..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Tüm insanlık bir tutkudur; tutku olmadan din, tarih, romanlar, sanat, hepsi etkisiz olurdu. -Balzac
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Pop Kültür > Mikail Boz




6 Ocak 2011
Popüler Kültür ve Medya  
Mikail Boz
Popüler kültür nedir? Medya ilişkisi,nasıldır? Kültürün değişme biçimi nasıl olur. Seçme şansımız var mı?


:BGBF:

Kültür, geçmişten bugüne insanın doğa karşısında ürettiği her şey olarak biçimlenirken, aynı zamanda bireyle toplumun karşılıklı etkileşiminden, birbirini şekillendirmesinden ve etkilemesinden kaynak bulmuştur. Bu sayede kültür sürekli üretildiği gibi, sonraki nesillere de sürekli biçimde taşınmıştır. Kültür vasıtasıyla insan toplulukları bir kimlik edinip ortak davranışlar ve alışkanlıklar geliştirdikleri gibi, aynı zamanda onları diğerlerinden ayırt eden farklılıklarını da vurgulamış oldular.

Günümüzde ise kültür kavramından çok onun daha farklı bir ifadesini popüler kültürü duymaktayız ve aslında yaşamaktayız. Çünkü popüler kültür esas gücünü o sürekli yaşanmışlığı ve yaşanacaklığından alıyor. Onun esas doğasını şekillendiren ve bir işlev olarak hayatımızı sarmalaması ise köken olarak Sanayi Devrimi’ne dayanmakta. Köy ve kırdan kopup, toplu ve makineleşmiş seri üretimin birer parçası olarak kente taşınmış kitlelerin yönetilmesi ve ihtiyaçlarının giderilmesi gereğinden türemiştir. Bu açıdan popüler kültürün doğasında bazı özellikler bulunmaktadır.

Popüler kültür uzun süreli değil, seri, standartlaşmış ve kısa süreli, kullan-atlık ürünler sunar. Çünkü popüler kültürün temel itkisi mümkün olan en kısa zamanda kar elde etmeye dayanan kapitalist prensiple aynıdır. Eski dönem zanaatçılığı, ustaların el işi göz nuru ürünleri popüler kültür için tercih edilir değildir. Bu yüzden daha bir ürün eskimeden daha yeni, dana donanımlı bir ürünü stantlarda görürüz ve sonu gelmez bir alış veriş çılgınlığının içinde yer almamız için yoğun propagandaya maruz kalırız. Bu yüzden popüler kültür her ne kadar reklamlarında “yalnız sizin için” ürünler ürettiğini söylüyorsa da bu böyle değildir. Bu daha çok “aynı sizin gibiler” için üretilen kalıptan çıkma ürünlerdir.

Popüler kültür bireysel olanı sevmez, hatta mümkünse onu da standartlaştırır ve metalaştırarak pazarlama yoluna gider. Bu tersinden popüler kültürün insanı sosyalleştirmesidir. Bu açıdan popüler kültür bireyin çevresine ayak uydurması, onlarla birlikte ortak simgeler kullanarak birliktelik hissini güçlendirmektedir. Birey adeta kendi bireyselliğini kendisi gibi tüketen ve ortak davranışlar içerisinde olduğu “ötekiler” gibi yaşamakta bulduğunu hissetmekte, herkesin ayağında olan bir ayakkabıyı satın almak ona bireysel bir doyum vermektedir. Ancak buradaki dikkat çeken sosyalleşmenin niteliği toplumsal bir öze sahip olması değil, bundan ziyade yaratılmış, kurgulanmış bir ürün, bir mal olarak hazırlanıp meta olarak piyasaya sürülmüş bir “sosyalleşme” olgusudur. Bu yüzden popüler kültür son kertede bireyi de metalaştırır, onu kendi ürünlerinin bir taşıyıcısı, “yerel reklam ajansı” yapmaktadır.

Popüler kültür “hız”ı sever. Tarihin hiçbir döneminde insanın ürettikleri bu derece kitlesel ve hızı değildi. Gündelik yaşamda önümüzde akıp giden görüntülerdeki popüler kültür ikonalarını daha tam kavramadan, ne oldukları bilmeden, “bir zamanlar böyle bir şey de vardı”nın şaşkınlığı içerisinde izleriz. Bir ürün, bir kişi piyasaya çıkar, pazarlanır ve unutulur gider. Hız olgusu yardımıyla piyasa sürekli diri tutulur. Yeni yüzler piyasaya sürülmek üzere daima hazırda tutulur. Bunun için “Yetenek Sizsiniz Türkiye” veya “American Idol” programları önemli bir örnektir. Bu açıdan artık söylemin kendisinin de popülerleştiği Andy Warhol’un o sözü, “Herkes bir gün on beş dakikalığına ünlü olacak” sözü tam da popüler kültürün doğasını belirler. Herkes bir gün on beş dakikalığına “tüketilecek”.

