|
Küçük bir çocukken babama yalvardım. "Ne olursun vilayet konağı önünde kaleminden kan damlayan, ipten adam alan cümleler yazan katiplere beni çırak ver." dedim. Ama beni dinlemedi. Önce bir katibin yanında işe başlayıp sonra bir yazarın yanında çırak olarak yetişebilseydim düşlerim gerçek olabilirdi. Babam beni dinlemek şöyle dursun inadına yapar gibi gitti beni terzinin yanına çırak verdi. İki hafta dükkana çay, gazoz taşıyıp kömürlü ütüyü tutuşturmak, her sabah dükkanı süpürmek zor geldiği için işten kaçtım. Terzi çırağından yazar olduğu nerde görülmüş. İki yıl yazlık sinemada makinist çıraklığı yapmamın bu günlere gelmemde çok faydası oldu. Bütün türk filmlerinin senaryolarını afişine bakıp çözer hale geldim. "Bunları yazmaya ne var, ben de yazarım deyip" o işide bıraktım.
Çünkü bir yazma meraklısının maceralara atılması, insan selinin içinde farklı yaşamlarla tanışması gerekli. Kararım yerinde olmasına rağmen kasabamız küçük bir yer olduğu için karıştığım insan seli hiç bir yere akmıyordu. Artezyen borusundan aşağı akan suyun girdabında akşama kadar dönüp duran saman çöpü olmaktan bir türlü kurtulamadım. Bu durgunluk sadece benim gelişmemi engelmedi. Kilometre kareye düşen vukuat sayısındaki azlıktan dolayı bütün kasabalılar can sıkıntısından patlardı. Hatta bir söylenceye göre bizim oraların adamının ömrünün bu kadar kısa oluşu can sıkıntısından kaynaklanıyormuş.
Mahallediki kadınlar bile dedikodu malzemesi bulmakta zorluk çekerlerdi. Hatta eski yıllara ait dedikoduları tekrar tekrar seslendirip " nerde o eski günler, bizim gençliğimizde bu kasabada üç günde bir kız kaçardı. Gaytan bıyıklı kocalar içip içip eve gelirler, üşenmeden gecenin köründe dır dır eden karılarını döverlerdi. Gecinin bir yarısı sokağa jandarmalar gelirdi, seyiri güzel olurdu. Bereketi kaçtı sokakların valla" derlerdi. Böyle sakin ve sesiz bir kasaba insan düş gücünü sürekli canlı tutamaz. Ne kadar hevesli olursan ol can sıkıntısının elinde mutlaka miskinleşip körelirsin. Güzel cümleler yazmak için, sürükleyici olaylar anlatmak için yanlış topraklarda büyüyüp çorak kaldım. Neden bu kadar sıkıcı olduğumu, kötü yazdığımı umarım anlarsınız.
|
|