Hangisi Olacağız?
(TURGUT ÇAKAR) 16 Eylül 2003 |
Yaşam |
| |
Neler Oluyor ? sorusunu daha yüksek sesle sormak zamanı artık ! |
|
|
İnsanın nerede,ne zaman,hangi koşullarda ve hangi aidiyet içinde dünyaya geldiğinin kesinlikle anlamlı olmadığını düşünüyorum.
Gerçekte her birimiz ayrı ayrı dağ doruklarında toprağı inatla delip,güneşe çığlık çığlığa merhaba demiş,tadı başka,rengi başka,kokusu başka birer pınarız.
Ve doğduğumuz andan itibaren yaşam denilen yatağın içinde derinliği,sıcaklığı,iklimi bilinemeyen "o büyük denize"doğru zorunlu olarak akmaya başlıyoruz.
Akarken kirleniyor,bulanıyoruz.Bazen yavaşlıyor,bazen coşuyoruz.Hareket eden,hedefe doğru yol alan her akışın doğasında kirlenmelerin,bulanmaların da olabileceğini bilmek zorundayız.Yolu üzerindeki ilk çukurda takılıp beklemekten başka hiçbir şey yapamadığı için küflenmiş,kokuşmuş bir "birikinti"olmaktansa,insana yakışan tavrın;yüzlerce metrelik çağlayanlarda bütün kirini,kendinden olmayanı arıtıp,bembeyaz köpüğe kesmiş sulardan olmak gerektirdiğini unutmamalıyız.
Yeri geldiğinde,gerektiğinde "yokuş yukarı"akabilecek kararlılıktan yoksun olmanın gerçekte "yaşamıyor olmakla"aynı şey olduğunu bilmek durumundayız.
Çünkü tarihimiz,yani insanın tarihi aynı zamanda kaynaktan denize doğru çoğunlukla boşa akışların,heba oluşların tarihi olmuştur çoğu kere.Ama bugünümüzü,dün akarken (ister din,ister felsefe,ister ideoloji zemininde) kendi yatağını "adam gibi"yaratanlar olmuştur.
Evet akacağız ! Gerektiğinde yokuş yukarı bile olsa devam edeceğiz.
Bizden önce açılmış olan yatakların hakkını en soylu biçimde teslim edip ve onlardan ilham alarak,her adımda daha da çoğalarak,coşarak kendi yatağımızı yaratacağız.
Ve işte o zaman GERÇEKTEN İNSAN OLACAĞIZ...
|
|