"Yumuşak olma ezilirsin, sert olma kırılırsın." -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
Birileri ecdadınıza sayıp sövse ne yaparsanız? Sanat adı altında, dedeniz nenenize ‘şöyle şöyle yaptı’ demekle de kalmayıp, ecdadınız hakkında yalan-yanlış duyduklarını Osmanlıda Harem’ini, cariyelerle düşüp kakılan mekân olarak lanse etse ne dersiniz? ‘Dizi film’ adı altında birileri ecdadınızı cariye düşkünü/ cariye salağı olarak beyaz perdeye dökse nasıl tepki verirsiniz?! Tahmin ettiğiniz gibi ‘Muhteşem Yüzyıl’ dizisinden bahsediyorum… Kanuni Sultan Süleyman’ı konu aldığı ileri sürülen 'Muhteşem Yüzyıl' dizisini her izlediğimde kan beynime sıçrıyor, tansiyonlarım bilmem kaç derecelere fırlayıveriyor. İki elimi yumruk yaparak, ‘600 yıl boyunca üç kıtaya hükmetmiş ecdadımız bu hakareti, bu ihaneti asla hak etmemiştir’ şeklinde kendi kendime bağırarak, kime salladığımı bilmeden; rasgele boşluğu yumruklayıp duruyorum. Bu mendebur diziyi izlerken, ilkokuldan beri, tarih derslerinde bizlere anlatılan Kanuni Sultan Süleyman, dizideki bu ‘tecavüzcü’ kılıklı adam olamaz, olmamalıydı, diyorum. Üç kıtaya hükmetmiş, dünyayı titreten Muhteşem Süleyman, sanat adı altında bu kadar kötülenmemeliydi, bu şekilde tanıtılmamalıydı… Kanuni Sultan Süleyman’ın eşi ve Osmanlı tarihinde önemli roller oynamış Hürrem Sultan da dizideki Hürrem değildir... Hele dizideki Harem, “Osmanlı Harem” i değildir ve bu şekilde zihinlere kazınmamalıydı… Çünkü Harem, Harem’i hiç görmemiş bazı yabancı yazarların romanlarında tasvir ettikleri gibi değildir. Harem-i hümâyûn: duvarlarla çevrili, dünyanın en güzel kadınlarının padişahın gönlünü almak için birbiri ile yarıştığı, en büyük dedikodu ve entrikaların döndüğü, en acımasız cinayetlerin işlendiği bir “Altın Kafes” asla değildir… ‘Muhteşem Yüzyıl’ dizisinde verilen Harem; Harem’i bir kez dahi görmemiş Avrupalı romancıların kafasında canlandırdıkları, hayallerini süsledikleri bir Harem… Zira üst düzey Osmanlı devlet görevlilerinin bile giremediği Harem’i Avrupalı Hıristiyanların görmesi hayal dahi edilemez… Ne var ki; Harem’in işleyişi ile ilgili hayaller kuran Avrupalılar (Osmanlı düşmanları) Harem’le ilgili pek çok yanlış bilgiyi içeren yazıları kaleme alarak -maalesef- edebiyata taşıyarak aslı astarı olmayan bir Harem oluşturdular. Haydi, kastettiğim Avrupalı yazarlar art niyetliydir, peki bu gün 'Muhteşem Yüzyıl' senaryosunu yazan, yazarlar kim ve kimlerdir? “Korunan, mukaddes şey ve yer” anlamına gelen ve Osmanlıda; evlerde kadınların erkeklerle karşılaşmadan günlük hayatlarını sürdüreceği anlamlarına gelen “Harem” 'Muhteşem Yüzyıl' dizisindeki Haremle ne alakası var?!... Tüm bunları göz önünde bulundurarak; her hafta yetmiş milyon insanımızın gözü önünde ecdadıma küfreden 'Muhteşem Yüzyıl' dizisini kınıyor ve telin ediyorum… Ve tüm Osmanlı torunlarını duyarlı olmaya davet ederek bu melun diziyi izlememelerini tavsiye ediyorum.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Şevket Başıbüyük, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |