..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İnsanlığı tanımak insanları teker teker tanımaktan kolaydır. -La Rochefoucauld
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Modern > Ertunç Barın




21 Haziran 2011
Tablodaki Yüz  
Ertunç Barın
Rembrandt’ın derin altuni karanlıklara gömdüğü yüzlerden biriyle karşı karşıyaydın. Öyle sandın; adamın kalıplı, koyu giysiler içinde bakımlı, parlak, cilalı parlak yüzü müydü yoksa seni böyle yanıltan?


:BAEG:







Zile bastığında henüz sönmemişti sevincin. Hizmetçi Kız, kapıyı açar açmaz seni tanımıştı. Belli etmedi. Tedirgin, saygılı uzaklığını koruyarak,
"Haber vereyim, efendim..." dedi, silindi.
Habersizdi gelişin.
Bekletilmiş olman da önemli değildi, uzun süre, salonda...
Öylesine kendinle doluydun; duymamıştın ki zamanı.
Şaşıyordun. Almıyordu aklın. Bir çocuğun, henüz kucağına bile almadığın bir bebeğin senin gibi koskoca bir adamı, üstelik kararlı bir adamı böylesine değiştirebileceğini...
Oysa biliyordun: Gelmeyecektin bu eve. Hiç! Ama... işte gelmiştin! Bekliyordun...
Daha dün, kırılan onurunu bile unuttun.


Neden sonra, kapıda, yanında orta yaşlı, ilk kez gördüğün biriyle göründü Rıfat Bey. Yine de tanır gibi oldun adamı. Rembrandt’ın derin altuni karanlıklara gömdüğü yüzlerden biriyle karşı karşıyaydın. Öyle sandın; adamın kalıplı, koyu giysiler içinde bakımlı, parlak, cilalı parlak yüzü müydü yoksa seni böyle yanıltan?
Ve daha oradan,
"Ne var... ne oldu?" diye seslendi kayınpederin Rıfat Bey.
Uzak, selamsız...
Üşür gibi oldun. Bir an, derin, koyu karanlıklarda uçuşan beyaz noktacıklar gördün. Kararmıştı gözlerin.
Sordu; bir şey söylemeliydin. Niye sustun öyle... bir süre?


Oturduklarında onlar yine kendi konularına dönmüşlerdi. Kapasite artımı, bazı kuruluşların birleştirilmesi, büyütülmesi... gibi şeylerdi konuştukları.
Oysa sen çocuğunu büyütüyordun gönlünce. Okul önlüğünü giydirmiş, çantayı da vermiştin hani eline...
Sonra, nasıl oldu o öyle, söyleniverdin birden kendi kendine, biraz da kurumlu:
"Ben bugün baba oldum."
İşte o anda sıçradı yerinden kayınpederin.
"Kızıma bir şey mi oldu yoksa?"
Suçlayıcıydı bakışları. Ürperdin.
"Hayır hayır, başarılıydı doğum, çocuk da öyle, hem de oğlan..." diye bir şeyler söyledin. Duyulur duyulmaz, belli belirsiz bir sesle.
Aynı anda, coşkuyla,
"Bak, buna içilir," dedi; araya girdi, orta yaşlı adam.
"Bugün alkol almadığımı biliyorsun," dedi, susturdu hemen onu Rıfat Bey. Terslemeydi bu!
Uçuverdi altunisi, daha bir karanlıkta kaldı tablodaki yüz.
"Yok... hayır... bir daha buraya gelinmez," diyordun.
Nasıl da biliyor, tanıyor karın!
Hastanede, birkaç saat önce, sana,
"Gitme istersen, telefon et yalnızca," demişti.
Anlamadın.
Unutmuştun kırgınlıkları... her şeyi... Sanatını, ressamlığını bile.
Tertemizdin, yenilenmiştin. Sanki sendin doğan!


"Bir çocuk eksikti... Şimdi neyle geçineceksiniz? Fırçayla, boyacılıkla olacak iş mi bu? Çekecek, kızım da olsa çekecek! Ta ki, ’Haklıymışsın babacığım’ diyene, dönene dek..."
Sanaydı bu sözler.
Dinledin.
Fırçalarını kırıyordu birileri... Eller, birçok eller, vücutsuz eller, her biri bir kartal pençesi eller, üşüşüyorlar, saldırıyorlar, parçalıyorlardı bildiğin tüm tablodaki yüzleri...
Ve sonunda beceriksizce kendini sokağa attın.
Tam çoğaldığın, bunu, en ince derinliklerinde duyduğun bir günde yalnızdın.










Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Peronda Ayak Sesleri


Ertunç Barın kimdir?

İş insanın aynasıdır.

Etkilendiği Yazarlar:
Heinrich Böll, Charles Dickens, Viktor Hugo


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ertunç Barın, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.