..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Kitaplarla dolu bir oda, ruhlu bir beden gibidir. -Cicero
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Anılar > Nilüfer Magriso




14 Ekim 2002
Bir Kır Masalı  
Sıkıntılı bir Eylül akşamüstü yürüyorum sıkıntım içimde her adımda daha da büyüyerek

Nilüfer Magriso


Masallar eskide mi kaldı, yoksa saraylar, şatolar, cadılar mı yandı..


:BFCD:
Gün batımına bir iki saat vardı. Köyümüzde teyzemi ve eşini ağırlıyorduk. Evimizin içinde akşam yemeği için tatlı bir telaş vardı. Görünüş bu ya, tebessümümüzü eksik etmiyorduk yüzlerimizden. Belki iç sıkıntımızı saklama çabasıydı dışarıdan görülen.

Yüz'ün kamufle etmeye çalıştığı sıkıntımızı bir nebze dağıtmak telaşıyla evimizden bir kilometre uzaklıktaki sebze bahçesinden birkaç tutam taze soğan istemek bahanesiyle teyze ile attık kendimizi kırlara. Güneşin, yarın görüşürüz der gibi bir hali vardı. Belli ki terketmekteydi bizi. Konuşacak hiç bir şeyimiz kalmamıştı o an. Ya da vardı da bizim gücümüz tükenmişti. Geçmekte olduğumuz alan etrafa yayılmış koyunlarla çevriliydi, ve tabii ki çoban köpekleri.

O an her şey çok sakin gözüküyordu. Fütursuzca geçtik sürünün ve çoban köpeklerinin arasından. Bahçeye vardığımızda, güleryüzlü köylüler karşıladı bizi. Sanki güçlenmiştik bir an. Güneşsiz kalma arifesinde bize gülümseyen birer güneşti onlar. Toprak ananın doğumuna tanıktık o an. Dölünün en taze ürünlerini sunuyordu bize, güneş yüzlü insanların elinden.

Dönüşümüz kaçınılmazdı. Sıkıntılarımızın ısrarcılığı tükenmek bilmiyordu. Tabiat bile avutamıyordu biz insancıkları.

Evimizden oldukça uzaktaydık hala; koyunlar da bıraktığımız yerde. Ve işte o an, ölüm kapımızı çalmak üzereydi, biz bihaber.

Bir tepenin ardından tüm öfkesiyle koşuyordu bize doğru, refakatçılarını da yanına katarak.

İşte o an çoğunlukla filmlerde rastgeldiğim, haber kanallarında kustukları ölüm. Şimdi tam arkamdaydı. Ne ilginçtir ki ölümü görmek istedim ve arkamı döndüğümde ruhumu, bedenimi kaskatı kesen görüntüyle karşılaştım. Ölüm; bir çoban köpeğinin hain bakışlarında, salyalarında varolan ve beni almak için daha da yaklaşan. İnanın, o saniye aklımdan geçenler o kadar bana uzak ve inanılmazdı ki. Canımın yanmasından korkuyordum; ölüm değildi beni donduran. Acı çekecektim, sürünecektim ve bitmeyecekti. Sonu istiyordum, ölümü istiyordum. Tek duam vardı, bir hamlede canımı alması, benimle oynamaması. Oyuncağı olamayacak kadar bitkin ve sıkıntılıydım. Mücadele edecek gücüm olmadığı gibi bir an evvel son'un gerçekleşmesini istiyordum.

Ne olduysa yürümeye devam ettik, sadece bacaklarımız şartlanmışcasına bizden habrsiz evimize yol almışlardı.

Köyümüze vardığımızda ne teyzem ne de ben konuşabiliyorduk. Sarsılmıştık, silkelendik ve birbirimize döküldük. Teyzeme ölümün düşündürdükleri ne kadar farklıydı oysa. O umudunu hiç yitirmemişti. O anda bizi kaç saat sonra bulup kurtarabileceklerini hesaplıyormuş. Oysa ben ne kadar uzaktım kurtuluştan.

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Eline sağlık...
Gönderen: Gültekin BAYIR / İstanbul...
6 Mayıs 2004
Nefes alıp vermeye devam et lütfen. Nefes alıp verirken kurduğun cümleler çok keyif verici. Devam lütfen :)




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yaşam Mucizedir
Geldiği Gibi
Kalıplar Türkiyesi

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Küçüğüm [Şiir]
Keşkelerimde Yoksun [Şiir]
Savaşım [Şiir]
Vazgeçemediğim [Şiir]
Ruh Göçü [Şiir]
Aynur'a [Şiir]
Bir Daha ki Bahara... [Şiir]
Kayboluşlar [Şiir]
Gitmek [Şiir]
Tutun [Şiir]


Nilüfer Magriso kimdir?

Yazarak nefes alabiliyor, yüreğimi yeni duyarlılıklara açmak için yazıyla boşaltıyorum ve artık sizlerle paylaşmanın zamanının geldiğini düşünüyorum. Bazı sözler sadece yazmak içindir.

Etkilendiği Yazarlar:
Thomas Mann, Albert Camus, J. Paul Sartre, Orhan Pamuk, Mehmet Eroğlu, Erhan Bener


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Nilüfer Magriso, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.