Zaman dostluğu güçlendirir, aşkı zayıflatır. -La Bruyere |
|
||||||||||
|
Bunların hepsini yaşamıştın aslında. İlk zamanlar hoşuna da gitmişti oysa. Yalnızlığını görünmez bir sevgili gibi algıladın. Seni üzmeyen, yormayan, istekleriyle bunaltmayan, sorun çıkarmayan bir sevgili vardı yanında yalnızlığın boyunca. Göremediğin ama var saydığın, belki de hissettiğin. Yaşadıklarının adına düpedüz yalnızlık dendiğini biliyordun önceleri ama yine de görünmez sevgilinle yaşayıp gidiyordun işte. Ve dediğim gibi azar azar kemirdi ruhunu her geçen gün büyüyen bir iştahla. Şimdi uçurumun kenarında incecik saçlarını parmağına dolayıp, uzaklara yılgın bakan bir dalgın kızsın sen. Daha önce birlikte olduğun bir sürü ateş gibi çocukları sudan sebeplerle terk eden sen, şimdi neden son sevgilin yalnızlığı bir türlü terk edemiyorsun? O seni bırakmıyor değil mi? Hiçbir erkek onun kadar kararlı ve ısrarcı olamadı değil mi? Bütün bunları ağlaman için söylemedim. Ezme içimi ne olur! Hiç mi gücün kalmadı savaşacak, dişlerini sıkıp “hayır” diyerek kılıcını sallayacak? Daha önce de kara günlerden geçmiştin. Nice yorucu yolculuklarında hassas ve savunmasız derine defalarca deve dikenleri batmıştı, bilmem kaç kere ölümden dönmüştün sen. Tıpkı biraz sonra yine döneceğin gibi. Yine döneceksin çünkü sen aşkı tattın. “Çok seven çok yaşar” derler. Sen bir kere bile olsa çok sevmiştin. O günlerde dağları, denizleri şöyle bir toparlayıp kucağına alabilecekmiş gibi hissetmiştin kendini. Çok seviyordun, fedakardın, gözü karaydın, her şeyin altından kalkabilirdin onun için. Çok sevdiğine göre çok yaşayacaksın tabi dalgın kız. Gecenin soğuğunda birkaç parça odunu tutuşturmanın verdiği zaptedilmez coşkuyu da unutmuşsundur sen. Okulun ilk günlerinde annenin ve babanın seni çıkış kapısında bekledikleri o tatlı heyecanı da, sevgilinin dudaklarındaki o doyumsuz tadı da, mis gibi bir çam ormanında ciğerlerin yırtılırcasına koşmanın verdiği sevinci de. Yalnızlık böyle bir şey işte uçurumun yanı başındaki dalgın kız. Yüz verdin mi yandın! Önce sorun çıkarmayan bir sevgili, sonra yaşama sevincini kemiren bir kaşık düşmanı, en sonunda uçurumun yanı başında ölümünden bile sebeplenmek isteyen bir akbaba. Ağlama dalgın kız. Çok yüz verdin bu sinsi sevgiliye. Yine de kötü bir şey olmayacak. Unuttun mu; zamanında çok sevmiştin sen.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bahadır Yarar, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |