..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bir klasik herkesin okumuş olmayı istediği ancak kimsenin okumayı istemediği eserdir. -Mark Twain
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Aşk ve Romantizm > Ertunç Barın




17 Mart 2011
Peronda Ayak Sesleri  
Ertunç Barın
... ... Trenin hareket etmekte olduğunu işte o zaman gördü adam. Nasıl da duymamıştı lokomotifin havayı yırtan düdük sesini! “Bu trenin bir dönüşü olmalı, mutlak olmalı!” diye haykırdı. Artık koşuyordu da. “Nerede? Ne zaman?” Kız bir şey söyledi. Tren hızlandı. Kız duyuramadı sesini. Tren uzaklaştı. ... ...


:BJHA:

Haber başlıklarına şöyle bir göz atması yetmişti. Kararıverdi adamın içi.
“Tutukluluk süreleri cezaya dönüştü.”
Tam elini uzatıyordu ki bir başka el alıverdi gazeteyi. İnce, zarif bir el… Döndü. Işıltılı bir yüzle karşı karşıya kaldı. Tanır gibi oldu yirmili yaşlarda, uzun sarı saçlı, ince yapılı, yeşil mantolu kızı. Oysa onu ilk görüyordu. Güldü. Beceriksizce güldü. Hafifçe yana çekildi.
“Buyurun…” dedi.
Titrekti sesi.
“Kusura bakmayın, trenim kalkacak da,” dedi kız; kasaya yöneldi. Bir ara, parayı verirken, esmer tenli, biçimli yüzlü adama baktı.
Adam, gazetelerin önünde öylece duruyordu. Etkilenmişti. Böylesi durumlarda bir çeşit soylulukla kaçırdığı bakışlarını bu kez denetleyemiyordu. Hatta bir an, çok kısa bir an, konuştu, bir şeyler söyledi bakışları.
Yanından geçerken,
“Teşekkür ederim,” dedi kız, gülümsedi.
Adam,
“Rica ederim,” derken, kız, yumuşak adımlarla çoktan kapıya varmıştı.
Adımlar!
Birden irkildi adam.
“Bu sesleri tanıyorum ben!” dedi. “Aynı ayak sesleri… O bildik adımlar…”


Hep içinde duyardı bu sesleri.
İçinin derinliklerinde yürürdü adımlar sanki.
Hafifçe basardılar. İncitmekten korkan, ağırlığını duyurmayan, buna karşın, belki de asıl bu yüzden, belirgin bir duyarlılığı yansıtan bir ses vardı bu adımlarda. Yadsıması, ilgisiz kalması mümkün değildi. Binlerce adım arasından seçebilirdi bile.
İlle de geceleri ve çıplak gelirdi adımlar.
Ve tüy gibi yumuşak.
Yatağında yalnızlık büyütürken,
“Buralarda geziniyor, yakınımda…” derdi, öyle olsun isterdi. “Bir gün karşılaşacağız ve ben buna hazırlıklı olacağım. Hoyrat, aceleci adımlarla gelen düş kırıklıkları yaşamak istemiyorum artık. Duruldum; beklemeyi, kaderi zorlamamayı öğrendim. Bir gün, hiç umulmadık bir anda…”


Birden elindeki gazeteyi bıraktı.
“O gün, bugündür,” dedi. Yüzü aydınlandı. “Ya da… ya da yoktur öyle bir gün!”
Hızla kapıya yöneldi.
Gözleri peronları taradı.
Göremedi, bulamadı kızı. İstasyon kalabalıktı.
Gözlerini yumdu. Sıkı sıkı yumdu.
Ayak seslerini işte yeniden duyuyordu. Sese doğru yürüdü. Geniş adımlarla yürüdü. Oraya buraya çarptı; koşuşan, mendil sallayan, kucaklaşan insanlara çarptı, yürüdü.
Ayak sesleri kesildi sonunda.
“Şimdi oturuyor olmalı,” dedi, gözlerini açtı.
Genç kız karşısındaydı.
Hemen önündeki trende, pencere kenarına oturmuş, sevgi uyandıran gözlerle dışarıya, kendisine bakıyordu.
İçi ısındı.
“Ancak o böyle bakabilir,” dedi, coşkuyla. “Bu, o!”
Cama yaklaştı.
Kız, pencereyi açıp,
“Gazetenizi almamışsınız,” dedi, yine aynı gülümsemeyle.
Adam gözlerini kızdan ayıramıyordu.
“Sizinkini okurum,” derken mutluluktan uçtu. Tanrım, bu kız hep gülmeli!
“Korkarım bu gerçekleşemeyecek,” diye yanıtladı kız. “Trenim kalkıyor.”
Trenin hareket etmekte olduğunu işte o zaman gördü adam. Nasıl da duymamıştı lokomotifin havayı yırtan düdük sesini!
“Bu trenin bir dönüşü olmalı, mutlak olmalı!” diye haykırdı. Artık koşuyordu da.
“Nerede? Ne zaman?”
Kız bir şey söyledi.
Tren hızlandı.
Kız duyuramadı sesini.
Tren uzaklaştı.


Adam, bir süre, uzun bir süre, zamansızlığı yaşadı.
Günlerce istasyona gelip kızın dönüşünü bekledi.
Yanılmadı.
Bir gün kızla birlikte döndü tren.
Yaklaştıklarında,
“Geleceğinizi biliyordum. Kolay olmadı bugüne ulaşmak. Niçin geciktiniz?” diye sordu adam, örtülü bir sitemle.
“Hemen gelemezdim,” diye açıkladı kız. “İnsanları tanıştıran, yaklaştıran hep bir neden olur. O nedeni anlamak için bekledim.”
“Ben de…” diyebildi adam. “Ben de bekledim.”
“İnanın gelmeyi çok istedim,” diye devam etti kız. Yutkundu. “Bakın gazeteyi de yanımda getirdim. Zaten okuyamamıştım. Bakışlarınızı beraberimde götürmüşüm meğer. Her açışımda sayfalarında gezindiniz.”
Adam, hafif fakat kararlı bir sesle,
“Birlikte gezinelim,” dedi, elini uzattı.
“Birlikte…” diye karşıladı kız; kendini uzatılan ele güvenle bıraktı.


İstasyonu terk ederlerken adımlarının sesleri kentin gürültüsüne karıştı. Ancak bu, birbirlerinin yürek çarpıntılarını duymalarına engel değildi.
Sonraları da olmadı, hiç olmadı.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Tablodaki Yüz


Ertunç Barın kimdir?

İş insanın aynasıdır.

Etkilendiği Yazarlar:
Heinrich Böll, Charles Dickens, Viktor Hugo


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ertunç Barın, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.