Bilim şaşkınlıkla başlar. -Aristoteles |
|
||||||||||
|
--Dicle kızım baban çağırıyor. Dicle 17 yaşında orta boylu,rüzgarla dans eden uzun saçları,ela gözlü,zayıf,elleri bir bebek elleri kadar ince,zarif,yumusak sesli bir kız. Diclenin odası kendi dünyasıydı,sığınağıydı,ağlayışlarının,hayallerinin,düşlerinin,kabuslarının ve sevgilinin tek tanığıydı. Aile durumları iyiyydi,babasının bir bakkaliye dükkanı vardı 2 katlı evleri kendinerine aitti. Dicle annesine cevap vermişti. --Tamam Anne Geliyorum Dicle uzun ve dağınık saçlarını toparları,lastik bir toka ile bağladı ve yavaş adımlarla merdivenden indi.Babası 50 yaşında saçları yılların verdiği emekle ağarmış,dini duygusu ağır basan ve yaşama geçmişten gelen zihniyetle bakan feodal biriydi. Dicle babasından korkuyor,babasının sözünden hiç çıkmıyordu.Ama babasının düşüncelerine herzaman karşı olmuş yaşama bakış açısı okuduğu kitaplarla değişmişti. Dicle aşağı inmişti,babası bir koltuğa oturmuş gözleri kızarmış sinirliydi.Dicle bunun farkına varmıştı ama neden böyle olduğunu anlayamamıştı. Dicle --Efendim baba beni çağırmışsın? Babası sanki karşısında hasmı var gibi böbürlendi --Seni bugün komşunun oğlu Fırat ile görmüşler. Dicle bunu duyar duymaz başında kaynar sular boşaltılmış gibi oldu,çok korktu yaptığı birşey yok sadece ilgi duyduğu ve ona ilgi duyan biri ona yardımcı olmuştu,ama bunu diyemezdi çünkü bu babası için bir suçtubu .Dicle bir süre sessiz kaldı ne diyeceğini bilemedi,ne dese dair biliyordu suçlu konumuna düşecekti,çünkü kadına verilen değer sadece evde oturmak,yemek yapmak ve erkeğine köle olmaktı bunu küçük yaşında bile kavrayabiliyordu,çünkü etrafında yüzlercesi vardı. Diclenin bir yalan bulması lazımdı yoksa babası tarafından dövülekti,annesine baktı yardım et ister gibi ama annesi kafasını eğdi onunda yapacağı birşey yok. Diclenin 2 abisi vardı bunlardan biri 30 yaşındaydı adı Hasa’dı diğer ise 25 yaşında onunda adı Ali’di.Ali küçük yaşta babası tarafından yaşamın zorluklarını omzuna yüklemiş okuldan aldırılmış ve sanayide çalıştırmıştı. Dicle heriki abisinede baktı onlardanda bir destek almak için ama onlarda sesini çıkaramadılar başlarını öne eğdiler.Diclenin artık ailesinden destek için hiç umudu kalmamıştı ve sonunda konuşmaya başladı. --Annemden izin aldım kendime ayakabı almak için ayakabı aldım eve elirken Fırat’ta eve geliyordu yanlız gelmemem için eve kadar benimle geldi. Dicle doğruyu azda olsa söylemişti ama anlatamadığı birşey daha vardı o Fırat’ı Fırat’a onu seviyordu.Ama bunu demesi imkansızdı çünkü burda kadın sevemez,kadın aşık olamaz,kadın 2.sınıftır erkek üstündür ancak erkek isterse sevebilir. Binlerce yıllık Ataerkil toplum dünyaya hükmediyordu Kadın sadece erkeğin ihtiyacını gören cinsel bir obje haline gelmişti.Dicle okuduğu kitaplarda böyle öğrenmişti kadını ve erkeği böyle biliyordu o yüzden korkuyordu. Küçük yaşına rağmen yaşamı bilmiş ve yaşama tanıktlık ediyordu. Babası Dicle’ye uzun uzun baktı gözlerini kıstı attığı her adım Dicle’nin yüreğine işliyordu korku celladı Dicle’nin benliğne kendini çizmişti bile,ve Dicle beklenmediği bir anda erkeğin Tanrısal varlık tokadını suratında hissetti. ‘’Kadın Erkeğin kaburgasından yaratılmıştır’’bu mitolojik söz erkeğin kılıf uydurduğu ve herdefasında arkasına saklandığı bir sözdür.Tanrı kadını yaratırken bile lanetlemiş ve onu kendi cennetinden kovmuştur. Kadın herzaman asidir,merak uyandıran bakışı ile bilgi kaynağıdır,herzaman sığınılacak bir limandır ama onurlu bir direniş silgesidir ve sabrın tanrıçasıdır. Dicle yediği tokatın etkisiyle yere savruldu,gözleri ağlamak istemiyordu tuttu kendini,yüreği Dicle’yi tutuyor sabırlı olması için yalvarıyordu ama artık diclenin dayanacak gücü kamamıştı öfkesini gözyaşlarına gömdü ve yaşlar oluk oluk akmaya başladı. Babası --Bir daha böle bir hata yaptığını duyarsam öldürürüm seni,çabuk gözümden kaybol. Dicle koşar adımla merdivenleri sıraladı tek sığınağı olan küçük Dünyasına gitmek istiyordu,odanın kapısını açtı ve yatağına uzandı ve satlerce hıçkıra hıçkıra ağladı. Devamı Gelecek.... Serdar ÖZDEMİR 17 Mart 2011 Saat:13:40
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © serdar özdemir, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |