kavim gecti o kentten daglara
Kirk yil uyudular magarada
Gitti ki yusuf yoklar orada
Kimisi orumcek oldular dedi
Kimisi ag.
III
Yusuf eli onunde
Labirentinin z`sinde dolanir
Hu ceker kim gorse onu
Sessiz agirbasli bir asktir onu yasatan
Karismayi arar divane divanindan cikip
Kus kustur agacsa agac
Bunu bilir bunu soyler herkese
IV
Yusuf topac cevirir colde
Degirmenlerde uyur
Yusuf erer mezcup olur sehirlerde
Carsilarda gorulur
Simdi kim ruya anlatsa sirli bir cocuktan
Yusuf derler ona
bir doğu uykusu
önce unuttular, unutuştular zaten
sonra yeniden hatırladılar, hatırlayıştılar da
susarak ve konuştular
aralarından bir efendi çıktı, şöyle dedi
efendi: kulaklarınızın kapısını iki kere çalabilir miyim
kulaklarınızın kapısını iki kere çalabilir miyim
uyanın hapsolduğunuz büyük uykudan
uyanın hapsolduğunuz büyük uykudan
sözüm var bir sözüm, üç mezro ölçemez bu sırrı
sözüm var bir sözüm, üç mezro ölçemez bu sırrı
gün ağardı gün battı ne bu gaflet ne bu yas
gün ağardı gün battı ne bu gaflet ne bu yas
gittim geldim yok kimse orada gelmişler
gittim geldim yok kimse orada gelmişler
kıyamet de sendedir külâhının altında
kıyamet de sendedir külâhının altında
hakikat de sendedir külâhının altında
hakikat de sendedir külâhının altında
büyük uyku bitti, söz kılıcı başladı
bembeyaz ve örmüş saçlarını bir dedeârif
şöyle dedi üç gün sonra: külâhın nerede?
efendi sustu . . . bir yılanda uyudu bir mevsim
kapılar açıldı . . . altınlarını kaybetmiş bir küçük hârun
boş sandığıyla sayıklayarak düştü bu rüyâ avlusuna
hani bâbil hani saray
gitti baba gitti altın
avlu sessiz bekler
su dökülür ateş yanar . . .
. . .
buldum dedi bir veli sırr-ı kelâmı gidelim
beyhûde böyle beklemek nûr yazgıyı
kısmettir kapı açıp gitmek
hicrettir nefes olup silinmek
dedeârif: bildin öyle mi uykunu
sildin öyle mi derdini
veli: haşâ ve haşâ
ben bir teferruatım gölgemde
lâkin sen göster
hani gemi hani kaptan
dedeârif: işte gemi işte kaptan
veli: gidelim o zaman
dedeârif: nereye?
veli: nereye gidelim?
dedeârif: beni bırak, sen git nereye . . .
ben bilmedim uykumu da tesbihimi de
efendi: susun . . . bir mevsim yılanda uyudum,
bir mevsim kuşta
bir yeraltındaydım, bir semâda
bir gâibdeydim, bir aklımda
iki yumurta kırdım öz kabuğumda
dedeârif: bir suda uyu bir ateşte
bir mevsim rüzgârda
bir mevsim toprakta
ve ne anladın uykundan
ve ne anladın derdinden
veli: bir saray varmış kâğıttan
bir saray varmış buluttan
biri varmış çoban
biri varmış şeytan
hârun: velâkin oradasınız
o şehrin yolundasınız
elinizde üç salkım
cebinizde üç altın
efendi: uyku bitti öz konuşsun
gönlümüzde öz konuşsun
veli: söz de biter dönelim
köz de söner içelim
dedeârif: varın unutun harfi
bu kadar söz kâfi.
Şairin "Bir Doğu Uykusu" ve "Şımarık" adlı şiirleri Amerika'da çıkan yeni kuşak şiir dergisi "The Dirty Goat" da İngilizce ve Türkçe olarak yayımlandı. Şiirler Fiona Tomkinson tarafından İngilizce'ye çevrildi.
|
|