..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Dünyada birbirinin eşi ne iki görüş vardır, ne iki saç kılı, ne de iki tohum. -Montaigne
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Fantastik > Aslı Orhon Tunca




23 Şubat 2011
Zehir Fısıldayan Köpükler  
Aslı Orhon Tunca
“ Babanı değiştiremeyeceğimi anladığımda gerçekten onu sevmeye başladım” demişti annesi. Gülru’nun da kendini sevmesi, hatta hayatını devam ettirebilmesi için öncelikle kendini olduğu gibi kabul etmeye başlaması gerekiyordu. Ama birtürlü başaramamıştı, gerekli de görmemişti.


:BDHI:

                                                                  

“ Babanı değiştiremeyeceğimi anladığımda gerçekten onu sevmeye başladım” demişti annesi.
Gülru’nun da kendini sevmesi, hatta hayatını devam ettirebilmesi için öncelikle kendini olduğu gibi kabul etmeye başlaması gerekiyordu. Ama birtürlü başaramamıştı, gerekli de görmemişti.
Olmayan şeyleri olmuş gibi, varmış gibi, onunmuş gibi hayal etmeyi seviyordu. Aslında herkes gibi komşunun tavuğuna kayıyordu gözü, o da herkes gibi olduğunu biliyordu. Lisedeyken, Gülbahar sokakta otururken sürekli kendi evlerinin ve kendi odasının çok daha farklı olmasını hayal ederdi. Çoğu insanın mutlulukla yaşayacağı bir evde oturmalarına karşın, sokaklarda yürürken kendileri için kafasında farklı farklı evler seçer ve oraya taşındıklarını kurardı kafasında. Odasının penceresinden diğer binalara bakar, diğer kızların odalarına özenirdi. Hele önlerindeki yeni yapılan apartmanda yeşilli pembeli duvar kağıtları olan büyük bir oda vardı. Ufak tefek çirkince bir kızın odası. Perdeleri genelde yarı açık olurdu. Odasında fazla vakit geçirmezdi ufak tefek kız. Arada annesi, babası odaya gelir, sohbet ederler, sonra giderlerdi. Hepsinin yüzleri gülerdi herzaman ve o odanın ışığı sıcacık ısıtırdı Gülru’yu. O odanın, hep kendisinin olduğunu hayal ederdi Gülru. Eğer o odada gerçekten kendisi yaşasaydı, hayatının çok daha farklı olacağına inanırdı. Eğer o odada Gülru yaşasaydı, derslerine çok daha fazla çalışırdı,çünkü o oda çok eğlenceli idi,ve böylece daha başarılı olurdu. Eğer o oda Gülru’nın olsaydı elbiselerini hep asar, bir tek dağınıklık bırakmazdı, çünkü o odayı dağaınık bırakmaya kıyamazdı. Eğer o oda Gülru’nun olsaydı, her sabah daha kolay kalkar, okula daha mutlu giderdi. Eğer o odada Gülru yaşasaydı, Gökhan onu hiç terketmezdi. Ve Semih de. Ve Bora ile bile çıkabilirdi.
Gülru, babasının ölümüne kadar annesi ve ablası ile o evde yaşamaya devam etti. Aynı odada. Aynı beklenti, aynı mutsuzluk ve aynı beklentilerle...
Üniversiteyi bitirip çalışmaya başladığında da ve sadece kendi odası değil, kendine ait bir evi olduğunda da fazla birşey değişmemişti Gülru için. Mahalledeki diğer apartmanlar,onları oluşturan evler, ve o evlerin içindeki odalar, o odaların içindeki hayatlarda idi hep aklı.

