..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Paranız varsa toprak alın. Artık üretmiyorlar. -Mark Twain
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Eğitim > Sadık Kartal




25 Mart 2011
Akıllı Olan Tahta Değil Öğretmendir  
Sadık Kartal
Türkiye de eğitimin asıl sorunları bir tarafa atılıp materyal sağlamaya yönelik çeşitli projelerle "reformlar" yapıldığı belirtiliyor. Ancak yapılması gereken asıl sorunlara yönelmek ve öğretmenin niteliğini arttırmaktır. Çünkü başarının yolu akıllı tahta gibi materyallerle değil iyi yetişmiş öğretmenden geçer. Dünya örnekleri ve eğitim tarihimizdeki başarılı modeller bunu gösteriyor.


:CDCA:
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kamuoyuna açıklanan ve Dünya'da bugüne kadar gerçekleştirilmiş en büyük eğitim projesi olarak belirtilen Fatih Projesi hayata geçirildi. Eğitim ve teknoloji alanında Ülkemizi Dünya'da bir numaraya taşıyacağı belirtilen proje ile tüm okullara Akıllı Tahta, Çok Fonksiyonlu Ağ Yazıcısı ve Ağ Fotokopi makinesi kurulacağı belirtildi. Hatta Milli Eğitim Bakanlığının bazı birimleri bunları projenin buzdağının sadece görünen yüzü olduğunu ifade ettiler. Z-Kitap (Zengin İçerikli ve Etkileşimli E-Kitap ), pek çok yeniliği içeren EBA (Eğitim Bilişim Ağı), Video Konferans yolu ile ders anlatımı vs. buzdağının öte yüzünden sadece bir kaçı!. Eğitim – öğretimde teknoloji kullanımının öğrencilerimizin 21. yüzyıl becerilerini kazanmalarını sağlayacağı göz ardı edilemez bir gerçek olduğu da vurgulandı. En önemlisi de eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanacağı şeklindeki iddiaydı. Projenin maliyeti 1.000.000.000 dolar olarak hesaplanmış. Oldukça iddialı olan bu projeye Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından start verilerek siyasi desteğin tam olduğu mesajı da verildi. Hatta bu destekten ve maliyetinin yüksekliğinde olsa gerek projenin seçim yatırımı olduğu bile dile getirildi.
Eğitsel açıdan öğrenmede çok duyuya hitap etmesi bakımından materyal çokluğu her zaman avantaj sağlar. Öğretmenin işini de kolaylaştırdığı gibi kısmen zorlaştırdığı da olur. Ancak materyali işleten de öğretime destek haline getiren de öğretmendir. Öğretmen eğitim öğretimde başat konumda iken materyale yüklenen anlam ve beklenen katkı her zaman öğretmenin önünde gösterilmeye çalışılıyor. Eleştiri noktamızdan birincisi burasıdır. Örneğin Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu “Hiç kuşkusuz, eğitim ve öğretimin teknolojik gelişmelerle desteklenmesi ve yaygınlaştırılması eğitimde niteliğin yükseltilmesi bakımından büyük önem arz ediyor. Akıllı tahtalar da bunlardan birisi.” Bakan, aynı konuşmasında akıllı tahtaların maliyetlerinin yüksek olduğunu da belirtmiş.
Konu akıllı tahtadan açılmışken bu noktadan devam etmekte fayda var. Teknik olarak akıllı tahta, projeksiyon aleti, bilgisayar ve beyaz tahtayı bir araya getiren bir aparattan oluşur. Kalem hareketleri Bilgisayardaki Programla Projeksiyona aktarılınca tahtada yazı görüntüsü oluşur.
Uluslararası Öğrenci Başarılarını Değerlendirme Projesi olan PISA çalışmalarına Türkiye 2003 yılından beri katılıyor. Bu sınavda öğrencilerin okulda uygulanan müfredat kapsamında ele alınan konuları ne dereceye kadar öğrendikleri değil, gerçek hayatta karşılaşabilecekleri durumlarda sahip oldukları bilgi ve becerileri kullanabilme yeteneği, akıl yürütme ve fen ve matematik kavramlarını kullanarak etkin bir iletişim kurma becerisine sahip olup olmadıkları ölçülüyor. Türkiye 2003 yılından bu yana sınavda son sıralarda yer almakta, Finlandiya ise hep ilk sırada yer alıyor. Finli öğrencilerin elde ettiği başarıların arkasındaki tek faktör öğretmenin niteliğidir. İlginç olan nokta da Finlandiya’da bizim ilkel, demode olarak gördüğümüz karatahtanın öğretmenlerce hala kullanılmasıdır