Popüler kültürün kitlelere yaygın üretimini dağıtımını sağlayan başlıca araç medyadır. Medya aracılığı ile bu popüler kültür ikonaları hızlı bir şekilde servis edilir, televizyondan gazeteye, dergilerden reklam billboardlarına kadar tüm bir kitle iletişim araçları bunun için teyakkuz hale getirilir. Televizyon ise bu kullanılan araçlar içinde en öne çıkandır. Revaçta olanı reklamlardan çıkarsamaya çalışırız. Diziler, gösteri programları, haber süsü verilmiş reklamlar, hepsi televizyonun getirdiği o “canlı” olma, gözle görülebilme ve duyusal olarak da deneyimlenebilme özelliği ile hayatımızın en mahrem yerine bile sokulur. Televizyon ve şimdilerde biraz daha gerilerden gelmekle birlikte internet yoluyla bugün en ücra yerdeki insan bile bu kültür endüstrisi içinde kendisine açılan bir kapı bulur ve bir ucundan buna dahil olur. Medya popüler kültür üretiminin tam merkezinde bulunmakta onun üretiminden pazarlanıp tüketilmesine kadar sürekli biçimde yanı başında bulunmaktadır. Medya olmadan popüler kültür de olmaz.

Popüler kültürü anlamak için onun ne tür işlevler için kullanıldığına da bir bakmamız gerekir. Popüler kültür modern zamanın arenaları olarak kitleler için eğlencelik bir ortam yaratır ve izleme yoluyla doyuma ulaştırmaya çalışır.

Gladyatörler kan revan için nasıl birbirini öldürüyorsa, modern zamanda “kanaat önderleri” ellerinde kılıçlarıyla meydana atılır, fikirleriyle sözleriyle, rakibini alt eder ve öldürmek için o son işareti bekler. Gerilim, çatışma hiç bitmez ve çatışma her daim (Semra Hanım gibi) “satar”.

Popüler kültür kişilere gerçek olmayan ideal bir hayali dünya yaratır. Kişi bu hayali dünyada yaşar, hayallerini gerçekleştirme yoluna gider ve doyuma ulaşmaya çalışır. Gösterilen her dizi vasıtasıyla, aslında şu an asla yaşayamayacağımız bir yaşamın içerisine dahil oluruz. Alt sınıftaki insanlar üst sınıfın yaşamına, onun rolüne bürünerek dahil olur. Herkes gönlünün bir yerinde Bihter rolündedir. Onunla boğazı gezer, yalılarda sefa sürer. Ta ki ışıklar sönene kadar.

Popüler kültür aynı zamanda bir sirk kültürüdür ve bu işlevi dolayısıyla kitlelilerin uyutulmasında, dikkatlerinin farklı yönlere çekilmesinde ideolojik bir araç olarak kullanılır. Bir sabah programı izlerken gelin ve damat adaylarının birbirlerine karşı hareketlerini, onların beğeni çatışmasından kaynaklı birbirlerine laf sokuşturmalarını zevkle izler ve aniden herkesin “kurtlarını dökmek için” dans etmesine dahil oluruz.

Popüler kültür hayatı magazinleştirerek teşhirciliği güçlendirir, kişilere ünlülerin dünyasında asla göremeyecekleri, bir yere saklı olanı gösterirken, insanları buna bakmaya zorlar ve artan oranda bir pornografi yaratır. Gözlerimiz sürekli olarak bir “frikik” yakalama derdindedir. Bu frikik modern çağın kapı deliği gözetleme sistemidir ve sadece cinsel bir obje olarak değil, o kişinin en derin, en gizli duygu ve hislerine hatta aşkına da yapılan bir teşhirdir.

Popüler kültür bir üretim ve yeniden üretim mekanizmasıdır. Medya-siyaset-ideoloji üçgeninde, onu elinde tutan zihniyetin, ideolojinin ve elitlerin de kültürel dünyasını ve hegemonyasını sürekli biçimde yeniden üretir. Bu açıdan bir güç yüzüğüne benzetilebilir medya ve popüler kültür bu gücün ete kemiğe büründüğü biçimdir ve son tahlile aslında herkesin bir “seçme” şansı vardır.





Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın İnceleme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ulysses'in Uluses'i
Küresel Isınma ve Kapitalizm
Sansüre Karşı Sansür

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Seni Düşünmek [Şiir]
Yüzyıllık Yalnızlık [Şiir]
Kan (At) Lı Geceler [Şiir]
Hedef [Şiir]
Mahpus [Şiir]
Günün Sonuna Yolculuk [Öykü]
Dalgakıran [Öykü]
Ölüm Döşeğinde Puslu Aşka Keşfi (2) [Öykü]
Uyanış [Öykü]
Ütopik Sahiller (1) [Öykü]


Mikail Boz kimdir?

Mikail BOZ

Etkilendiği Yazarlar:
N. Gogol, F. Kafka, J. M. Coetzee, L. F. Celine, M. Proust, A. Camus


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2025 | © Mikail Boz, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.