Aslında başka birisi olmak istemiyordu. Başkalarının hayatlarından farklı kesitler,irili ufaklı parçalar istiyordu kendi hayatında sadece. Onlar olduğunda daha mutlu olacağına inanıyordu. Bazen de inanmıyordu kendine bile. Herşey istediği gibi olsa, ona yakınmak için malzeme kalmayacaktı. Daha da ötesi, herşey istediği gibi olsa, yapamadığı şeyler, tutamadığı sözler için bir bahanesi kalmayacaktı. Hayatta ‘Ama’ ları olmasa yaşayamazdı. ‘Ama’ ları idi onu hayata bağlayan yapamadığı şeyler, tutamadığı sözler için bir bahanesi kalmayacaktı. Hayatta ‘Ama’ ları olmasa yaşayamazdı. ‘Ama’ ları idi onu hayata bağlayan.
Ortalama bir iş ve ortalamanın altında bir erkek arkadaş bahşetmişti hayat ona. Bazen her ikisini de bırakıp her şeye baştan başlamak istiyordu. Hayatındaki bu 2 vasatlık birbirini besliyordu sanki, daha iyi bir işi olmadan daha iyi bir sevgilisi olmayacaktı. Daha iyi bir sevgilisi olmadan, daha iyi bir işe girmeyecekti. Hayatında ne değişiklik yapacaksa, bir anda yapması gerekiyordu. Bunları düşündükçe aklına annesinin her zamankli sözleri geliyordu: “ İş işte, eş oynaşta bulunur”
Tatsız bir iş gününün sonuydu, ayakları günün yorgunluğuna isyan edercesine ayakkabısının duvarlarını yumrukluyorlardı. Aynaya baktı, akan rimelleri gözlerinin altını daha da mor gösteriyordu. Saç telleri olması gereken yerlerinde değildi. Uzun, huzurlu bir banyo yapmadan da vücudundaki bu isyanı durduramayacaktı. Banyoya girdi suyu sonuna kadar doldurdu. Banyo köpüğünün tamamını şelale misali akan suya boşalttı. Sular köpürdü.Köpükler köpürdü. Köpüren köpükler, diğer köpükleri köpürtmeye devam etti. İrili ufaklı onbinlerce köpük yüzüyordu küvetin içersinde.
Ne olsa, ne olsa ben,mutlu ederdi diye düşündü. Yudum yudum zevkine vardığı şarabın da etkisi ile hayal gücü rahatça çalışıyordu.
Elleri ile köpükleri kışkırtmaya çalışırken,bir tuhaflık hissetti köpüklerde. Yaklaşarak yakından baktı. İçlerinde siyah siyah küçük noktalar vardı herbirinin. Gözlerini büyücek açarak tekrar baktı. Herbiri farklı birşey mırıldanıyordu sanki Gülru’ya. Gülru’nun kendi sesi ile...
-     Gözlerim bozuk olmasa idi...
-     Mete ile olabilse idim...
-     Babam daha güçlü bir adam olsaydı...
-     Vücut hatlarım daha düzgün olsaydı..
-     Evim işyerine daha yakın olsaydı...
Duyduğu sesleri anlamlandırmaya çalışırken, küvetin diğer ucundan kendi sesinden daha farklı bir ses duydu. Diğerlerine göre daha büyük bir köpükten geliyordu ses:
“ Bunların hepsi senin sesin, bunların hepsi senin isteklerin” dedi.
“ Evet, biliyorum”dedi Gülru şaşkınlıkla.
“ Burada milyonlarca eğer ve keşke ler var” diye devam etti ses. Hayatında seni mutsuz eden iki şeyi değiştirebilirsin. Hem de hiç çaba harcamadan. Kendiliğinden. İki şey!
“ Daha zayıf olmak ve Mete ile birlikte olmak” dedi eliyle şarabının durduğu yeri yoklayarak.
“ Pekiii güzel kız, bunları sana veriyorum. Daha zayıf bir vücut ve Mete. Bu küvetten ayaklarını çıkardığın anda senin. Aynanın buğusunu silersen ne kadar zayıfladığını, yatağın üstündeki telefonuna baktığında da Mete’nin aşk mesajlarını göreceksin”
“ Harika, teşekkür ederim”
“ Yalnız, bundan böyle hayatında hiçbir ama ve eğer olmayacak. Yapamadığın,sahip olamadığın hiçbirşey için hiçbir bahane bile bulmayacaksın. Değil başkasına dertlenmek,içinden geçirdiğin anda gelir, ince ve güzel vücudunun ve Mete’nin başına telafisi olmayacak çok kötü birşey gelir. Kabul mü, bunları alıyorsun fakat bundan sonraki hayatında birkez bile yakınmıyorsun.”
Şarabından bir yudum daha alarak kendi kendine küçük bir kahkaha attı. Bu gerçek değil heralde dedi. Sonra birdenbire ciddileşerek düşünmek için vakit istedi.
Birkaç yudumluk şarap kadar... İkinci kadehi doldururken sevimli ama kesin bir tonda, ‘ Önerin için teşekkürler, ama kabul edemem’ dedi. Kendi hayatımı kendi çizdiğim yönde yaşamayı tercih ediyorum.’ Aslında kendi kendine itiraf edemese bile çok iyi biliyordu ki, o aslında hayatına tat veren, tüm güçsüzlüklerini, yapmadıkları ve yapamadıkları ile kaplayıp karartan bu zehirli baloncuklar sayesinde yaşıyordu. Onlar söndüğünde bulanık bir su çıkacaktı ortaya, baktıkça o suya daha da nefret edecekti kendinden. Belki de sonra yaşamamayı seçecekti.
‘Kabul etmiyorum dedim’ diyerek sesini yükselterek cevap verdi sessizliğe. Sessizlikten ses gelmedi... Suya doğru eğilerek köpüklerden yeni bir işaret almaya çalıştı.Onlar cevapsız kalınca mumları dinlemek için kulak verdi. Sonra dışarıdaki rüzgarı. Fakat anladı ki banyoda tamamen yalnızdı. Birşey, biri, bir his, bir duygu; gelen her neyse gitmişti belki de hiç gelmemişti. Herşey olduğu gibi devam ediyordu. Bir süre mumun nazlı nazlı salınarak yanışını izledi. Küvetteki su yavaş yavaş soğumaya başlamıştı. Suyu serbest bıraktı. Duştan akan ılık suyun altında gözlerini kapayarak dinlendi. Sonra duştan çıktı. Odasına gittiğinde telefonunda cevapsız bir numara vardı. Arayan Volkan’dı. Hayat aynen devam ediyordu. Hayat tam da Gülru’nun istediği gibi devam ediyordu...





Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın fantastik kümesinde bulunan diğer yazıları...
Hayat

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Erol Evgin, Seni Çok Sevdim
Soğuk Toprak
Denizin Üzerine Kar Yağıyor
Pazar Pazar
Sahneden İndim

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Düşük Yasaklansın! [Deneme]


Aslı Orhon Tunca kimdir?

Yazmak, küçük yaşlardayken keşfettiğim, kimse görmesin diye adamdak gardrobun arkasına sıkıştırıp sakladığım küçük bir paket. Yıllar sonra şimdi başka bir çocuğun uyuduğu o odadan, başka bir ailenin yaşadığı o evden, başka insanların koşuşturduğu o şehirden çıkıp beni buldu. Belki de ben onu arayıp duruyordum senelerdir ve bendim onu çağıran.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Aslı Orhon Tunca, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.