1980 li yıllardan sonra küreselleşme ve neo liberal politikalar sonucu eğitimin ticarileşmesi ve pazarlanması için yeniden yapılandırma çalışmalarına gidilmiştir. İkinci eleştirimiz de bu noktadan hareketle olacaktır. Daha önce okulla, eğitimle ilgisi olmayan birçok firma, eğitim odaklı faaliyetlere başlamıştır. Çünkü sermaye grupları eğitimdeki özellikle materyal döngüsünü önemli birer ticari faaliyet olarak görüyorlar. Örneğin TÜSİAD ın yayınladığı eğitim ile ilgili raporlarda okul öncesini doğru başlangıç olarak belirtmesi, bu öğretim kademesini yaygınlaştırmanın etkilerini her şeyin temeli olarak belirtmesi dikkat çekicidir. Çünkü okul öncesinde kullanılan materyal oldukça pahalıdır ve veli bu öğretim kademesine para yatırmaktan kaçınmıyor. Aynı şekilde son yıllarda her tarafta açılan vakıf üniversitelerinin belli sermaye gruplarınca açılması da bir başka dikkat çekici noktadır.
1980 lerin ikinci yarısından itibaren her sınıfa bir televizyon, takip eden yıllarda her sınıfa bilgisayar, internet bağlantısı vs. gibi sermayeye para aktaran “projeler” oluşturuldu. Ancak ne yazık ki eğitimde istenen niteliğe ulaşılamamış, Türkiye PİSA sınavında yine de son sıralarda yer almıştır. Eğitimde akıllı tahta kullanımı, Fatih projesi vs. gibi çalışmalar sermayeye para aktarımının son uygulamalarıdır. Bundan sonra da niteliğin artmayacağı tecrübeyle sabittir.
Bu tür projelerin eğitimde fırsat eşitliğini sağladığı özellikle Fatih projesi ile de sıkça dile getirildi. Ancak fırsat eşitliği yalnızca materyal sunumu ile sağlanan bir kavram değildir. Herkese en üst basamağa kadar belirli düzeyde asgari öğrenim imkânın sağlanması, her bireyin yetenek ve gizilgücünün ortaya çıkarılması eğitimde fırsat eşitliğinin içini dolduran tanımlamalardır.
Eğitimde yeni proje üreteceklere ve onları betimleyecek akademisyenlere âcizane birkaç önerim olacak. Türk-iş verilerine göre Türkiye de her yıl yaklaşık 1 milyon 200 bin kişi çalışmak amacıyla hareket halindedir. Bunların büyük çoğunluğu mevsimlik işçidir. Mevsimlik işçi çocuklarının geneli ilköğretim çağında ve okullar açık olduğunda aileleri ile birlikte göç ediyorlar ve eğitimden uzun süre uzak kalıyorlar. İlköğretimde okullaşma oranı 2010 verilerine göre %98. Yani ilköğretim çağ nüfusunun %2 lik kesimi eğitimden yoksun kalacak ömürleri boyunca. Eğitimden uzak kalanların fırsat eşitliği nasıl tanımlanır. Yüksek öğretime başvuranların yalnızca dörtte biri bir programa yerleşebiliyor. Geri kalan dörtte üçünün eğitim hakları sağlanamıyor ve fırsat eşitsizliği doğuyor. İlköğretimden yüksek öğretime test ile tost arasına sıkışmış çocuklarımızın bilgiyi ezberleyerek diploma almaları hangi eğitim anlayışına uygundur. 250.00 e yakın atama bekleyen öğretmenlerin yaşadıkları buhran nasıl dinecek.
Türkiye de eğitimin asıl sorunları bir tarafa atılıp yalnızca işin cafcaflı kısmı ön plana çıkartılıyor. Yapılması gereken asıl sorunlara yönelmek ve öğretmenin niteliğini arttırmaktır. Çünkü başarının yolu akıllı tahtadan değil iyi yetişmiş öğretmenden geçer. Dünya örnekleri ve eğitim tarihimizdeki başarılı modeller bunu gösteriyor.

.Eleştiriler & Yorumlar

:: ...
Gönderen: Pelin... / , Türkiye
30 Mart 2011
Projeye genel olarak uzaktan bakıldığında eğitim için yararlı ve işe yarar olduğu görülüyor ancak eğitim alanında bu kadar çok eksik nokta varken böyle bir yeniliğe gidilmesinin sonucu ne kadar başarılı olur, tartışılır... Ülkemizdeki okullar arasında ciddi anlamda bir seviye farkı bulunmakta, iyileştirmeye gidilmeden yeni projeler ortaya çıkarmak anlamsız olmaktadır... Bir bakıma 3 basamak birden yukarıya atlama anlamına gelmektedir. Benim düşünceme göre bu proje, öğrencilere eğitimde eşit fırsatlar tanımaktan çok öğrenciler arasındaki seviye farkını daha da açacaktır... Diğer yandan şu anda çoğu okula gönderilen akıllı tahta aktif olarak kullanılmamakta sadece okulun sosyal çevrede havasına biraz daha hava katmaktadır. Okuluna bu akıllı tahtalardan gönderilmeyen öğretmenler ise çok şey kaçırdığını düşünerek motive düşüklüğü yaşamaktadır... Sizin de dediğiniz gibi Finlandiya'da eğitimin başarısının tamamen öğretmene ve sisteme bağlı olması aslında duruma net bir açıklama getirmektedir. Sonuç olarak anlamlı olarak hayata geçirilmedikten sonra ve öğretmenler bu teknolojik gelişmelere sırt çevirdikten sonra bu projeler yarardan çok eğitim bakanlığına maddi bir zarar getirmektedir... "Akıllı tahta ister misiniz okulunuza?" diye bana sorarsanız eğer, onun yerine akıllı sobayı tercih ederim diye cevap verebilirim :) Kaleminize sağlık, saygılar... P.ÖZASLAN

:: Adım adım
Gönderen: Vildan Sevil / , Türkiye
25 Mart 2011
Önce Köy Enstitüleri, sonra Öğretmen Okulları, Eğitim Enstitüleri, Yüksek Öğretmen Okulları adım adım yok edildi. Bu kurumlar, öğretmenlik ruhu ve bilinciyle öğrenci yetiştirirlerdi.Artık her şey gibi öğretmen de öğrenci de salt meta oldu. Duyarlılığınıza teşekkürler.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın eğitim kümesinde bulunan diğer yazıları...
Anayasa ve Eğitim
Dersimiz; 4+4+4 Eşittir 12
Hemşehrim Pisagor, Ben ve Samos
Dindar Nesil Yetiştirmek Ya da 'Çok İdeolojik" Kalıplar
İspanya, Malaga ve Hola
Başarı Test Çözmede Değil Yetenekte Aranmalı

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Yitik Anılar Şehrinde Bütün Bir Adam [Eleştiri]


Sadık Kartal kimdir?

okumak ve paylaşmak

Etkilendiği Yazarlar:
yaşar kemal


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Sadık Kartal, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.