Aşk ve Derviş
(Senanur Budak) 3 Ekim 2015 |
Sürrealizm |
| |
Ortalık bir anda savaş meydanına dönmüştü. Etrafa toplanmış insanların gözyaşları eşliğinde akan kanlar, ayrılma fırsatı bulamadığı için ezilerek birbirine geçmiş farklı parmakların arasından süzülüp gidiyordu. Bütün bu hengâmenin üstüne, gelen ambulansın ölüm sessizliği sinmiş sirenleri de eklenince akıl hediyesini almış bütün yaratılmışların vücutlarında dolaşan düşünceler tek bir odak noktasında toplanıyor ve dualarda buluşuyordu. |
|
Hastanedeki Kara Talih
(Senanur Budak) 10 Ekim 2015 |
Modern |
| |
Hastane binalarının karanlık koridorları el ele uzanmış mezar taşlarını andırıyordu. Küçücük bedenlere gizlenmiş hastalıklar o koridora girince kafese tıkılmış bir maymunmuşçasına ürkek ve kararsız davranıyordu. Aylarca orada yaşamak zorunda kalan çaresiz çocuklar adeta güneş görmemiş meyveler gibi eksik ve yaralı olarak olgunlaşmak zorunda kalıyordu. |
|
Ay ve Yıldız Bir Seyfullahtır.
(Senanur Budak) 17 Ekim 2015 |
Didaktik |
| |
Babamın vücudundan akan kanlara gebe olan bulutların taşıdığı ıstırap havasını kaldıramayacak kadar küçüktü yüreğim. Henüz hiçbir şeyi idrak edemeyecek kadar manasız ve tenhaydı içimdeki mücerret denizi. Ne annemin yorgun ve kurumuş gözlerinin altındaki endişeyi anladım ne de babamın al bayrağa sarılmış çıplak tabutunun içinde ki yüksek kudreti. Benim anladığım tek şey, asker üniforması giymiş bir ablanın yanında eve girdiğimde; akşam yanıma gelmeyecek olan babamın yokluğuydu. |
|
Bu Şehirden Gidiyorum
(Senanur Budak) 9 Kasım 2015 |
Bireysel |
| |
Öğretmenin verdiği kompozisyon ödevi için gelecekte kurmak istediği yuvayı düşünüyordu. Dışarıda ki kasvetli hava onun içine düştüğü karanlık dehlize iyice derinlik katıyordu. Küçük Zehra babasının annesine karşı olan yamalı ve iki yüzlü üslubu , abisinin yaratılmış bütün kadınlara bakınca ortaya çıkan sempatik suratının içindeki zebani siması Zehra’nın nasıl bir yuva istediğini hayal etmesini kolaylaştırıyordu. Çevresinde ki azap Zehra’yı içinden çıkılmaz bir duruma sokuyor ve kaçıp gitmek isteğini bir çivi gibi beynine çakıyordu. |
|
|
Sadece yaşamak istiyorum. Korkmadan, bıkmadan, usanmadan. Kurtların yüzyılın açlığıyla üzerimize atılmadığı, sevgi fiilinin pervasızca harcanmadığı, kara gölgeli planların olmadığı bir dünyada; sadece koskoca bir çınarın gölgesinde oturmak istiyorum. Dört bir yanımı sevgi kaplasın; ilim, cehaletin karşısında bize kol kanat gersin istiyorum.
|
|