Peronda Ayak Sesleri
(Ertunç Barın) 17 Mart 2011 |
Aşk ve Romantizm |
| |
...
...
Trenin hareket etmekte olduğunu işte o zaman gördü adam. Nasıl da duymamıştı lokomotifin havayı yırtan düdük sesini!
“Bu trenin bir dönüşü olmalı, mutlak olmalı!” diye haykırdı. Artık koşuyordu da.
“Nerede? Ne zaman?”
Kız bir şey söyledi.
Tren hızlandı.
Kız duyuramadı sesini.
Tren uzaklaştı.
...
... |
|
Tablodaki Yüz
(Ertunç Barın) 21 Haziran 2011 |
Modern |
| |
Rembrandt’ın derin altuni karanlıklara gömdüğü yüzlerden biriyle karşı karşıyaydın. Öyle sandın; adamın kalıplı, koyu giysiler içinde bakımlı, parlak, cilalı parlak yüzü müydü yoksa seni böyle yanıltan?
|
|
|
DEVŞİRME KOCA SOLAK:
Bir Sırp çocuğuyla değiştirilip devşirme verilen İshak, sonraki adıyla Aybar:
Sakın Türkçe konuşma, Müslümanım deme!" diye tembihleyen pürüzlü sesi hâlâ kulaklarındaydı. Öyle ki, o anda meydandaki şaşkın bakışların "Ama bu İshak!" diyen seslerini duymadı bile.
Hayretini gizleyemeyenlerden biri de Papaz Vojislav'dı. Tepkiyle öne çıktı, tam söze başlayacaktı ki, bir elin kolunu sıkıca kavradığını duydu. Dönüp baktığında Milosav Petrovic ile burun buruna geldi.
Kaşlarını çatarak,
"Sus!" dedi Petrovic. "Tanrı'nın yazdığını bozma! Devşirme Ağası her şeyi biliyor."
Kendini giderek saray entrikalarının içinde bulan Danilo, yeni adıyla Üzeyir:
Eski koğuş arkadaşlarını yabana atma, siz birbirlerinizin derdi, ama melhemiydiniz de aynı zamanda, işe Önce onlarla başla, çekirdek oluştur! Kerim, Asım, Nurettin... hiçbiriniz hizmetten kaçamazsınız, haşa! Hünkârımıza layık kullar olmak için öğrendiğiniz o bilgileri günü geldiğinde en doğru şekilde kullanacaksınız..."
"Beni dinlemezler ki..."
"Sen dinlemeyeni bana gönder!"
Üzeyir, bu konuda arkadaşlarıyla hiç konuşmadı. Aklı tehlikenin boyutlarını görebiliyordu henüz. Duygularınaysa, kimse bilmese de, yasak ve tehlikeli alanlarda gezmenin verdiği gizemli bir heyecan karışmıştı.
Bunu ancak Aybar 'la konuşabileceğini düşünüyordu.
Ve yalnızca eşi Safîye Sultan'ın bildiği bir nedenle ordusunun başına geçemeyen, özel muhafızına, "Sen hiç rüyalarında bir sabah uyandıklarında sokaklarını kafaları kılıçtan geçirilmiş köpek ölüleriyle dolu bulan İstanbul halkının feryadını duydun mu?" diye soran III. Murat...
Aynı dönemde, aynı küçük Sırp köyünden iki devşirme... İstanbul'da başlayan, farklı gelişen iki yaşam çizgisi... ve ürpertici, bir o kadar da düşündürücü bir SON...
Devşirme Koca Solak, yazarın önceki kitaplarından tanıdığımız gibi, aşırı övgüyle yanlış bilgi, haksız yergi arasında sıkışan Osmanlı tarihinde yine insanı arayan, onu yaşadığı dönemsel koşulları içinde gerçek boyutlarıyla yakalayan sürükleyici bir roman, bir solukta okuyacaksınız.
|
|