Her devrim yokolup gidiyor ve peşinden yalnızca yeni bir bürokrasinin artıklarını bırakıyor. -Kafka |
|
||||||||||
|
İki kişinin, bu kadar ırak düşmesi birbirinin kıyısındayken… Neden? Neden yan yana durup uzaklara bakmak hipermetrop duygularla. Öznellik açıklamaya yetmiyor bu kadar yaşam tahrifatını. Beynimi kemiriyor nedenler diğer soruları sormaya dahi geçit vermeden. Uzaklarda yakın düşler aramak, yakınında düşün en güzeli inşa edilebilecek iken . Anlamamak birbirini… Büyük hayallerle yürümeye başlanan yolda tökezlemek, dizleri üzerine düşüvermek, ah etmek.. tel örgülerine takılmak durağanlığın ve kanamak. Zerreyi kerelerce çoğaltıp kördüğüm etmek, nihayetsiz bir aşk girdabında senelerini heba. Sevgili sevgiyi başucumuzda yetiştiremedik; ya çok su verdik ya hiç, agnostik. Aynı noktadan farklı yönlere ayrık doğrular çizmek, birfikir-hemfikir olamadan her tartışmayı kavgayla sonlamak kötü giden bir evliliğin yazgısı mı yoksa bu her evlilikte yaşanması gereken bir evre mi olduğunu anlamadan. Her neyse çabuk sonlanmalı; vakit, faili meşhur bir cinayete ermeden, bu atlatılmalı. Biz, biz olamadık –bu cümlenin öznesinin zamir haline inat- Bu evliliğin katili feodal: halbuki biz görmeye de çıkmadık usul ü erkanımızı amma, ilk önce birbirimizin yoz çıplaklığını gördük yalın. Billah yalan sevmedim, yalan demedim, yalan yemedim yalan vs. Nerede yanıldım yanlışı zihnim/bedenim nerede doğurdu, agnostik. Farz olur gibi oluyor içe dönük karamsarlıklarda yeni bir hayat bina etmek. Öz tahayyülünü hiç bilmediğin kadınlara aralamak, birinde kaybettiğini öbürkülerde aramak. Zaman yorgun. Hiçbir şey için erken değil tükettiklerimiz geri dönüşümsüz. Bir türlü olmuyor, açıklanamıyor, agnostik. Yırtılıyor mayası elastik sözüm; soluğum isyana teşvik, sevişmemiz süblime… Bu parmak bu kadar aside sağ mı kalır. Sevi törenlerinin en sessiz en içe kapanığıyken ben; kapandım kendi diz kapaklarıma o dizimin dibinden çekip gitmişken. Ne yapacağını şaşırmışken yüreğim şose bir yolda yanlış bir manevra yapmasa bari.. Kırmasa hislerini dönülmez uçurum semasına. Sen hayattan ne beklersen bekle o sana vermesi gerektiğinden fazlasını çok görüyor, sen debelen dibinde geçmişin gelecek her vakit uçup gidiyor. ‘keşke’ yaşamın en manzaralı sözü oluveriyor, her türlü pastel iç çekişinle. Hayatın ilk-orta-lise sevgilileriyle öğretilenler evliliğe pratik teşkil etse de teori de pasif kalıyor. Mürüvvet mutluluk getirmiyor, muzdarip yaratıyormuş meğer.. Geç de olsa tamam, anladık, agnostik bir ayrılığın da var olabileceğini…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © manifest, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |